Özel eğitime sabotaj!
21 Haziran’daki köşe yazımda şeytan taşlamaktan işimizi yapamıyoruz demiştim, bazı bürokratlar bu ifadelerime alınmış, çeşitli toplantılarda dile getirdiklerini duydum. Elbette bürokratlarla şahsi veya kişisel münasebetimiz söz konusu olamaz. Bürokratik işleyiş görev ve sorumluluklarla yasa ve yönetmeliklerle sınırları belirlenmiş bir alandır. Gönül ister ki kimse kimseye sorumluluk ve görev alanlarını hatırlatma gereği duymasın maalesef özel eğitime giden bütün yollar; masa başında belirlenen gayri ciddi kararlarla tıkanmış durumdadır. Nitekim bu yazımı yazmaya başladığımda gelen bir haber yazdıklarımı ve yazmak istediklerimi daha da anlamlı hale getirmiştir. Şöyle ki; 18.07.2019 tarihinde duyuru başlığı ile; kurumlarda kayıtlı olan ve üst üste devamsızlık yapmış bireylerin kayıtlarının silindiği belirtilmiştir. Bu durum yayınlanmak üzere olan yeni yönetmelikçe güvence altına alınmış olan 12 ay geçmişe dönük telafi imkanını ortadan kaldırmaya dönük bir girişimdir. Kabul edilmelidir ki; bu bürokratik engelleme aynı zamanda yayınlanmak üzere olan yeni yönetmeliği de boşa çıkarmaya dönük bir sabotaj girişimidir. Şeytan taşlamakla kast ettiğim şey; tam olarak bürokratik girişimlerle yasa ve yönetmelikleri amacından uzaklaştırma gayretidir. Sonuç olarak hem geçmişte hem de hali hazırda belirttiğim üzere söz konusu bu girişimler özel eğitim sektörünü; yetersizliği bulunan çocuk ve ailelerinin taleplerinden uzak sadece mali çıkarlar gözetilerek sabote edilmiştir.
Söz konusu bürokratlar olumlu olacak tek bir karar bile almayarak özel gereksinimli bireylerin yaşantısında sosyal devlet olmanın en temel ilkelerine aykırı davranmışlardır.
Ona bile kişisel hırslarınız yüzünden nefsinize teslim oluyor devleti koruyoruz düşüncesinin arkasına sığınarak aziz milletimizin ve devletimizin takdiri ile özel eğitim ücretleri ödenmektedir.
Bilinmelidir ki; Özel gereksinimli bireylerin yaşamı masa başında ve mesaiye haftanın sadece belli günleri ve saatlerinde giderek anlaşılamaz. Söz konusu ücretler sizlerin maaşıyla ödenmiyor. Milletin özel çocuklarının annesi, babası ve yakınlarının ödediği vergilerle karşılanıyor.
2006 yılında asgari ücret 283 TL civarları iken 8 değil 6 seans için eğitim ücreti 283 TL idi. 2019 yılındayız asgari ücret 2020 TL 6 değil 8 seans ücreti 634 TL olarak ödenmesine en hafif tabirle el insaf demekten başka bir cümle bulamıyorum.
Aradaki makas 3 katına çıkmış durumda ve arada oluşan uçurumdan dolayı 30 bin öğretmenle rehabilitasyon merkezlerini karşı karşıya getirdiniz ekonomik sıkıntılardan dolayı öğretmen ve diğer çalışanların haklarını da gasp ettiniz.
Bu defa sıra çocuklara mı geldi, siz çocukları evlerine mi mahkûm etmek istiyorsunuz. Şunu da unutmayınız 500 bin civarı özel meleğimiz, 60 bin çalışan, 1 milyon aile, 2600 hizmet eden özel eğitim merkezi bulunmaktadır. Size özel çocuklarımızı yem etmeyeceğiz egolarınıza özel eğitimi kurban etmenize zinhar müsaade etmeyeceğiz.
Uzun yıllar sonra TBMM’de bir komisyon kuruldu. Komisyonu bile amacının dışına çıkarmak ve mesnetsiz iddialarla emellerinize alet etmek için nasıl bir çaba sarf ettiğinizin de farkındayız.
Komisyon üyesi Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri 'yi özel eğitim merkezlerine karşı antipatik düşüncelere sevk etmeye çalıştığınızı biliyor ve görüyoruz.
Rehabilitasyon merkezleri sayenizde kapılarına kilit vuracak duruma gelmiştir.
Naçizane tavsiyemiz özel eğitim sektörü ile ilgili ön yargılarınızı ve gayri ciddi fikirlerinizi bürokratik işleyişin olağan bir parçası olarak göstermeye çalışarak sosyal devlet anlayışını gölgede bırakmamanızdır. Bilhassa MEB bürokratlarından ‘‘Uzman’’ Kadir Burak SELİMOĞLU’na tavsiyemiz bu özel eğitim çocuklarına yarar sağlamayan tutumlardan derhal vazgeçip çocuk merkezli akla ve bilime hizmet eden çalışmalarla gündeme gelmesidir.
Aksi takdirde fobinizin kurbanı özel gereksinimli çocuklar olacaktır.
Bu vebalin altında kalırız üstelik top yekun hepimiz.Kalın sağlıcakla…