John Stonehouse'un Sahte Ölümü: İngiliz Siyasetçinin Tuhaf Kaçışı
John Stonehouse, 1974 yılında İngiltere’de, bir siyasetçi olarak kariyerinin zirvesine ulaşmışken, kariyerindeki başarısızlıklar, kişisel sorunlar ve finansal krizlerle baş başa kalmıştı. Ancak, Stonehouse'un kaybolduğu gün, bu sıradan bir kayboluş olayı değildi. Kendisi, sadece İngiliz halkını değil, tüm dünyayı kandırarak "ölü" gibi davranarak kaybolmuştu. Kendi ölümünü sahteleyerek kaybolması, dünyanın en tuhaf ve dikkat çekici kaçış öykülerinden birine dönüşecekti.
Olayın Başlangıcı: Kıyafetlerinin Kumsalda Bulunması
20 Kasım 1974 tarihinde, John Stonehouse'un Miami, Florida'daki plajda kıyafetleri bırakılmış halde bulundu. Hemen ardından basında, Stonehouse'un denizde boğulmuş olabileceği yönünde spekülasyonlar yayıldı. Ancak, bu olayın ardında bir yalan vardı. Kıyafetlerini terk edip kaybolan Stonehouse, gerçekte boğulmamıştı. O, kasıtlı olarak ortadan kaybolmuş ve çok daha büyük bir planın parçasıydı. Stonehouse, kendi ölümünü sahteleyerek, farklı bir hayata başlamak üzere yola çıkmıştı.
Kaçış Planı: İki Ölü Kimlik ve Yeni Bir Hayat
Stonehouse'un kaybolmasının ardında, çok daha karmaşık bir plan yatıyordu. Kendisini, İngiltere'nin batısında yer alan Walsall kasabasındaki ölü kimlikleriyle yeniden hayata döndürmüştü. Bu kimlikler, Joseph Arthur Markham ve Donald Clive Mildoon isimleriydi. Bu kimliklere bürünerek, yeni bir yaşam kurma yolunda ilk adımlarını atmıştı. İki ayrı kimlik ve bankacılık hesapları açarak, tüm bağlantılarını kontrol altına almıştı.
Stonehouse, Londra’dan Miami’ye ticaret gezisi için gitmişti. O sırada, İngiltere’deki hayatı çözülmekteydi. Siyasi kariyerinde yaşadığı zorluklar, suçlamalar ve iş dünyasında batışa sürüklenmesi, onun bu aşırı dramatik kaçışa karar vermesine neden olmuştu. Ailevi problemleri ve gizli bir aşk ilişkisi de onu iyice köşeye sıkıştırmıştı.
Avustralya'da Yakalanışı: Tuhaf Tesadüf
Stonehouse, kendisini Avustralya’da gizlemek üzere bir uçakla hareket etti. Ancak, bu planı sadece bir ay sürdü. Melbourne polisi, Lord Lucan’ın kayboluşunu araştırırken, Stonehouse’un Avustralya'daki banka hesaplarını incelemeye başladı. İlginç bir şekilde, Lord Lucan ile karıştırılmaya başlandı. Ancak, kısa süre sonra, Stonehouse’un kimliği deşifre oldu. 24 Aralık 1974’te, Stonehouse gerçekte hayatta olduğunu itiraf etti. Bu itirafı, karısına yaptığı telefon görüşmesinde duyuldu. "Sevgilim, burada sahte kimlikleri ele geçirdiler. Gerçekten üzgünüm, ama bir anlamda bunun sona erdiği için mutluyum" diyerek, yıllarca süren aldatmacasını sona erdirdi.
Stonehouse'un İtirafı: 'İki Kişilik Bir İnsan'
John Stonehouse, BBC’ye verdiği röportajda, eylemlerini "iki kişilikli bir insan" olarak açıklamıştı. Kendisini iki farklı kimlik arasında bocalayan bir kişi olarak görüyordu ve eski kimliğinden kurtulup yeni bir yaşam kurmaya çalıştığını ifade etti. Kendisinin, yaşadığı stres ve baskı nedeniyle bu iki kişilik arasında gidip geldiğini iddia etti. Stonehouse, eylemlerini sadece ailesinin yaşamını kolaylaştırmak adına gerçekleştirdiğini söyleyerek, kaybolmasının onları daha az üzebileceğini düşündüğünü savundu.
Mahkeme Süreci ve Hapis Cezası
Stonehouse, Avustralya’da birkaç gün tutuklu kaldıktan sonra İngiltere’ye geri gönderildi. Ardından, 1976 yılında İngiltere’deki yargı süreci başladı. Stonehouse, dolandırıcılık, hırsızlık ve aldatma suçlarından yargılandı ve yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, yalnızca üç yıl sonra, açık kalp ameliyatı geçirerek cezaevinden tahliye oldu. Cezaevindeyken üç kalp krizi geçirmişti ve bu durum, cezasının hafifletilmesinde etkili oldu.
Kişisel Yaşamı: Evliliği ve Sonraki Yıllar
Stonehouse'un eşi Barbara, 1978 yılında Stonehouse ile boşandı. Ancak Stonehouse, eski sekreteri Sheila Buckley ile 1981 yılında evlendi. Buckley, Stonehouse'un kaybolduğu dönemdeki gizli ilişkisi ve ona yardımcı olan isimlerden biriydi. Stonehouse, 1988 yılında 62 yaşında gerçek anlamda hayatını kaybetti. Ölümünden önce, televizyon için kaybolan insanlar hakkında yapılan bir programa katılmayı planlıyordu, ancak bu program başlamadan önce hayatını kaybetti.
Casusluk İddiaları
Stonehouse’un siyasi kariyerinin başından beri üzerine yapıştırılmaya çalışılan casusluk suçlamaları, hala tartışma konusudur. Stonehouse, 1975 yılında BBC’ye verdiği röportajda, Çekoslovakya için casusluk yaptığı suçlamalarını "saçmalık" olarak reddetti. Ancak, 1990’larda Çekoslovak istihbarat servisi, Stonehouse’un gerçekten casusluk faaliyetlerinde bulunduğunu açıkladı. 2009 yılında Cambridge Üniversitesi’nden tarihçi Prof. Christopher Andrew, Stonehouse’un Çekoslovak hükümetine bilgi sızdırdığını belirten bir rapor yayınladı.
Stonehouse’un öyküsü, sadece bir kaçış hikayesinden çok daha fazlasıdır. Hem kişisel hem de siyasi açıdan çökmüş bir adamın, tüm dünyayı kandırarak yeniden hayata dönme çabası, ona çok geniş bir ilgi alanı yaratmıştır.