Gelecek Partisi Esenyurt Kurucu İlçe Başkanı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun danışmanı Veysel Karatay, yaklaşan seçim sürecine ve gündeme ilişkin Damga'ya konuştu. 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremlerin ardından ortaya çıkan manzaraya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karatay, “Yaşanan felaketten dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle bir felaket yaşıyoruz. İşin özü şu; tabii ki doğal afetler dünyanın her yerinde yaşanıyor. Mesele şu ki yaşanan felaketlere nasıl bir önlem alıyoruz? Felaket yaşandığı saat itibariyle biz ayaktaydık. Genel Başkanımız ile görüştük, il başkanlarımızla görüştük, gidişata ilişkin raporlar aldık. Bunlar kendi çapında insanların yapabilecekleri şeylerdir. Ancak buradaki mesele; devlet aygıtının aklıyla hareket edilmesidir. Yani devlet burada; nasıl ve ne şekilde mücadele edilmesi gerektiğini bilen bir sistemin aklıdır. Dolayısıyla o akla ihtiyaç vardır. Fakat tabii zamanında müdahale edilemedi” dedi.
Devlet vatandaşını korumalı
Kahramanmaraş ve Hatay'daki depremlerin ardından Kızılay ve AFAD gibi kurumların geç kaldığını vurgulayan Veysel Karatay, “Kızılay'ımızın, AFAD'ımızın, askeriyemizin zamanında müdahale edememesi çok konuşuldu. Hatta iki deprem arasında zamanında müdahale sağlansaydı bu kadar insanımız ölmezdi diye bilim insanlarımız açıklamalar yaptı. Devletin yapması gereken vatandaşlarının yaşamını korumaktır. İnsanlara huzur içinde yaşayabileceği bir ortam sağlamaktır. Devletin işi gücü budur. Ama gördük ki; bu konuda eksik ve zayıf kalındı. Yıkılan binaları görünce çok büyük bir üzüntü duydum. Yani liyakat, liyakat, liyakat. Bir binanın nasıl yapıldığını ya bilmiyoruz ya da biliyor ama kitaba uygun yapmıyoruz. İşin özünde sistem var. Sistem sağlıklı olsaydı bunlar yaşanmazdı. Mutlaka deprem olacak ona yapacak bir şey yok ama bu kadar ağır bir kayıp vermeyebilirdik. O bölgede milyonlarca insanımızın hayatı değişti. Bu değişiklik daha olumlu yönde olabilirdi. Ama sağlanamadı. Satılan çadırlar şunlar bunlar bir sürü şey konuşuldu. Bu manzara devletimize yakışmıyor. İnşallah bundan sonra gerekli dersler alınır” diye konuştu.
Yaralar hala sarılamadı
Deprem bölgesindeki vatandaşların hala sıkıntılar çektiğini anlatan Karatay, “Şu an bölgenin yarasını hala saramadığımız ortada. Sorunları, problemleri görüyoruz. Hala çadır yetersiz, konteyner yetersiz. Yağmur yağdığında insanlar perişan oluyor. Yapılan yardımların sayısı belki fazla ama hala depremzedelere kredi sağlamaktan söz ediyorlar. Oradaki insanlardan hiçbir para almadan oralara ev inşa edip, insanlara ev verebilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Elimizden geleni yapıyoruz
Gelecek Partisi'nin deprem bölgesinde olduğunu da anımsatan Karatay, “Partimizin genel başkan yardımcıları bölgede. İşin çadır, gıda ve yardım boyutunda her biri elinden geleni yaptı yapıyor. Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu oraya gitti. Eşi Sare Davutoğlu yine oraya gitti hatta doğum yapan bir vatandaşımıza yardımcı oldu. Dolayısıyla herkes elinden geleni yapıyor, biz elimizden geleni yapıyoruz. Ama gene söylüyorum burada bizden çok devletin varlığı, etkisi önemli. Bu saatten snora Türkiye'nin cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bunların hesabını, kitabını çok iyi yapması gerekiyor. İnşallah cumhuriyetin ikinci yüzyılına Millet İttifakı iktidarında daha güçlü gireriz” dedi.
Kızılay ticarethane değildir
Çadır satışıyla gündeme gelen Kızılay'ı da sert bir şekilde eleştiren Karatay, “Kızılay'ın bakışı, kültürü, anlayışı değişmiş. Kızılay ticarethane değildir. Kızılay'ı çocukluğumuzdan biliriz. Bize verilen kültür Kızılay'ın bir yardım kurumu olduğudur. Biz Kızılay'ı çadır satan bir kurum gibi düşünmedik. Son olaylarda gördük ki bu kurumlar çok kötü yönetiliyor. Bu kurumları para kazanan bir şirket gibi yönetmek bu kurumlara ihanettir. Kızılay bu değil. Kızılay hiçbir karşılık beklemeden sorun yaşayan insanlara yardım eden, destek sağlayan bir kuruluştur, öyle olmalıdır” diye konuştu.
AHBAP kadar güvenilir olamadılar
AFAD ve Kızılay'ın toplumda AHBAP kadar güvenilirliği olmadığını ve bunun sorgulanması gereken bir gerçeklik olduğunu vurgulayan Karatay, “AHBAP, kendi çapında bir sivil toplum örgütü. Başarılı buluyorum. En acı verici şu ki insanlar Kızılay'a değil de AHBAP'a güvenip oraya para yatırıyorsa bu konuşulmalıdır, bunu düşünmemiz lazım. Devlet kurumlarına güven kalmamış. AHBAP kim? Bir sanatçı arkadaşımızın kurduğu bir sivil toplum örgütü. Toplum ona güveniyor ama ama Kızılay veya AFAD'a güvenmiyorsa bunu düşünmemiz lazım, asıl mesele budur. Bana göre Kızılay sınıfta kalmıştır, yönetimi olduğu gibi değişmiştir. Konteynerları bile satıyorlar. Bunun kabul edilebilir bir tarafı olamaz. Devletin tüm kurumları gözden geçirilmeli, bunu da inşallah Millet İttifakı başaracak” ifadelerini kullandı.
Millet İttifakı iyi sınav verdi
Yaklaşan seçim takvimine ilişkin de konuşan Veysel Karatay, “15 Mayıs sabahı umuda uyanacağız. Bunu inanıyorum. 14 Mayıs cumhuriyetimizin ikini yüzyılı için çok önemli bir gündür. İkinci yüzyılımızda çağdaş dünyaya ayak uydurup, daha demokratik, daha özgürlükçü, daha insan hak ve hukukuna dayalı bir güne uyanmamız gerekiyor. Dolayısıyla Millet İttifakı'nın yaptığı birliktelik, farklı siyasi partilerin bir araya gelmesi, tarihe geçecek bir süreçtir. Bu süreç içerisinde Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu ve diğer partilerin genel başkanları cumhuriyet tarihinin en iyi sınavını verdi” dedi.
Masadaki herkes ülkeyi düşünüyor
Altılı Masa'nın ülkenin çıkarlarını düşündüğünü anlatan Karatay, “Her siyasi partinin siyasi kültürü farklıdır. Siz o kültürleri bir araya getirip, o ülkenin geleceğini şekillendiriyorsunuz. Bu çok kolay bir iş değil. Son aşamada ufak tefek nitekim sorunlar yaşandı. Sayın Meral Akşener kendince doğu bulduğunu söyledi bir sorun yaşanır gibi oldu ama o sorun sağduyu içerisinde çözüldü. Meral Akşener'in masadan ayrılması ve tekrar dönmesi de sandığa olumlu yansıyacaktır. İnsanlara yeniden bir umut verdi ve sandıkta yüzde 4 bir yansıması olacaktır. Yani sağduyu bir birlikteliği tazeledi. O sağduyu da ülkemizin geleceği için gösterildi. Kimse kendi koltuğunu, ikbalini düşünmedi. Bu anlamda Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun da çok gayretleri oldu. Herkesin kucaklaşması çok hayırlı bir siyasi süreçtir. Artık bunları geride bırakıp, önümüze bakmalıyız. Seçimi alacağız, aldıktan sonra ne yapacağız onu konuşmamız lazım. 2024 geliyor, yerel seçimler var onu konuşmamız lazım” ifadelerini kullandı.
Toplumu germek yanlış
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye de seslenen Veysel Karatay, “Son zamanlarda Cumhur İttifakı, Millet İttifakı'nı çok hedef alıyor. Buna üzülüyorum. Cumhurbaşkanımız 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Artık insanlar yönetenleri değiştirmek istiyorsa bu suç değildir. Siz bir ömür iktidarda kalamazsınız, bizde gideceğiz, başkaları gelecek. Önemli olan geleceğe nasıl bir ülke bıraktığımızdır. Asıl sınav budur. Süreci gergin yürütmek çok lüzumsuz. İktidar cephesi umarım böyle bir hataya düşmez. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hem de MHP Lideri Bahçeli'ye sesleniyorum; lütfen ülkeyi germeyin. Halkımız kimi seçiyorsa hak olan budur, bunu kabul edin” dedi.
Kılıçdaroğlu bir halk adamı
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu için de övgü dolu cümleler kullanan Veysel Karatay, güçlü bir iddiada da bulundu. Karatay, “Ben adil olmaya çok özen gösteren bir insanım. Ne olursak olalım ama adil olalım. Doğru olanı savunalım. Millet İttifakı ilk kurulduğunda ittifakın içerisinde biz yoktuk. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi sonradan ittifaka dahil oldu. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, her partinin oy oranlarına bakılmaksızın masada eşit görülmesi gerektiğini söyledi. En çok oyu alan siyasi partinin genel başkanı olmasına rağmen herkesin eşit olması gerektiğinin ısrarla altını çizdi ve bunu da uyguladı. Bu çok kaydadeğer ve önemli bir duruştu. Ben bunu kendisine de söyledim. Hak ediyor mu etmiyor mu derseniz cumhurbaşkanı adaylığını sonuna kadar hak ediyor. En iyi aday da oydu. Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu'nun liyakati çok üsttedir ama adil düşünürsek ana muhalefet lideri, en çok belediye onun, en çok oyu o alıyor, en çok milletvekili onun; biz bu ortamda 'siz olmayın, biz olalım' desek haksızlık etmiş olurduk. Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun yüzde 65 ile cumhurbaşkanı seçileceğini düşünüyorum. Buradaki tek kaygım milletvekillikleri tespit edilirken; bölge bazında karşılığı olan toplumdan oy alacak, yetkili ve temsiliyeti olan insanların milletvekili adayı gösterilmesi benim tek beklentimdir. Sahada sağlıklı bir çalışma yapıldığında görüyoruz ki Kılıçdaroğlu yüzde 65 oy alabilir. Milletvekilliğinde de 365 ila 400 arası bir milletvekili çıkarabiliriz. Ben kendisine inanıyorum. Gerçek bir halk adamı. Ben kendisini, sonuna kadar destekliyorum. Partimiz de destekliyor” ifadelerini kullandı.
Milletvekili adayı olacak!
Milletvekili adayı olup olmayacağı yönündeki soruya da yanıt veren Veysel Karatay, “Bizim kendi açımızdan devam eden süreç hassas bir süreç. Milletvekilliği konusunda daha sona gelinmedi. Milletvekilliğini istiyorum evet. Çünkü bu çevremde de çok dile getiriliyor. Vatandaşlarımızın böyle bir beklentisi var. Bu nasıl sonuçlanır bunu zamanla göreceğiz. Ben geçmişte nasıl sıradan bir ilçe başkanlığı yapmadıysam, sıradan bir milletvekili de olmam. Sahada olan, halkın içinde olan, Meclis'e halkın sorunlarını taşıyan bir milletvekili olacağım. Ben burada bir milletvekili ofisi kuracağım. İnsanlar gelecek sorunlarını anlatacak, bize istediği gibi ulaşabilecek. Sadece Ankara'da oturup kalmayacağım. Halkın sorunlarını birebir tespit edebileceğiz. Bir anlamda yereli genele taşımış olacağız. Ben eğitim sorununu çok önemsiyorum. Biz eğitime önem vermeden bu ülkede hiçbir şey katamayız” dedi.
ÖZEL HABER: BARIŞ KIŞ