SELVİ SARITAÇ
CHP Zeytinburnu İlçe Başkanı Metin Doğan, Saadet Partisi İlçe Başkanı Levent Çotuk, İYİ Parti İlçe Başkanı Erdinç Bayraktar, Demokrat Parti İlçe Başkanı Servet Hacıosmanoğlu’nun katıldığı toplantıda, milletvekili adayları Gökhan Zeybek ve Hasan Hoşben de hazır bulundu. 1991-1997 tarihleri arasında iktidar olan Doğru Yol Partisi’nin Zeytinburnu İlçe Başkanı olan Doktor Mustafa Karagöz’ün açılış konuşmasını yaptığı toplantının asıl amacının hem geçmişten bugüne gelen dostlukları tazelemek hem de ülkemizin içinde bulunduğu durumu bir kez daha gözden geçirmek olduğu belirtildi. Hem ilçe başkanı olup hem de iktidarda oldukları halde iflas etmiş yegane bir kişi olduğunu belirten Mustafa Karagöz, ilçe başkanlıklarını ayakta tutabilmek için o dönemde yaptıklarını anlatarak, “Ama halihazırdaki hükümetin başındaki partinin il ve ilçe başkanları ihalelerle uğraşıyor. Gençlik kolları maaş alıyor. Oysa biz yönetim olarak aramızda 3-5 lira toplayıp çalışmalarımızı yapardık. İflas ettiğimiz zaman da sicillerimiz kirlendi. Bankalar kredi vermez hale geldi. Şimdi emekliyim ve öğretim görevlisi olarak emekli olduğum halde aldığım maaş 7 bin 600 lira” ifadelerini kullandı.
Borç ödeme sırası bizde
Karagöz'den sonra kürsüye gelen İYİ Parti 19. sıra Milletvekili Adayı Hasan Hoşben, seçilemeyecek sırada olduğunu bildiğini ancak Makedonya’dan gelen bir ailenin çocuğu olarak Cumhuriyet’in yetiştirdiği biri olarak borç ödeme sırasının kendisinde olduğunu belirtti. 14 Mayıs’ta şakası olmayan bir seçime gidildiğini vurgulayan Hoşben, “Çocuklarımız bize yarın öbür gün ‘Bize para bıraktınız ama Cumhuriyeti ne yaptınız’ derse, ne cevap vereceğiz. Ona göre düşünüp oyumuzu kullanalım” dedi.
En büyük sorun deprem
Merkez sağın temsilcileri olarak sık sık bir araya geldiklerini söyleyen İBB Meclis Üyesi Süleyman Uluocak ise “İnşallah muhalefetteki son sabah kahvaltımızı bu olacak” dedi. Olası bir İstanbul depreminde ortaya çıkacak tablonun beka sorunu olacağını belirten Uluocak, bir mimar olarak Türkiye'nin en temel sorununun niteliksiz binalar olduğunu söyledi. Zeytinburnu özelinde de niteliksiz binalarda yaşadıklarını belirten Uluocak, “İstanbul’da yaklaşık 813 bin bina 1999 depreminden önce yapılmış. Yaklaşık bin 200 binamız, 6 bin 500 civarı da bağımsız birimimiz var. Eğer İstanbul’da bir deprem olacaksa 48 bin bina çok ağır, 194 bin binanın da orta hasarlı olacağı öngörülüyor. Bunları yenileyeceğiz ama nasıl? Ya parsel bazında yenileyeceğiz ya da Ada Bazlı yenileyeceğiz ama yenilemenin önünde ciddi problemler var” diyerek çözüm önerilerini sıraladı.
Ciddi sıkıntılar var
6306 sayılı yasa kapsamında bir binanın yıkılıp, yeniden yapılabilmesi için ruhsat alma prosedürünün 9 ay ila 1 yıl arası olduğunu belirten Uluocak, bu süre içinde de artan dolar kuruyla birlikte müteahhidin maliyet fiyatının arttığını, devletin müteahhit ile yapı sahibi arasında kefil olması gerektiğini ve müteahhitin anlaştığı fiyattan binayı yenilemesi gerektiğini ifade etti. İstanbul geneline bakıldığında, gerek Fikirtepe, gerekse Sulukule ve Zeytinburnu’nda kötü bir dönüşüm sürecinin yaşandığını belirten Uluocak, bu süreçte sanayi yapılarının çoğunun yıkılarak imara açıldığını söyledi. Uluocak örnek olarak da Tank Palet Ağır Bakım Fabrikası ve Et Balık Kurumu’nun olduğu alanlara yapılan 7 Mavi ve Büyükyalı’yı gösterdi. 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’nu ile ilgili de ciddi sıkıntılar olduğunu dile getiren Uluocak, müteahhitin yapacağı inşaatın projesinin denetimi için yasa kapsamında oluşturulan havuza attığını, İstanbul’un bir ucundaki inşaata diğer ucundaki denetim firmasının atandığını, bu kez metrekaresi düşük diye gelmediğini, tüm bunlardan dolayı da hem inşaat firmasının hem de mülk sahibin mağduriyet yaşadığını söyledi.
Enflasyon düşmeli
Toplantının son konuşmacısı olan CHP Milletvekili ve yeni dönem milletvekili adayı Mimar Gökhan Zeybek, İstanbul Ticaret Odası’nda Mimarlık ve Mühendislik Meslek Komitesi’nde uzun yıllar Mimar Süleyman Uluocak’la birlikte çalıştığını, İTO’da Değişim Grubu adı altında çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyerek, “Türkiye’nin temel sorunu hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, işsizlik ve geçim sıkıntısıdır” dedi. Piyasanın kendi dinamizmini yitirdiğini belirten Zeybek, iş dünyasının yatırım yapamayacak düzeye geldiğini, vatandaşın da evine ekmek götürmekte zorlandığını, 2018 yılından itibaren tek adam rejimi lle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yanlış ekonomik politikaları nedeniyle önce emekliyi ardından işçiyi, memuru, yöneticiyi ve esnafı vurduğunu belirtti. Türkiye’nin çözmesi gereken en önemli sorunun enflasyon olduğunun altını çizen Zeybek, “Enflasyon kadar haksız bir vergi yoktur” dedi.
Birinci turda biter
“Sizler ekonomik dünyaya, bizim sosyal demokrat penceremiz dışından da baktınız. Ekonomi güven ister, saygınlık ister, kararlılık ve bağımsızlık ister” diyen Zeybek, “Size şunun sözünü verebilirim. 6 siyasi partinin almış olduğu kararın ortak bir deklarasyon olarak ifade edildi. 14 Mayıs akşamı sonuç alacağımıza ve birinci turda bu işi bitireceğimize inanıyorum. Cumhurbaşkanı yemin ettikten sonraki gün hem iş dünyasının, hem emek ve sendikaların, siyasetin ve uluslararası kuruluş ve şirketlerin, ‘Doğru Adam ya da Doğru Kadın’ dediği biri Merkez Bankası’nın başına geldiğinde bismillah diyerek işe başlıyoruz. Arkasından yine tüm dünyanın tanıdığı ve saydığı bir Hazine Bakanı, bağımsız bir BDDK, bağımsız para politika kurulları ile siyasetin müdahale edemediği bir ekonomik politika oluşturup, Stratejik Bütçe Başkanlığı ile birlikte, Stratejik Planlama Başkanlığı’nı da oluşturup, kısa, orta ve uzun vadede ‘Ortak Mutabakat Metni’ adı ile karar altına aldığımız ve uygulayacağımıza söz verdiğimiz maddeleri hayata geçirip, piyasaya güven verdiğimizde sıkıntılar zamanla bitecektir” ifadelerini kullandı.
Hortumları keseceğiz
Millet İttifakı'nı oluşturan siyasi partiler de dünya çapında tanınmış, Türkiye'de de herkesin saygınlığını kazanmış ekonomistlerin olduğunu dile getiren Zeybek, “Ekonominin birinci önceliği güven, ikincisi ise Merkez Bankası'nın bağımsızlığıdır. Hazine'ye uzanan hortumların da kesilmesi gerekir. Size söz veriyorum; bu beşli çetelerin ve iktidar eliyle devletin hazinesine uzanmış bütün hortumları en kısa sürede kesip atacağız ve hazinenin doğrudan doğruya milletin emrine girmesini sağlayacağız. Aslında iktidarlar tercihleriyle topluma mesaj verirler. Her iktidarın bir seçmen ve toplum tercihi vardır. Kaynakları kimden yana kullanacağına karar verir .Siz eğer rantiyeye ve para sahiplerine kaynak aktarmayı planlamışsınız ve bunun üzerine milyar dolarları olan insan sayısını Türkiye'de ondan 30'a çıkarayım derseniz, 100 milyon dolar üzerinde serveti olanların sayısını 15 binden 55 bine çıkarayım derseniz ve bütün kaynakları da o havuza aktarırsanız bunu sağlarsınız ama Türkiye'de 14 milyondan fazla insanda açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalır. İşte biz burada bir karar vereceğiz” açıklamasını yaptı.
MARMARA DEPREMİNİN ADI MİLLİ FELAKETTİR!
Olası Marmara depremi hakkında da konuşan Gökhan Zeybek, Kaharamanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı yıkımlardan söz etti. Zeybek, “Eğer deprem öncesi Hatay’a 12 milyar dolar bir yatırım yapmış olsaydık, sonuç bu kadar ağır olmazdı. Hatay'a 12 milyar dolarlık bir yatırım yapılmış olsaydı, ne bu kadar can kaybı yaşanırdı ne de maliyeti 10 katı olurdu. Beklenen büyük Marmara depreminde başta İstanbul olmak üzere Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve Yalova illerimizi doğrudan etkileyecek olan bir riski yaratıyor. En ağır bedel insanlarımızın hayatını kaybetmesidir ama Türkiye ekonomisinin yüzde 40'ından fazlasının, sanayi ve ticaretinin ise yüzde 60'ından fazlasının yer aldığı bu bölgede olası bir deprem öncesi tüm bu riskleri azaltamazsak, ülkemizin uğrayacağı kaybın adı milli felakettir. Hatay depreminde İstanbul’dan, Ankara’dan, Türkiye’nin dört bir yanından destek gitti. Devlet gitti, AFAD gitti. Peki İstanbul ve Marmara'daki bir depreme kim gelecek? 20 itfaiye ile Konya’mı gelip bizi kurtaracak? Bu ihtimal dahilinde bir şey mi? Bizim öncelikle enerji, doğalgaz, uydu ve telekom iletim hatlarımızı, fabrikalarımızı, sanayi tesislerimizi yeniden gözden geçirmemiz ve en kısa sürede afet riskini en aza indirecek çalışmalar yapmamız gerekiyor. 1980 yılında yapılan İkitelli Organize Sanayi Sitesi’nde bile 300 bin insan çalışıyor. Bir fabrikanın sadece binası yıkılmaz. Fabrikanın içerisinde fabrikanın en az 10 katı kıymetinde olan bilgi, döküman, malzeme, hammadde, yakıt ve kimyasal madde bulunur. Şimdi gazeteden okudum, hükümet ‘Yarısı Bizden’ kampanyası yapmış. E günaydın! Seçime kalmış 10 gün vaatlerde bulunuyor. Bir vaat daha okudum, komiğime gitti. Neymiş ‘mülakatı kaldırıyoruz’ Mülakatı iç dünyasına sokan zaten sizsiniz. 20 yıldır mülakat adı altında bir yöntemle bütün fakir ve emekçilerin önünü kestiniz” eleştirisinde bulundu.
BÜTÜN HACİZLERİ DURDURACAĞIZ!
14 Mayıs seçimlerinin saat 21:00 gibi sonuçlanacağına ve ilk turda kazanılacağına inandığını söyleyen CHP’li Milletvekili Gökhan Zeybek, Cumhurbaşkanlığı yeminin edildiği günün ertesinde ‘Ortak Mutabakat Metni’ ile karar altına aldıkları konuları maddeler halinde söz vererek sıraladı.
Zeybek, “Seçimin ertesi günü esnafın ödediği kiranın üzerindeki stopaj kaldırılıyor. Yeni bir Esnaf Bakanlığı kuruyoruz. 60’dan fazla yasanın içinde esnafa ait olan yasaları Esnaf Bakanlığı’na bağlayacağız. Halk Bankası doğrudan doğruya esnafa kredi veren, Ziraat Bankası da çiftçiye, köylüye, balıkçıya, üreticiye destek verecek bir banka kimliğine dönüşecek. Kamu bankaları hangi amaç için kurulmuşlarsa onun için çalışacak. KYK borçları ile ilgili başlatılan bütün hacizleri durduracağız. Bir defaya mahsus olmak üzere ‘Sicil Affı’ getireceğiz. 15 Temmuz'da bu ülke için şehit olmuş insanlar için toplanan paraları, şehit ve gazi yakınlarına dağıtacağız. Beşiktaş saldırısında ölen şehit polislerimiz için toplanan paralar şehit yakınlarına dağıtılacak. Suriye topraklarında bulunan Süleyman Şah Türbesi olan alana gideceğiz ve şanlı Türk bayrağını dalgalandıracağız. Önce Ethem Sancak’a satılan, sonra Cumhurbaşkanı’nın Katarlıları ortak ederek Katarlılara satıldığı söylenen Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası’nın tamamını Katarlılar’ın elinden çıkarıp Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emrine verip, yeniden Türk milletinin fabrikası haline getireceğiz” dedi.