“Anlat İstanbul” programı çerçevesinde İYİ Parti Beylikdüzü İlçe Başkanı Erol Karapınar ve yönetimiyle beraber Beylikdüzü'ndeki vatandaşlarla bir araya gelen İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, gazetemizin merkezini de ziyaret etti. İstanbul Gazeteciler Dernek Başkanı ve Damga Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Mert tarafından ağırlanan Ataş ve beraberindekilerle siyasetin gündemine ilişkin önemli fikir paylaşımları yapıldı. Siyasetçilerin sadece muhalefette iken değil iktidar da iken de halkın içinde olması gerektiğini söyleyen Mehmet Mert, “Siyasetçiler gençliğe destek vermeli, engelliye, kadınlara destek vermeli. Hayat kendi mutluluğunu başkalarının mutluluğundan önce görenlerindir. Siyasetçilerden de bunu bekleriz. Muhalefette iken çok kolay sözler veriliyor. Bazı vaatlerde bulunmak çok kolay oluyor. Lütfen yapılmayacak vaatlerde bulunmayalım, tutulmayacak sözler vermeyelim. 30 yıllık meslek hayatımda çok siyasetçi gördüm. Sağdan da soldan da çok değerli isimler gördüm. Şimdi bakıyorsunuz seçilene kadar çok isim sokağa çıkıyor kartını dağıtıyor ama seçildikten sonra telefonunu değiştiriyor, danışmanına veriyor, danışmanın danışmanına veriliyor. Hiçbirine ulaşılamıyor. Bu insanlar nasıl yönetecek ilini, ilçesini. Lütfen halk size ulaşabilsin bizim önceliğimiz budur” ifadelerini kullandı.
Vatandaşa geri dönmemek olmaz
Beylikdüzü'ne gelmekten mutluluk duyduğunu anlatan Dursun Ataş da siyasetçilerin her zaman halkla iç içe olmasının önemine değindi. Türkiye'nin gergin bir süreçten geçtiğini anlatan Ataş, “Bu süreçte de her ne olursa olsun bu ülkeyi siyasetçiler yönetecek. Ve siyasetçiler için 'söz verir geçer' gibi bir algı oluşmuş. Bu algının Türkiye'de değişmesi lazım. Siyasetçinin kendini değil karşısındaki insanları düşünmesi lazım. Ben 1996 yılında telefonumu aldım hala da değiştirmedim. Hiçbir arayan vatandaşımıza geri dönmeme gibi bir lüksümüz olmuyor. Elbette zaman zaman dönemeyiz ama nihayetinde geri ararız. Ben siyaset bilmem asker emeklisiyim, ticaretle uğraşıyorum. O dönemde 'burayı AKP'nin elinden almalıyız, sadece seninle alabiliriz' dediler ve peki deyip siyasete girdim ve kazandım, belediye başkanı oldum. Yapamayacağım hiçbir sözü vermedim ama verdiğimiz sözün de arkasında duruyoruz. Partimiz de böyle bir anlayışa sahip. Sayın Genel Başkanımızın yaptıkları ortada. Bir söz verdiyse sözünün arkasında duruyor. Bugun muhalefetiz yarın iktidar olunca da bu tavrımızı sürdüreceğiz” dedi.
Halkı ayrıştırmaları çok yanlış
Türkiye'de iktidar kanadı tarafından toplumun ötekileştirildiğini ve bunun büyük bir yanlış olduğunu belirten Dursun Ataş, “Türkiye'nin bu sağlıklı anlayışa ihtiyacı var. Biz halkın arasındayız, iktidara gelince de böyle olmalıyız ki o zaman memlekete faydamız olur. 4 yıldır İYİ Parti Türkiye'yi dolaşıyor. 81 ilin tamamını dolaşıyoruz. Ayrıştırmalara izin vermemliyiz. 'Bendense iyi, benden değilse vatan haini' gibi bir anlayış var. Bunlar çok yanlış. Bu halkın kaynaşması lazım. Gitmediğimiz şehir, ilçe bırakmadık. Bunları siyaset için değil samimiyetle yapıyoruz. Vatandaşın yanında olduğumuzu hissetirmeye çalışıyoruz. İYİ Parti kurulmasaydı bugün gerginlik daha çok olurdu. Genel Başkanımızın söylemleri de ciddi karşılık buluyor. Muhalefet olarak görevimiz bu. Bugün halkımıza dokunmak, onların sorunlarını gündeme getirip, iktidarı çözüm için sıkıştırmak. Mart'ın başından bu yana her milletvekilimiz ilçe ilçe geziyor. Ben 60'ın üzerinde il, 300'ün üzerinde ilçe gezdim. Kendi seçim bölgem hariç. Geçen sene 1 aya yakın zamanımı Güneydoğu'da geçirdim. Toplumun her kesimini kucaklıyoruz. Bu anlayış tüm teşkilatlarımıza yayıldı” diye konuştu.
Gazeteciler istediğini yazamıyor
Türkiye'deki basının genel durumuna ilişkin de değerlendirmeler yapan İYİ Parti Milletvekili Dursun Ataş, “Türkiye gerçekten zor bir süreçten geçiyor. Gazeteciler özgürce, istediğini yazamıyor. Tek tipleştiriliyor. Sadece iktidarın hoşuna giden şeyleri yazabiliyor. Biz buna karşı adaleti, hukuğu, basın özgürlüğünü getirmeye çalışıyoruz. Eğer ki basın özgür olursa ülke de özgürleşir. Belediye başkanı olduğum dönem basınla çok haşır neşir oldum. Basın bizi ekrana çıkarmıyor, gazeteye çıkarmıyordu. O dönem ben de bir uydu televizyonu kurdum. 2015 yıllarında. 2018'in sonuna kadar da götürdüm. Olay diye bir gazetemiz de var. Orada basını tanıdım. Basın emekçileri her şeyi hak ediyor. Gazeteleri ayakta tutmak zordur. Çalışanların çoğu asgari ücretin altında maaş alıyor, birçoğunda basın kartı da yok. Zor şartlar altında çalışıyorlar. Gazetecilerin zaman kavramı da yok. Halk için çalışıyorlar. Allah sizlerin de yardımcısı olsun” ifadelerini kullandı.
