Doğal deniz yaşamı için büyük öneme sahip olduğu belirtilen mercanların ekimi için dalgıçların aylar süren çalışmalarını Demirören Haber Ajansı (DHA) ekibi yerinde görüntüledi.
DENİZLERİN "YAĞMUR ORMANLARI"
Mercanlar bir yılda sadece 5-10 milimetre büyüyebilen, “denizlerin yağmur ormanları” olarak adlandırılan çok önemli canlılar. Küresel ısınmayla birlikte Akdeniz’deki mercanların yaşamı da tehdit altında.. Marmara Deniz, yapısı sayesinde Akdeniz suyu barındırdığı için orada yaşayan canlılara ve mercanlara da ev sahipliği yapıyor.
Mercan ekimi projesi ilk olarak geçen yıl başladı. Bir grup çevreci dalgıç, Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği (ADYSK) ve İstanbul Üniversitesi’nin desteğiyle, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan izinlerle mercanları korumak için ekim çalışmasına başladı. Sivriada ve Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndaki Akdeniz endemiği olan kırımızı, sarı, beyaz, siyah, çalı mercanlar tek tek alınarak, halk arasında Tavşan Adası olarak bilinen Neoandros adasına ekildi. Geçen yıl yapılan çalışmada mercanların yüzde 70’i yaşamayı başardı. Bu oran dünya ise yüzde 20.
ZORLU ÇALIŞMA GEREKTİRİYOR
Marmara Denizi 3 katmandan oluşuyor. Üstte Karadeniz suyu bulunuyor, orta kısmında kristal tabaka var. Aşağıda ise Akdeniz suyu bulunuyor. Bu nedenle bu özel mercanlar burada yaşayabiliyor. Bu işlemi yapmak ise çok zorlu bir çalışma gerektiyor. Dünyada mercan ekimi 5-10 metrelerde yapılırken, Marmara Denizi’ndeki katmalardan dolayı ekimler 27-30 metrelerde yapılıyor. ADYSK Başkanı Volkan Narcı ve ekibi aynı gün içinde mercanların olduğu bölgeye dalıyor, oradan aldıkları parçaları aşağıda içi Akdeniz suyu dolu kavanozlara koyarak kapatıyor. Bu noktada sıcaklık 15 derece. Kavanozlar, dalgıçlar tarafından tekneye çıkarılarak burada 15 derecelik ısıyı korumak için özel dolaplara konuluyor. Dalgıçlar 1.5 saat uzaklıktaki Tavşan Adasına yola çıkarak burada tekrar aşağıya iniyorlar. Özel bir macunla mercan parçaları kavanozlardan çıkarılarak zemine sabitleniyor. Ekipte yer alan İsmail Cem Odabaşı ve Ferhan Coşkun da çalışmaları adım adım fotoğraflıyor, kaydediyor. Bütün bu çalışmalar ortalama 10 kişilik bir dalgıç ekibi tarafından yapılıyor.
200 MERCAN EKİMİ YAPILMASI PLANLANIYOR
Projede ilk turda 2 aşamalı olarak 280 mercan ekimi yapıldı. Bu kez ise 200 mercan ekimi yapılması planlanıyor. Mercanları ekme süresi ise bütçe ve hava şartlarına göre değişiklikler gösteriyor.
İNSANLARDAN UZAK OLDUĞU İÇİN TAVŞAN ADASINA EKİM YAPILIYOR
Tavşan Adası 10 bin metrekarelik yüzölçümüyle Prens Adaları’nın en küçüğü ve Büyükada’nın 2 kilometre açığında yer alıyor. Ada çorak olduğu için burada yerleşim bulunmuyor. Bu nedenle mercanlar bu bölgeye ekilerek bir rezerv alanı oluşturuluyor. Adanın koruma alanı ilan edilmesi için de ayrıca çalışmalar yapılıyor. Bölgede mercanların yanı sıra pek çok balık türünün ve deniz canlısının da yuvası bulunuyor.
“AKDENİZ’İN BİR KORUMASINI, KALESİNİ İNŞA EDİYORUZ”
Volkan Narcı, “Amacımız Sivriada’da bulunan mercanları, Neoandros gibi insana kapalı bir alana getirip, tekrardan burada yaşamlarını artırmak ve burada bir mercan resifi oluşturmaya çalışmak. Bu son proje başladığında fark ettik ki İstanbul’da burada yaptığımız mercan transplantasyon çalışması sayesinde belki de Akdeniz’in bir korumasını, kalesini inşa ediyoruz. Global anlamda suların zaten ısınmasıyla beraber Akdeniz türleri de buraya yavaş yavaş gelmeye başladı. Marmara Denizi’nin muhteşem iki katmanından kaynaklı aşağıdaki su kristal altında olan mercan yataklarının bulunduğu alan sabit 15 derece sıcaklığa sahip, birçok Akdeniz türü buraya geliyor. Biz farkında olmadan mercanları ayrı kuzenleriyle bir araya getirerek daha DNA’sı kuvvetli olan yeni mercanlar yaratmaya çalışıyoruz. Bu sayede burada bir habitat oluşuyor. Buraya gelen Akdeniz türleri de belki de burada bir yatak yapacak. Yani birkaç yıl sonra Akdeniz’i koruyacak tek yer burası olacak. O yüzden biz de Tarım Bakanlığı Su ürünleri Genel Müdürlüğü’nün verdiği izinle bu projeyi yapıyoruz. İkinci aşamada da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları’ndan bu alanın gelecek çeşitliliği için inşa ediyoruz, onlarında bunu korumasını istiyoruz” dedi.
“ORGAN NAKLİ GİBİ HER GÜN SİVRİADA’YA GİT, ONLARI AL, BURAYA GEL, TEKRAR İN VE EK”
Narcı, mercan ekimini nasıl yaptıklarını ise şu sözlerle aktardı:
“Birinci aşama Sivriada’da 27 metrede bulunan mercanları her bir mercandan tek bir pay alıyoruz, yani tamamını alıp buraya getirmiyoruz. Bir ekim gibi bu çünkü esas türler orada duruyor. Onlardan parçalar alarak kavanoza koyarız, aşağıda Akdeniz suyuyla kavanozu mühürleriz. Sonra yukarı çıkarıp teknede bulunan buz dolu bir dolapta yani 15 derece sıcaklıkta tutabileceğimiz bir alana alarak 1.5 saatlik bir mesafeden Sivriada’dan buraya Neoandros Adası’na geliriz. İkinci dalışımıza hazırlanıp kavanozla beraber onları yeni yuvalarına 25 metredeki Akdeniz’e tekrar indirip mührü orada açarız. Bu aslında bir yarışma. Organ nakli gibi her gün Sivriada’ya git, onları al, buraya gel, tekrar in ve ek. Tek tek ekilen bir şey. Her bir dalışınızın süresi var. Bir günde yapabileceğiniz dalışın bir adeti var, günde 2 dalış yapabiliyoruz, maksimum 20-22 dakika aşağıda kalma şansımız var. bu oldukça meşakkatli ve zor bir iş. Sonrasında onların takibi ve sürekliliği olması lazım. Aslında bir kasa yaratıyoruz biz burada, gelecek Akdeniz ve Marmara türlerinin tamamı için burada bir kasa yaratıyoruz. Nuh’un gemisi, bir biyo çeşitlilik havuzu hazırlıyoruz. Yaptığımız şeyin ne kadar önemli olduğunun biz farkındayız, bakanlıklarımız da destek veriyor ama bir kitleye yayabilirsek o zaman burada bir etki yaratabiliriz. bu etkiyle koruma alanlarını yaratabilirsek de bizim belki 10-20 yıl sonra anahtar türleri barındırdığımız bir kasamız olacak. Aynı ata tohumları gibi.”
“KARADENİZ’İ AŞIYORSUNUZ, KRİSTAL TABAKAYI AŞIYORSUNUZ SONRA AKDENİZ’E İNİYORSUNUZ VE 27 METREDE ÇALIŞIYORSUNUZ”
Volkan Narcı, “Bu projeyi biz yurtdışında yapış şeklini öğrendiğimizde, yüzde 20’nin oldukça iyi, yüksek bir başarı olduğunu söylenmişti. Biz ilk ekimlerde yüzde 70 başarı sağladık. Bu yaptığımız şeyi günlük olarak yapmamızdan kaynaklı, oksijenle buluşturmamamız, aşağıda mühürlemek, aynı ısıda korumak daha sonra buraya gelmek, burada tekrar denize inmek, ekmek. Dünyada örnekleri aslında 5-10 metrelerde çok rahat alanlarda görüşlerle çalışılıyor. Marmara Denizi dünyadaki denizler gibi değildir, 40 metre görüşü olan bir yer değildir. Buradaki 27 metreye indiğiniz anda yukarıda Karadeniz’i aşıyorsunuz, kristal tabakayı aşıyorsunuz sonra Akdeniz’e iniyorsunuz ve 27 metrede çalışıyorsunuz. Aslında bizim yaptığımız işi dünyada yapan çok bir kurum yok çünkü ortalama hep 1-5 metre civarlarındaki derinliklerde büyütüp kaya mercanlarını diğer taraflarda restorasyon yapmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
“ MARMARA’NIN KORUNMASI AKDENİZ İÇİN ÇOK ÇOK ÖNEMLİ”
Projenin görüntülenmesinden sorumlu olan Ferhan Coşkun ise “Her şeyden önce bir canlının yıllar boyunca yaşamını sürdüreceği bir yuvaya yerleştiriyorsunuz mercanları. Orada başka canlılarla, kendi türünden diğer canlılarla beraber çoğalacağı yeni bir yuva oluşturuyorsunuz. Bunu koruyabilmek, bunu kontrol altında tutabilmek bizlerin görevi. Eğer Tavşan Adası ve çevresi bir koruma alanına, koruma bölgesine dönüşecek olursa bunların üzerine atılacak tek bir ağ bile, üzerlerine düşecek herhangi bir şey bir anda bütün emeği yok edebilir. O yüzden buranın mutlaka korunması hem Marmara için çok çok önemli, Marmara’nın korunması Akdeniz için çok çok önemli. DHA