Kanal İstanbul Projesi’ne en başından beri karşı çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu itirazı siyasi değil bilimsel verilere dayanarak yaptığını sürekli ifade etti. İlk olarak Kanal İstanbul Çalıştayı’nı düzenleyerek, bilim insanlarının, kurum ve kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin görüş ve değerlendirmelerini dinleyen İmamoğlu, süreci yakından takip etmeyi, kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdürdü. Sosyal medya hesapları üzerinden sadece İstanbullulara değil, tüm Türkiye’ye seslenen İmamoğlu, Kanal İstanbul’un zararının İstanbul’la sınırlı kalmayacağına; tüm Türkiye’yi ekonomik, siyasi, sosyal ve çevresel olarak olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.
“Kanal İstanbul’a kimin ihtiyacı var Allah aşkına? İstanbul’un mu ihtiyacı var, yoksa israf düzeni bozulmuş bir avuç insanın mı ihtiyacı var? diye soran İmamoğlu, ortaya çıkacak ranttan bazıları memnun kalırken, 82 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, 100 milyar dolarlık yeni vergi yükü altında kalacağını söyledi. İmamoğlu, tehlikeyi şöyle anlattı: “Kanal İstanbul, bazıları için çılgın bir proje. Mesela, işsizlik, yoksulluk sorununu umursamayanlar; yıllardır depreme hazırlık için gerekli bütçeyi ayırmayanlar için. Onlar, Kanal İstanbul’a bilimin ışığında itiraz edenleri hain ilan etmekten, ortaya çıkacak devasa rantı yönetmekten çılgınca bir memnuniyet duyacaklar. Ama onların memnuniyetinin bedelini biz ödeyeceğiz, 82 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ödeyecek. Astronomik rakamlara ulaşacak olan inşaat ve kamulaştırma maliyetleri, hepimizin sırtına en az 100 milyar dolarlık yeni vergi yükü bindirecek. Yeni uluslararası krizlerin ortasında kalacağız. Onun için diyoruz, başka seçenek yok; Ya kanal Ya İstanbul.”
Döviz borcu altında kalacağız
Kanal İstanbul’un uluslararası finans çevreleri ve yerli ortakları için inanılmaz bir proje olduğunu ifade eden İmamoğlu, bu projeyle Türkiye’nin ciddi bir döviz borcu ve faiz yükü altında kalacağını vurguladı. Türkiye’nin başta Montrö Sözleşmesinden elde ettiği kazanımları olmak üzere haklarını kaybedeceğinin altını çizen İmamoğlu, Türkiye’yi bekleyen tehlikeyi şöyle özetledi: “Kanal İstanbul, bazıları için inanılmaz bir proje. Mesela dünyanın en yüksek faiz oranıyla borç veren yabancı finans çevreleri ve onların yerli ortakları için. Onlar Kanal İstanbul’un iç finansmanla yapılamayacağını bildikleri için, yine en ağır koşulları dayatacaklar.Her dakika artan döviz borçlarını ve onların çılgın faizlerini vergilerimizle bizler ödeyeceğiz, çocuklarımız ödeyecek. Üstelik Kanal İstanbul yüzünden, Montrö Sözleşmesiyle elde ettiğimiz yetkileri kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacağız. Boğazlar üzerindeki haklarımızı sınırlandırmak, Türkiye’yi zor duruma düşürmek isteyen güçlerin oyunlarına açık hale geleceğiz. Kendi kazdığımız kanala kendimiz düşeceğiz.”
Doğal yaşamla bağlar kopacak
Kanal İstanbul’un, rant ve spekülasyon işlerini iyi bilenler için harika bir proje olduğunu belirten İmamoğlu, Kanal’ın doğaya yapacağı tahribat için de şunları söyledi: “Kanal İstanbul, bazıları için harika bir proje. Mesela, Kanal güzergâhından araziler, arsalar kapatmış; rant ve spekülasyon işlerini iyi bilenler için. Onlar bu işten çok memnun kalacak. Onların memnuniyetini biz ödeyeceğiz. Bu cennet vatanın 136 milyon metrekarelik tarım ve orman alanı yok olacak. İstanbul doğal yaşamla son bağlarını da koparacak. Havası, suyu, gıdası daha da kirlenecek. Marmara Denizi’nin doğal yapısı geri dönülmez şekilde bozulacak.
İBB’den kanal İstanbul anketi
Altı soruluk bir anket düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların Kanal İstanbul’a nasıl baktığını değerlendirecek. “Kanal İstanbul’a kimin ihtiyacı var? İstanbul’un mu, yoksa kurdukları israf düzeni bozulanların mı?” başlığıyla sunulan anket,İBB web sitesi üzerinden cevaplanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ’25 Soruda Kanal İstanbul Kitapçığı’nı bastırarak, İstanbullulara dağıttı. Kitapçıkta, Kanal İstanbul’un yapacağı tahribat ve getireceği yükler detaylı bir şekilde anlatıldı.
Süreç adım adım takip ediliyor
Kanal İstanbul’a ilgili süreci yakinen takip eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şahıs olarak da hukuki itirazlarda bulundu. “İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğine” itirazını yineleyen İmamoğlu, “İstanbul İli Yenişehir Rezerv Yapı Alanı (Kanal İstanbul Projesi) 1. 2. ve 3. Etabına İlişkin 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planları ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarına” da itiraz dilekçesi verdi. Planların alelacele geçirilmek istenmesini sefillik olarak değerlendiren İmamoğlu, tepkisini şu şekilde ortaya koymuştu: “Türkiye tarihinde, şehircilik ve planlama ile ilgili süreçte böylesi bir sefil durum, böylesi bir rezil durum herhalde yaşanmamıştır. Bir planlamanın, masum bir planlamanın, İstanbul’un içerisinde bir deprem ve kentsel dönüşüm sürecinin dahi 6,7,8 yıl sürdüğü bir yerde, 5000’lik ve 1000’lik planı 6-7 ay içinde, alelacele -ki 4 ayı da pandemi ile geçen süreçte- askıya asıyorsunuz. Ve bu kadar aceleniz var, bu kadar telaşınız var. Bu acele, bu telaş nedir? Ne içindir? Kimi zengin etmek içindir? Yani bu ülkeye katacağı hiçbir şey olmayan, belki de İstanbul’a en büyük ihanetin, hiçbir ihanetle tarif edilemeyecek ve kıyaslanmayacak bir ihanetin acelesi niye?
Bilimsel çalışmalara destek
Kanal İstanbul konusunun bilimsel veriler ışığında ele alınması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, bu yöndeki çalışmalara bizzat destek oldu. İmamoğlu,17 farklı uzmanlık alanından 29 bilim insanının, Kanal İstanbul’un kente vereceği zararları bilimsel verilerle ortaya koydukları Kanal İstanbul Bilimsel Değerlendirme Kitabı ile Kanal İstanbul Çalıştay Raporu’nu bizzat tanıtarak, itirazın gerekçelerini bir kez daha ortaya koydu. Bu vesileyle kanal İstanbul’u destekleyenlere de çağrıda bulunan İmamoğlu, bilimsel gerekçelerini açıklamalarını istedi.
HIDIR ULAĞ