Araştırma bulgularını içeren İstanbul Otoritim Raporu, Yeditepe Üniversitesi ve diğer üniversitelerde veri bilimi alanında çalışan akademisyenler tarafından gerçekleştirildi. Yeditepe Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Serkan Gürsoy ve Doç. Dr. Murat Yücelen ile Prof. Dr. Okan Tuna tarafından hazırlanan ve 2014 yılından bu yana yürütülen ‘İstanbul Trafik Otoritmi’ araştırması İstanbul trafiğinin her yıl daha da kötüye gittiğini ortaya koydu.
İstanbul’da yaklaşık 5 bin kilometrelik bir yol ağı kesintisiz takip edilerek gerçekleşen sürüş hızlarının kayıt altında tutulması yoluyla oluşturulan raporda, İstanbul’un ana arterleri üç ana rota üzerinden değerlendirmeye alındı. Son 4 yıla ait verilerin ve değerlendirmelerin yer aldığı raporda, 2017 yılında sürüş hızlarında sabah 27, öğlen 35 ve akşam 23 kilometre/saate kadar düşüşler görülürken 2018’de bu rakamlar sabah 25, öğlen 30 ve akşam 19 kilometre/saat olarak ölçüldü. 2019 rakamları ise önceki yıllara göre çok daha düşük düzeyde seyretti. Sabah 24, öğlen 29 ve akşam 19 kilometre/saat ile yol almaya çalışan sürücüler oldu. Ortalama sürüş hızları ise 2017 yılında 32,8, 2018 yılında 30,3 ve 2019 yılında 29,3 kilometre/saat olarak belirlendi. İstanbullular 2017’ye göre, saatte 3,5 kilometre daha yavaşlayıp 2017’de aynı sürelerde ulaşabildikleri varış noktalarına 3,5 kilometre daha uzak kaldılar.
“NORMALLEŞMEYLE TRAFİKTE ŞİDDETLİ BİR DÖNÜŞ OLDU”
Dr. Serkan Gürsoy, "Pandemi öncesinde İstanbul trafiğinde bir yavaşlama eğilimi zaten vardı. İstanbul trafiği sürüş hızı gün boyu ortalama 24 kilometreye düştü. Bu hız sabahları 18 ila 20 kilometre arasına indi. Akşamları daha da azalarak 16 kilometreye düştü. İstanbul trafiği neredeyse durma noktasına geliyordu. Bu yavaşlama 2017'den bu yana artarak devam etti. Mart sonu itibariyle pandemi koşulları hayatımıza girdi. Tedbirler ve alınan önlemler neticesinde İstanbul trafiğinde bir rahatlama oldu. Bu rahatlama yolda kaybedilen zamanı neredeyse yarı yarıya telafi etti. Artık İstanbullular karayollarında, ana arterlerde 40-50 kilometreye varan süratlerde hareket edebildiler, zaman kayıplarını azalttılar. Bu sayede de trafikte bir rahatlama yaşandı. Ancak pandemi önlemleri azaltılınca bu sefer şiddetli bir dönüş oldu. Geçen yılın aynı dönemine nazaran çok daha ağır trafik koşullarıyla karşı karşıya kaldık” değerlendirmesinde bulundu.
ZAMANIN YÜZDE 79’U KAYBOLUYOR
İstanbulluların 1 saatin ortalama 45 dakikasını trafik yoğunluğu nedeniyle kaybettiğinin altını çizen Dr. Gürsoy, araştırmanın dikkat çeken sonuçlarını şu sözlerle açıkladı:
"İstanbul trafiğinde sürücü olan herkes bu zamanı kaybediyor. Bu zaman bir önceki yıl 42 dakikaydı, ondan önceki yıl daha da azdı. Ama bu yıl 45 dakikaya çıktı. Gün boyu trafikte zamanımızın yüzde 66'sını harcıyoruz. Sabah iş saatlerinde ise bu kayıp yüzde 72'ye çıkıyor. Akşam daha kritik hal alıyor ve yüzde 79'ları buluyor. Harcanan her 100 dakikanın 79 dakikası kayboluyor. Bu İstanbullular için ciddi bir zaman kaybı. 10 dakikalık mesafe 33 dakikaya kadar uzuyor. Trafik nedeniyle şehrin olanaklarından yararlanamıyoruz, yakıt sarfiyatımız artıyor, çevre ve gürültü kirliliği artıyor, stres, sağlık ve iş kayıpları artıyor. Bunun yanında gelir kayıpları artıyor. İstanbul trafiğinin hayatımıza etkisi artmaya devam ettikçe bu sorunun çözülmesini bekliyoruz.”
Trafiğin yol açtığı sorunların başında gürültü ve çevre kirliliğinin geldiğini belirten Gürsoy, “Bu gürültüye neredeyse tüm gün ve İstanbul'un neredeyse tamamında maruz kalıyoruz. Bununla birlikte gözümüzle görünmeyen bir hava kirliliğini soluyoruz. Bu hayatımızda kanserojen etkiye yol açıyor. Amacımız sorunun çözümüne katkı veri bilimi ve büyük veri teknolojileri ile katkı sağlamak” dedi.
“ÇÖZÜM AKILLI ERİŞİLEBİLİRLİK VE ULAŞIMDA”
Günümüzde trafik sorununun dünyadaki birçok şehri etkilediğini anlatan Doç. Dr. Murat Yücelen ise çözümün akıllı şehir teknolojilerinde olduğunu hatırlattı. Doç. Dr. Murat Yücelen, “Alt yapı eksiklikleri ve akıllı olmayan sistemlerin halen şehirlerde kullanılması nedeniyle küçük şehirler bile trafik sorunu yaşıyor. İnsanların mutsuz olduğunu görmeye başlıyoruz. Trafiğin çözümü elbette var ve aslında bizim katkıya bulunmaya çalıştığımız konu da, büyük veri analizi sayesinde bu çözümler için gereken yüksek ölçme ve izleme kabiliyetini sağlamak. Hareketlilik rejiminin ve sonuçlarının anlaşılmasını mümkün kılmak. Bu çerçevede buna benzer akıllı ulaşım sistemleri'nin ve alt yapılarının hızlıca kurulup uygulanmaya geçirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.