Uluslararası Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik de "Bazı bölgelerin trafikten kaynaklanan kirlilikten daha fazla etkilendiğini görüyoruz. Avrupa yakasında, Bağcılar ve çevre ilçelerde ciddi bir partikül kirliliği var. Anadolu yakasında da Maltepe ve Kartal bölgesinde durum benzer " şeklinde konuştu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 7 milyon insan hava kirliliği nedeniyle, erken ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor. Uzmanlara göre hava kirliliğinin temel nedenleri arasında da ulaşım yer alıyor. Büyükşehirlerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olan trafik yoğunluğu, hava kirliliğine de etkiliyor. TÜİK verilerine göre, İstanbul'da Ağustos ayı itibariyle trafiğe kayıtlı toplam 4 milyon 587 bin 836 araç bulunuyor. Her geçen gün trafiğe katılan yeni araçlarla birlikte hava kirliliği riski de artıyor. Uzmanlar trafik sorununa, hava kirliliği açısından da çözüm bulunması gerektiğini belirtirken, sürücüler ise, İstanbul trafiğine çözüm bulunamayacağını savunuyor.
Yüzde 55'e çıktı
Trafiğin her geçen gün arttığını belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, "Sıkışıklık indeksine baktığımız zaman 1 yıl içinde yüzde 40'tan yüzde 55'e çıkmış. Bu da trafikteki artış yüzde 30 demek. Her gün trafiğe yüzlerce araç kaydoluyor. İstanbul'daki toplam araç sayısı 4.5 milyon civarı. Türkiye'deki araçların 5'te 1'i kadar. Sıkışıklıktan dolayı muazzam bir zaman kaybı var. Yakıt tüketimi artıyor. Emisyon son zamanlarda çok önemli, sıfır emisyon diyoruz. Yapılan bir araştırmada, hava kirliliğindeki ölüm riski, trafik kazasından 7 kat fazla. Olaya sadece trafik sıkışıklığı olarak bakmamak lazım" dedi.
Tedbir alınmalı
Eskiden trafikte pik saatlerin olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ilıcalı, "Eskiden pik saatler, sabah 08.00-11.00, akşam 20.00-21.00'di. Şimdi neredeyse 7/24 pik saat var. Hızlar çok düşük. Acil tedbir almamız lazım. 2 şeritli bir yol. 1 şeridini toplu ulaşıma ayırırsak, buradan hem otobüs geçer, hem minibüs geçer hem de ticari taksi geçer. 3 yolcudan fazla otomobil geçerse hat hızlanır. Toplu ulaşım kapasitesi artar. Kısa vadede önemli bir kazanç sağlar" ifadelerini kullandı. Alınması gereken tedbirler hakkında açıklamalarda bulunan Ilıcalı, "Yolculuklarda denizin payı 200 bini geçmiyor. Denizin payını artıracak, diğer sistemlerle entegrasyonu sağlayacak tedbirler almak lazım. Yüksek kapasiteli metronun çok hızlı bir şekilde yapılması lazım. Önemli bir tedbir de, mesaiyi kademelendirmek. Aynı saatte insanlar yola çıkıyor, aynı saatte dönüyor. Bunları mutlaka yapmak lazım çünkü, Biraz daha zaman geçerse çok daha kötü olacak" diye konuştu.
Maske takılmalı
Araç yoğunluğunun, trafikte birikimlerin, dizel araçların şehir içerisindeki varlığının hava kirliliğine neden olduğunu belirten Uluslararası Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik ise, "Tüm büyükşehirlerde olduğu gibi İstanbul'da da havanın kalitesine özen göstermemiz gerekiyor. Havanın kalitesi konusundaki en etkili kirletici partikül madde. Bu da büyük ölçüde trafikten kaynaklanıyor" diye konuştu. Prof. Dr. İncecik, mutlaka otobüs duraklarında maske takılması gerektiğini vurgulayarak, "Otobüslerin kalkışlarındaki egzoz dumanlarını duraktaki insanlar soluyor. Bu durum pandemide düzeldi ama, sonrasında yine aynı seviyeye gelmeye başladı. Araç emisyonları konusunda şehir merkezlerine ve ilçelerine girişlerde engeller konulmadığı sürece bu tavsiyem geçerli" dedi.
Havalandırma yapıyor
İstanbul'da topografik yapının büyük farklılık gösterdiğini belirten Prof. Dr. İncecik, "Bazı bölgelerin trafikten kaynaklanan kirlilikten daha fazla etkilendiğini görüyoruz. Avrupa yakasında, Bağcılar ve çevre ilçelerde ciddi bir partikül kirliliği var. Anadolu yakasında da Maltepe ve Kartal bölgesinde durum benzer. Boğaziçi hattı, büyük bir doğal havalandırma yapıyor. Hedef, insan yaşamının daha kaliteli hale gelmesi olmalı. Hem ısıtmada hem trafikte hem de sanayi bölgelerinde ciddi yaptırımlar gerekiyor" şeklinde konuştu. Çevre Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk de, ulaşım kaynaklı hava kirliliği değerinin İstanbul'da sürekli arttığına dikkat çekti. Prof. Dr. Öztürk, "2019 yılında ulaşım kaynaklı hava kirliliği yüzde 35-40 civarındaydı. Bu yıl bu yüzde 45'lere çıkmış durumda. Ciddi şekilde İstanbul'da trafik sorunu yaşanmakta. Trafik sorunundan dolayı araçlar daha az hızla gidiyor. 10 kilometre hızla gidince yüzde 50 ile yüzde 100 oranında daha fazla yakıt tüketiyorlar bu da hava kirliliğine neden oluyor" dedi.
HAVA KİRLİLİĞİNİ YÜZDE 30 ETKİLİYOR
Ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin en fazla olan İstanbul'da olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öztürk, "Bunun için toplu taşıma sistemi acilen geliştirilmeli. Dizel araçların egzozundan çıkan PM 2.5 denilen kirletici var. Bu kirleticiler solunum yoluyla ciğerlerimize kadar ulaşıyor. Bu yılda 7 milyon insanın ölümüne neden olabiliyor. İstanbul gibi şehirlerde, acil bisiklet ve yürünebilir yollar, toplu taşıma sistemi yatırımlarının acilen yapılması gerekiyor. Dur-kalk trafikte, hava kirliliği yüzde 30'un üzerinde artıyor. İstanbul trafiğinde yüzde 30 oranında atmosfere sera gazı salınımı oluyor. Dizel araçlar ise PM 2.5 ve PM 10 salgılıyor" diye konuştu. Prof. Dr. Öztürk, bir insanın ortalama 88 dakika trafikte kaldığına dikkat çekerek, "İstanbul'da şu anda hava kirliliğiyle alakalı bir şey yok ama, yol koridorlarında hava kirliliği sınır değerlerini aşabilir. İnsanlar ortalama 88 dakika trafikte kalıyor. Araçların yoğun olduğu yerde iç sirkülasyonu çalıştırın. Dışarıdan havayı alıp içeriye vermeyin" dedi. Prof. Dr. Öztürk, havaların soğumaya başlamasıyla, ısınma kaynaklı kirliliğin de artabileceği uyarısı yaparak, "Bir insan günde 14-16 bin litre hava soluyor. 3 temel kirletici kaynağımız var. Birincisi ulaşım, ikincisi sanayi, üçüncüsü ise ısınmada kullanılan yakıtlar. Isınmada kullanılan yakıt miktarı artacağı için, hava kirliliğinde yüzde 30'la 40 oranında artış görülebilir. Yine de bu değerler kirli hava standartlarının altında" diye konuştu.
DHA