Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2020 yılının şimdiye kadar kaydedilen en sıcak 3 yıldan biri olduğunu açıklarken kasırga, sıcak hava dalgaları, sel ve orman yangınları gibi aşırı hava olayları da dünya genelinde en yüksek seviyelere ulaştı. Raporun Türkiye’ye yansımalarını değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Asilhan, atmosferde sıcaklık değerlerinin her geçen gün arttığını belirterek, “Son 10 yılda küresel sıcaklığın daha önceki dönemlere göre 1,2 santigrat derece arttığını gözlemledik. Bu sıcaklığın artışını durdurmak için gereken küresel aksiyon alınmadığı için sıcaklık artışı her geçen gün devam ediyor. Bu sıcaklıklara bağlı olarak da ani değişiklikler meydana geliyor. Örneğin bir anda yağışın başlaması, taşkınların olması veya uzun süre yağışın olmaması gibi durumlarla karşılaşıyoruz” diye konuştu.
Kaynaklar azalıyor
Özellikle sektörlerin sürdürülebilirlik için acil tedbirler alması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sevinç Asilhan, şu ifadeleri kullandı: "Ülkelerin sınırları olabilir. Ancak atmosferdeki bu hareketlilik sınır tanımıyor. Atmosfere herhangi bir etkide bulunduğumuz zaman sadece o bölge etkilenmiyor. Diğer bütün bölgelerde etkileniyor. Atmosferde gerçekleşen sıcaklık değişimi bizim içtiğimiz sudan tutun soluduğumuz havaya kadar etki ediyor. Bu şekilde devam ederse ileride içecek suyumuz bile kalmayacak. Bugünkü şartlarda bile 2.2 milyar insan kaliteli suya ulaşamıyor. Her gün 6 bin çocuk sağlıklı su olmaması nedeniyle ölüyor. Kısacası yaşam kaynaklarımız azalıyor. Birey olarak da elbette tedbirler almalıyız. Fakat burada en önemli görev üreticilere düşüyor."
Herkes sorumlu davranmalı
"Ancak atmosferi büyük ölçüde etkileyen üreticiler, gelecek 10 yıl içerisinde çalışmalarını değiştirmeli. Çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşamlarını devam ettirebilmesi için sorumluluk hissederek bugünden harekete geçmemiz gerekiyor" diyen Asilhan, "Sıcaklıktaki artış nedeniyle yaz ayları yaşanamayacak kadar sıcak geçiyor. Ardından kısa bir süre sonra sel meydana geliyor. Bunlar yaşanırken insan kayıpları da gerçekleşiyor. Türkiye’de sürekli taşkınlardan ve kuraklıktan bahsediyoruz. Ülkemizde iklim değişikliği artık her şeyin içerisinde yer almaya başladı. Ancak bu durumun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Ek tedbirler almamız lazım. Sıcaklık artışı için büyük tedbirler almadan bu şekilde devam edersek, atmosferdeki canlıların sayısı azalacak ve birçok canlının nesli tükenecek. Aynı zamanda soğuk dönemlerde yağan kar yağışlarının su kaynaklarını beslediğini biliyoruz. Ancak büyük şehirlerde var olan şehirleşme, bu su kaynakları üzerinde olumsuz etkilere sahip" ifadelerini kullandı.
DOĞU KARADENİZ'DE KURAKLIK OLACAK!
"Artık neredeyse dönülmez bir aşamadayız. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) yayınladığı rapora göre, sıcaklığı 2 derecenin altında tutmamız lazım" diyen Asilhan, "Ancak şu an atmosferde sıcaklık 1 derecenin üzerine çıktı. Bundan sonra gerçekleşecek 0.1 derecelik bir artış bile atmosferi çok fazla etkileyecek. Türkiye’de ise sıcaklık değeri değiştikçe ülkede bulunan yeşil alanlar da yok oluyor. Örneğin Türkiye’de gerçekleşecek 1 ya da 2 derecelik sıcaklık artışı, yeşil alanlarımızdan biri olan Doğu Karadeniz bölgesinde kuraklık olması demek.Yine sıcaklık artışına bağlı olarak ülke genelinde taşkınların artması, kasırgaların meydana gelmesi, ülkemizdeki canlı türlerinin birçoğunun yok olması ve İstanbul’un meteorolojik bütün özelliklerinin değişmesi anlamına gelir. İstanbul’un, meteorolojik bütün özellikleri değişecek. Sıcaklık artışına bağlı meteorolojik değişiklikler, yaz aylarının yaşanamayacak kadar sıcak geçmesine kısa süre sonra da sel yaşanmasına neden olacak" açıklamasında bulundu. (DHA)