Türkiye siyasi hareketinin farklı yelpazelerinde yer almış, ülke politikasına yön vermiş siyasetçiler, hakkında hapis ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek vermek için Saraçhane’de buluştu. İmamoğlu, aralarında Altan Öymen, Murat Karayalçın, Hikmet Çetin, Hüsamettin Cindoruk, Saadettin Tantan, Algan Hacaloğlu, Nesrin Nas, Hikmet Sami Türk, Seyfi Oktay, Mukadder Başeğmez, Celal Doğan, Nurettin Sözen, Ali Müfit Gürtuna, Yaşar Okuyan, Ercan Karakaş, Yüksel Yalova, Süleyman Çelebi ve Süheyl Batum gibi isimlerin bulunduğu yaklaşık 90 duayen siyasetçiyi, İBB Meclis Salonu’nda ağırladı.
En hayati seçim
Farklı siyasi geleneklerden gelen önemli isimleri bir araya getiren buluşma, eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Nesrin Nas moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Cumhuriyet tarihimizin en hayati seçimine gidileceğine vurgu yapan Nas, “Anayasal düzenin yok sayıldığı, devletin sırrı kadem bastığı askeri darbe döneminde de rastlamadığımız, belirsizliğin bir şiddet, yargının bir şantaj aracı olarak kullanıldığı, asla eşit, serbest, adil ve özgür olmayan bir ortamda yapacağız bu seçimi. Ya demokratik irademize sahip çıkarak ülkeyi vasatın tasallutundan, cahilin cüretinden, iktidarın kibrinden kurtarıp, özgür ve demokratik medeni dünyanın bir parçası olacağız ya da öfke ve korku arasındaki gerilimin tuzağına kavuşacağız. Haddim olmayarak, buradaki haziruna, ‘Yarın artık bugündür’ hatırlatmasını yapmak isterim. Doğu ve Güneydoğu’da, Yalova'da millet iradesini gasp edenler, bugün soruşturmalar ve davalar silsilesiyle siyasal zorbalık karşısında iki kez seçilerek gelen İstanbul Belediye Başkanı'nı siyasetin dışına itmek, İstanbullunun iradesine el koymak istiyorlar. Bilmiyorlar ki, ne Ekrem İmamoğlu zannettikleri kadar yalnız ne de bizler, tahmin ettikleri kadar azız” dedi.
Türkiye meselesi
Eski CHP Genel Başkanlarından Hikmet Çetin de konunun sadece İmamoğlu meselesi değil, Türkiye meselesi olduğuna vurgu yaparak, “Bunu böyle düşünmediğimiz sürece, birçok haksızlıkları önleyemeyiz. Aslında iktidar şunu yapıyor: Alanı temizliyor. Yani karşısına çıkabilecek olan insanları yok etmeye çalışarak, alanı temizliyor. Ekrem Bey’den başladı, Yakında HDP'yi de kapatacaklar ve böylece alanın temizlemeye doğru gidiyorla. Bunun karşısında dimdik durmak zorundayız. Sadece Saraçhane'de iki miting yapmakla bu iş olmaz. Muhalefet olarak, ‘Nasıl olsa bir şey olmaz’ dersek yanlış yaparız” dedi.
Herkes memnun oldu
Yine eski CHP Genel Başkanlarından Altan Öymen ise “Demokrasinin yok edilmesi dönemindeyiz. Sayın İmamoğlu'na uygulanan muameleye bakın” diyerek, aynı durumun geçmişte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da başına geldiğini hatırlattı. Erdoğan’ın CHP’nin inisiyatifiyle gerçekleştirilen Anayasa değişikliği sonucu yeniden siyaset sahnesine çıktığını aktaran Öymen, “O zaman herkes memnun oldu. Tabii bugünkü Sayın Cumhurbaşkanı da memnun olmuştu o zaman. Neler çektiğini de sık sık anlatırdı. Şimdi kendi dönemine benzeri bir muamele, siyasetten yasak muamelesini Sayın İmamoğlu'na uygulamak üzere olduğunu da -kesin sonuç alınmadı ama- böyle bir girişimi de görüyoruz. Ve ‘insaf’ diyorum ben. Ve başlarına neler geldiyse bugünkü iktidar mensuplarının, o başlarına gelenlerin başkasının da başına gelmesinden memnun olmuş bir halleri var. Bu psikolojik olarak üzerinde durulması gereken bir şey. Ama Türkiye, bütün bu gürültünün içinden mutlaka çıkacak ve güzel günler görecek Türkiye'ye. Hepimiz güzel günler göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Edepli insan terler
Eski Saadet Partisi milletvekillerinden Mukadder Başeğmez de “Halk arasında utanmaz adamlar için bir söz söylenir: Senin alnına hiç mi ter gelmiyor. Edepli, hayalı insanlar çok terler. Seçimleri, iptal ettirip, arkasından 805 bin fark yiyenlerin alnı terlemiyorsa, bu terlemeyi de anlayamazlar. Tarih bize şunu gösteriyor, kendi hayatımızda: Kendilerinde sonsuz kuvvet ve kudret vehmedenler, bir adım ötesini göremiyor. Bir gün sonrasını göremiyor. Halbuki tarih göstermiştir ki, bu tür insanların akıbetleri berbat olmuştur. Zulüm, her şeyin inceldiği yerden sonra, en kalın yerinden kırılır. Gördüğümüz kadarıyla zulmü kalınlaştırıyorlar. Ben buraya bu bakımdan Ekrem İmamoğlu'nun şahsi uğradığı bir haksızlığa karşı çıkmak için gelmedim. O kendisi baş eder. Ama bütün İstanbul’a yapılan bir haksızlığa karşı çıkmak için geldim. ‘Ekrem Başkan, seninleyiz’ demek için geldim” ifadelerini kullandı.
Muhteşem bir an
Eski TBMM Başkanvekili ve eski Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile eski milletvekilleri DYP’den Ufuk Söylemez ve CHP’den Süleyman Çelebi, konuşmalarında İmamoğlu’na desteklerini dile getirdi. Ülke siyasi tarihinin önemli isimlerinden aldığı destek nedeniyle çok onurlandığını ve gururlandığını vurgulayan İmamoğlu da özetle şunları söyledi: “Muhteşem bir an benim için, ‘Her şerde bir hayır vardır’ misali. Böyle bir şer hiçbir zaman istenmez ama bazen de eğer insanın güç aldığı merkez sağlıklıysa, sağlamsa, o zaman böyle anlar sizi daha da kuvvetli hale getiriyor, daha dayanıklı hale getiriyor. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Gerçekten bahtiyar oldum, mutlu oldum. Ama daha da önemlisi, gücüme güç kattınız. Nesrin Hanım'a, Süleyman Bey'e ve diğer dostlara yürekten teşekkür ediyorum. Buraya gelemeyip, güzel duygularını bana ileten, buraya gelemeyen saygıdeğer büyüklerime de teşekkür ediyorum. Burada çok farklı bir yelpazenin içinde tuttuğu insanlar var ve o insanların ortak kabulle, demokrasiye olan inançlarıyla bizi burada sahiplenmesi, aslında Türkiye adına bir vazife olduğunu düşünerek burada bulunması çok kıymetli. Bugün hala aktif siyasette bulunan, geçmişte çok kıymetli görevlerde bulunmuş insanlar yine burada. Yoğun mesailerine rağmen gelen çok kıymetli dostlarımız yine bizimle beraber. Dolayısıyla mutluyum, gururluyum.”
Layık olmalıyım
“Az önce her konuşmacının, kıymetli büyüğümüzün birer cümlesini yazdım. Her bir cümle, aslında benim için hayat boyu manşet gibi duracak gözümün önünde” diyen İmamoğlu, “Hiçbir zaman unutmayacağım. Benim için çıkarımı şu: Ben bu cümlelere layık olmak zorundayım. İşte o layık olma meselesi, aslında sizi daha çok çalışan, daha çok iş yapmaya dönük sevk eden bir duygu. Bugün burada, benim şahsımda vücut bulan bir demokrasi mücadelesine katkı verdiğinizi biliyorum. Bu, Ekrem İmamoğlu'nun şahsına bir destek değildir. Bu, Türkiye'nin demokrasisine, Türkiye Cumhuriyeti'nin adalet, hukuk devleti olma mücadelesine verdiğiniz katkıdır. Ben, buna layık olmak mecburiyetinde olan bir seçilmişim. Görevi olan, İstanbul gibi dünyanın en kuvvetli, en kadim kentine seçilmiş bir insan olarak buna layık olmaya gayret eden bir insanım” açıklamasını yaptı.
Büyütmemiz lazım
İmamoğlu, “Tabii ülkemizin şurada görünen bu uzlaşmayı, bu kültürü, bu ortamı yaşaması ve hissetmesi lazım. Şu an ülkede ne yazık ki böylesi bir anlayışa karşı bir iradeli iktidarla karşı karşıyayız. Hayır; kesinlikle uzlaşma yok. Kesinlikle istişare yok. Kesinlikle tartışmak yok, konuşmak yok. ‘Ben ne dersem olur. Buna karşı gelenler de bana karşı’ diye tarifle bakan bir anlayışla karşı karşıyayız. Buna karşı işte bu uzlaşma kültürünün, daha da büyütülmesi için bir mücadele verilmektedir. Bugün siyasi partilerimizin genel başkanlarımızın vermiş olduğu mücadele budur. Yeterli midir? Yetmiyor. Bunu daha da büyütmemiz lazım” dedi. İmamoğlu ve konukları, konuşmaların ardından, Saraçhane’deki İBB ana yerleşkesi önüne CHP İstanbul İl Gençlik Kolları tarafından konumlandırılan “Haysiyet Duvarı”nı ziyaret etti. İmamoğlu, “Haysiyet Duvarı”nı imzalayan eski siyasetçilerle anı fotoğrafı çektirdi.
İMAMOĞLU HALKIN HİMAYESİ ALTINDA
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 17. Başkanı Hüsamettin Cindoruk ise “70 yıllık siyasi hayatımda bir şey görmüşümdür. Halk, bazı siyasetçileri kucağına alır, benimser, onları koruması altında tutar. Menderes öyle biridir, Ecevit öyle biridir. Şimdi bugün de Ekrem Başkan öyle biridir. Halkın tamamen himayesi altına, koruması altına aldığı, kucakladığı bir siyasetçidir. O siyasetçimizin siyaseten üstüne gitmek isteyen var eblehler var. O eblehlere bakmayınız. Siyasi hayatımızın zenginliği içinde Ekrem Başkan siyasetini sürdürecektir. Evvela İBB’ye üçüncü defa Belediye Başkanı olması da mümkündür, başka siyasi konumlar elde etmesi de mümkündür. Biz buraya, sadece Ekrem Başkan’ın yanında olduğumuzu göstermek için gelmedik. Cumhuriyetin yanında olmak için geldik. Biz Cumhuriyetçiler, ölmeyiz, bitmeyiz; varız, var olmaya devam edeceğiz. Bugün ben, 90 yaşını aşmış olmama rağmen, hala bu siyaset içerisinde bir söz söyleme imkanını buluyorsam, bu Cumhuriyet’imizin ve demokrasinin sayesindedir. Ekrem Başkanımıza diyorum ki; korkma kardeşim. İstiklal Marşı’mız gib: Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” ifadelerini kullandı.
DEMOKRATLAR BİRLEŞMELİDİR
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da “Farklı siyasi partilerde görev yapmış kişiler olarak şimdi bir aradayız. Demokrasi için bir aradayız. Dayanışmamızı ortaya koymak için bir aradayız. Türkiye'nin kurumları, çok ciddi bir gerileme sürecinin içinde bulunuyorlar. İdari, iktisadi, siyasi kurumlar ya içleri boşalmış durumdalar ya da çöküntü içindeler” diyerek görüşlerini dile getirdi. İktidarın, kazanamadığı yerlerde kendisini yerel yönetimlerin yerine koymaya çalışmasını eleştiren Karayalçın, “Örneğin metro yapıyorlar. Üzerine ‘U’ koyuyorlar. Hiçbir şey koyamazlar. Yapmamalılar. Yapamazlar. Çünkü, Anayasa’nın 127. maddesi diyor ki; yerel ortak hizmetleri, yerel yönetimler yapmak zorundadır. Ya da görevden alıyorlar. Doğu’da, Güneydoğu’da bunu yaptılar. Kayyum atadılar. Şimdi de İstanbul'da yapıyorlar, yapmaya çalışıyorlar. Çok sayıda dava açıyorlar, ‘Birinden tuttururuz’ düşüncesiyle. Niyetleri Sayın Ekrem İmamoğlu’nu almak. Sevgili Ekrem İmamoğlu; sizi vermeyeceğiz, sizi kaptırmayacağız bunlara. Bugün buradaki birlikteliğimiz, tüm Türkiye'ye verilen çok güçlü bir mesaj. Biz, farklı partilerin demokratları olarak birleştik. Bence buradan bir çağrı yapalım. Türkiye'nin farklı partilerine mensup demokratlarının da bir araya gelmesini talep edelim. Onlara çağrıda bulunalım; Türkiye'nin demokratları birleşin diyelim” şeklinde konuştu.