Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Kapalı
11°
Ara
Damga Gazetesi İstanbul Haberleri Gazi kelimesinin anlamını bile bilmiyorlar!

Gazi kelimesinin anlamını bile bilmiyorlar!

Türkiye Muharip Gaziler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Kendigel, İstanbul genelinde yaptıkları dernek faaliyetlerini Gazete Damga’ya anlattı. Türkiye’de birçok kişinin “Gazi” kelimesinin anlamını bilmediğini söyleyen Kendigel; “Gazi bir muharebeye girip orada sağ çıkanlara ve zaferle dönenlere verilen bir unvandır. Bunun kolu, bacağı kopmuş veya herhangi bir bölgesini kaybetmiş olana malul gazi, bizim gibi sağlam olana ise muharip gazi denir” dedi

Okunma Süresi: 3 dk

Gazi Kendigel, 1973 yılında Kara Harp Okulu’nda mezun olduğunu ve 37 yıl hizmet verdikten sonra albay olarak emekliye ayrıldığını belirterek, “1974 yılında okuldan mezun olduktan sonra 50’nci alay emrinde Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldım. Bir yıllık görev ardından Çorlu’ya tayin edildim. Daha sonra birçok farklı şehirde görev yaptım. 2006 yılında Türkiye Muharip Gaziler Derneği İstanbul Şubesi başkanı seçildim ve 15 yıldır bu görevi yapmaktayım” ifadelerini kullandı.


Faaliyetlerini anlattı

Dernek faaliyetlerini anlatan Kendigel, “Dernekte çok fazla faaliyetimiz var. Öncelikle her türlü törene katılıyoruz. Gazilerimizin haklarını takip ediyoruz. Haklarının gelişimini ve durdurulmaması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Toplum içinde yapılması gereken etkinlikler adına program düzenliyoruz. Her ay da bir gazilerimizin eşlerini bir araya getirip toplantı düzenliyoruz. Gazilerimize motivasyon açısından müzikli etkinlikler düzenliyoruz” dedi.

ahmet kendigel

Gaziler günü bile yoktu

Gazi unvanının ne demek olduğunu anlatan Kendigel, “Gazilere değere değinmeden önce gazi nedir sorusunu sormak isterim. Gazi bir muharebeye girip orada sağ çıkanlara ve zaferle dönenlere verilen bir unvandır. Bunun kolu, bacağı kopmuş veya herhangi bir bölgesini kaybetmiş olana malul gazi, bizim gibi sağlam olana ise muharip gazi denir. Bu dernek Muharip Gaziler Derneği’dir. Bu derneğe gaziler dışında hiç kimse üye olamaz. İstiklal Savaşı gazisi olabilmek için bir gün dahi firar etmemek koşulu vardır. Kore gazisi olabilmek için ilk dört kafilede görev yapmak gerekiyor. 1953’te savaş bittikten tam 15 yıl sonra Kore gazisi unvanı verildi. Kıbrıs gazilerine ise 1983 yılında verildi. Ülkede her şey gecikmeli gidiyor. Geçmişte gaziler, şehitler günü bile yoktu. Bugünlerin çıkış sebebi ise Bülent Ecevit döneminde yapılan bir koalisyon sonucunda çıkan bir genelgeyle 2002 yılından itibaren şehit ve gaziler günü yasası çıktı. Derneğimizi de 1984 yılında kurduk. İlk başlarda olan sıkıntılarımız şuan için daha iyi bir seviyede diyebiliriz” açıklamasını yaptı.


İletişim ağımız güçlü

Gazilerle iletişim ağının güçlü olduğunu belirten Kendigel, “Bütün gazilerimle geldiğim ilk günden itibaren PTT kanalı yoluyla toplu mesaj sistemini kurdum. Orada her vakit iletişim içindeyiz. Her ilçede bir sorumlu gazi var. İletişim ağımız şuan güçlü. İstanbul’da sadece iki tane büromuz var. Biri Esenyurt’ta diğeri ise Büyükçekmece’de. İstanbul içinde gazilerimizin eşleriyle birlikte toplam 9 bin gazimiz var” dedi.


Esenyurt’u canlandırdı

Esenyurt Muharip Gaziler Deneği İrtibat Bürosu Başkanı İsmail Kalaycıoğlu’nun Esenyurt’u canlandırdığını ve Esenyurt’ta onun sayesinde gazilerin sıkıntısı kalmadı diyen Kendigel, Gazi Kalaycıoğlu’na emeğinden ötürü övgüler yağdırdı. Kendigel, “Kalaycıoğlu gibi bir gazimiz Esenyurt’ta Muharip Gaziler Bürosu’nu canlandırdı. Büroya görevini üstlendiğinden beri gazilerimizin sıkıntıları, sorunları kalmadı. Her şey düzeldi. Onun gibi çalışan, emek veren, koşuşturan hiç kimse yok diyebilirim” sözlerini sarf etti.

ismail kalaycıoğlu



O ANI HİÇ UNUTMUYORUM

Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında unutamadığı bir anını anlatan Kendigel o anları şöyle anlattı; “Kıbrıs Barış Harekâtı 20 Temmuz 1974 yılında başladı. Biz okuldan mezun olduktan sonra Kırıkhan’a katıldığımız gün ayın 17’siydi. Komutanımız o gün bölüklerimizi belirledi. Beni birinci bölüğe verdi. Bölüğümle Kıbrıs’a çıkmak üzere yola çıktığımda ayın 19’unun akşamıydı. Mersin’e vardığımızda harekât başlamıştı.  Komutanımız bana 80 askeri teslim edip, Kıbrıs Harekatı’na götürmemi istedi. Bende hiçbir bilgim olmadan askerleri alıp çıktım. 21 Temmuz sabahı o manzarayı görmek unutulmaz bir duyguydu. Bir yandan Beş Parmak Dağları’nda leblebi gibi birliklerimize havan yağıyordu.  Ateşlerden dolayı biz alana giremedik. Daha sonra havanlar durdu ve tanımadığım, ismini dahi bilmediğim 80 askerle alana girdim. İşte o anı hiç unutmuyorum” ifadelerini kullandı.
 

ÖZEL HABER: ZEHRA ÇELİK

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *