CHP İstanbul eski İl Saymanı Server Gökmen, CHP Esenyurt İlçe Başkanı Hüseyin Ergin, Sol Parti Esenyurt İlçe Başkanı Murat Başer, Emek Partisi Esenyurt İlçe Başkanı Levent Gökçek, Türkiye İşçi Partisi Esenyurt İlçe Başkanı Duygu Eroğlu, Demokrat Parti Esenyurt İlçe Başkanı Ali Atmaca, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Esenyurt İlçe yöneticileri, Yeniden Refah Partisi Esenyurt İlçe yöneticileri, Erenler Eğitim Vakfı, Ardahan Vakfı, Beylikdüzü Kent Konseyi, TÜKODER Bahçeşehir Şube Başkanı Aydan Kara, Tokat, Çorum, Kars, Ardahan ve Iğdır İl Dernekleri, Beylikdüzü Ardahanlılar Derneği, Esenyurt 113 Nolu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Yüce Tanış, EsasDer, Renkler Dayanışma Derneği Başkanı Murat Aydemir, İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Barış Avşar, Kent Konseyi bileşeni olan sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının temsilcileri katıldı.
Başkanımız Mehmet Hanifi Kaya'nın yaptığı kısa bir konuşmanın ardından hazırlanan basın açıklaması okundu.
Esenyurt Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Yusuf Ulu’nun okuduğu açıklamada, ilçede yaşanan şiddet olaylarının kentin esas sorunları konuşulmadan tahlil edilemeyeceğine vurgu yapıldı. Açıklamada, şunlara yer verildi:
Bilindiği üzere son zamanlarda Esenyurt gerek ulusal medya, gerek sosyal medyada infial uyandıran suç ve şiddet içerikli haberlerle anılmaktadır. Bu durum, Esenyurt’un içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve siyasi durum gözetildiğinde yanıltıcı, hedef gösterici ve haksızdır. Sorunların doğru teşhis edilmediği, muhatapların süreç dışında bırakıldığı, bilginin Twitter ve benzeri kanallardan doğruluğu araştırılmadan servis edilmesinden dolayı kamuoyunda Esenyurt için haksız bir şekilde “suç odağı” imajı yaratılmıştır.
Esenyurt, planlama ilkelerinden yoksun bir şekilde yapılan imar faaliyetleri neticesinde çarpık bir kentleşmeye maruz kalmış, rant odaklarının cazibe merkezi olmuş ve geldiğimiz nokta itibariyle; başta nüfus, deprem tehdidi, trafik, sel taşkınları, alt yapı, iklim değişikliği, kısıtlı sosyal donatı ve rekreasyon alanları, iç içe sıkıştırılmış yüksek katlı konut bölgeleri ve bunların beraberinde getirdiği birçok sorunla baş başa kalmıştır.
Kamuoyunda İstanbul’un en çok suç işlenen ilçesi olarak Esenyurt lanse edilmektedir. Ancak bu durum yanıltıcıdır. Zira oransal olarak bakıldığında Esenyurt nüfus yoğunluğuna oranla en çok suç işlenen ilçelerden değildir. Bu konuda mülki idare tarafından doğru ve sağlıklı veri paylaşımı yapıldığı takdirde Esenyurt hakkında yapılan olumsuz haberlerin doğruluğu da tartışılacaktır.
Esenyurt’ta yaşanan şiddet olayları kentin esas sorunları konuşulmadan tahlil edilemez. Türkiye’nin en kalabalık ilçesinde eğitim, kadın ve çocuk, kayıtlı ve kayıt dışı göçmenler, ekonomi, işsizlik ve yoksulluk, imar ve kentleşme sorunları, sivil toplum, mülki ve yerel idare, yargı, emniyet ve saymakla bitmeyecek her biri birbirinden önemli olan sorunların birbirini tetiklediği gözetildiğinde, yaşanan şiddet olaylarının Esenyurt’un temel sorunlarının bir sonucu olduğu görülecektir.
Nitelikli eğitim hakkına ulaşamayan Esenyurt gençliğinin geleceksizleştirilmesinin sonucunda gençler suç örgütlerine kolay hedef olmaktadır. Gençliğin suça karışmasını önleyecek eğitim kurumları, gençlik merkezleri, kültür sanat faaliyetleri, sivil toplum örgütlenmelerinin yokluğu, gerek mülki gerek mahalli idare tarafından görmezden gelinmektedir. Eğitimsiz, gelecek kaygısı taşıyan, aidiyet sorunu yaşayan gençlerin suç örgütlerine hedef olmaları ve suça meyletmeleri, ilçenin esas ve en önemli sorunu olan uyuşturucu kullanımına özenmeleri kaçınılmazdır.
İlçemizde en önemli sorunlardan biri, belki de en önemlisi uyuşturucu ticareti ve kullanımın yaygınlaşmasıdır. Uyuşturucu kullanım yaşı 9-10’lara kadar düşmüş olup, her yaş ve cinsiyetten insanın uyuşturucu kullandığı bir ortamda uyuşturucu madde ticaretinden onlarca suç kaydı olan şahısların serbest kalması, uyuşturucu ticareti ile etkin bir şekilde mücadele edilmediğini göstermekte ve suça meyilli olanları cesaretlendirmektedir.
Basına yansıyan şiddet olaylarında en çok dikkat çeken hususlardan biri de bireysel silahlanmanın yaygınlığıdır. Hangi nedenle olursa olsun bireysel silahlanmanın önlenmesi gerekmektedir. Ancak oluşturulan Esenyurt algısının da bir sonucu olarak gerek korunma içgüdüsüyle gerek suça karışan şahıslar güç göstergesi olarak silahlanmaktadır. Özellikle son yaşanan tekel bayisi olayında olaya karışan herkesin silahlı olduğu görülmektedir.
Esenyurt adının en çok birlikte anıldığı konulardan biri de kadına yönelik şiddet olaylarıdır. Eşi, arkadaşı, babası veya kardeşi ile birlikteyken balkondan düştüğü ileri sürülen kadın ölümleri hakkında bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütüldüğüne ilişkin kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır. Yine güpegündüz yol ortasında darp edilen, kaçırılan, öldürülen kadınlar gündem dahi olmamakta, ancak sosyal medyaya yansıdığında adli makamlarca olay unutulana kadar takip edilmektedir.
Esenyurt, çarpık kentleşmenin ve düzensiz göçlerin sonucunda bünyesinde en çok ve en çeşitli göçmen topluluklarını barındıran mahallerden biri olmuştur. 2021 TÜİK verilerine göre Esenyurt’ta 81 ilden vatandaş ve 101 farklı ülkeden yabancı yaşamaktadır. Bugün Esenyurt’un sadece göçmen nüfusu sayısı bile Türkiye’deki pek çok ilçeden daha fazladır. Bunun bir doğal sonucu olarak bölge plansız kentleşmenin getirdiği sorunlar ile mücadele etmekte, bölge insanı da düşük sosyoekonomik şartlarda yaşamaktadır. Bu durum asayiş, istihdam, eğitim ve kültürel sorunları beraberinde getirmektedir. Bugüne kadar Esenyurt’ta göçmen nüfusun tespiti, tahlili ve takibine ilişkin bilinen bir faaliyet yoktur. Var ise ilgili kurumların bu çalışmaları öncelikle kentin yerel unsurları ile ve kamuoyuna açık olarak yürütmesi, akabinde bu çalışmaların sonuçlarının da kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir. Fakat bölgemizde basında yansıtılanın aksine göçmenlerin suça karışma oranının düşük olduğunu gözlemliyoruz. Buna rağmen kentte gruplaşan yabancı uyruklu unsurların varlığının getirdiği güvenlik sorunları görmezden gelinmemelidir. Topluluklar arasında sağlıklı, önyargısız, güvenli ve destekleyici ilişkilerin geliştirilmesi için hak temelli çalışmalar yapılması gerekmektedir.
90’lı yıllarda işçi – emekçi ağırlıklı bir nüfusa sahip ve suç oranı oldukça düşük olan Esenyurt’ta demografik ve sosyoekonomik yapı özellikle son 10 yılda hızla değişmiş, bu hızlı değişim beraberinde şiddet olayları ile anılan Esenyurt algısını getirmiştir. Özellikle hızlı ve kontrolsüz yapılaşma ile nüfusu 10 yıl içerisinde 3 kat artarak 1 milyonu geçen ilçemiz suç örgütlerinin yapılandığı, suçluların saklandığı, sokaklarında güvenle gezilemeyecek bir yer olarak gösterilmeye başlanmıştır. Esenyurt’un sosyoekonomik şartları açısından görece daha iyi imkanlara sahip, Aşık Veysel ve Esenkent mahalleleri ile kentin merkezinde yer alan ve birçok sorunu içinde barındıran Bağlarçeşme, Pınar, Çınar vb. mahalleleri arasında suç oranı makasının fazla olması sorunun Esenyurt kaynaklı olmadığını da göstermektedir.
Bahsettiğimiz hususlar bir arada değerlendirildiğinde özellikle sosyal medya paylaşımlarının ilçemizi olumsuz etkilediği görülmektedir. Sırf etkileşim almak amacıyla olayların magazinleştirilmesi, haberleştirirken gerçeklerden uzaklaşılması, sosyal medyanın etkisi ve gücünün görmezden gelinmesi nedeniyle Esenyurt dışında yaşayan insanların zihninde bir suç adası izlenimi yaratmaktadır. Bu noktada sosyal medya ve basın yönetimi çok önemlidir.
Son olarak kentin yönetiminde söz sahibi olan mülki ve mahalli idarenin, sivil toplum örgütleri ile işbirliği içerisinde bu sorunları çok daha detaylı olarak araştırması, doğru tespitlerle bilimsel yaklaşımlar çerçevesinde çözüm bulması gerekmektedir. Bu noktada kentin sivil ve idari bileşenlerinden müteşekkil Esenyurt Kent Konseyi, tüm bileşenleri ile kentin sorunları ve bunların çözümü hususunda üzerine düşeni yapmaya hazırdır.