Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga İstanbul Haberleri Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer: 80 milyon paramızı kestiler

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer: 80 milyon paramızı kestiler

Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali kapsamında ‘Sosyal Belediyecilik’ söyleşisi düzenlendi. Prof. Dr. Ahmet Özer, iktidarın, Esenyurt’un kaynaklarını kestiğini söyledi.

Okunma Süresi: 5 dk

Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali, söyleşilere de ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ve Beylikdüzü Belediye Başkan Mehmet Murat Çalık’ın konuk olduğu ‘Sosyal Belediyecilik’ söyleşisi düzenlendi. Moderatörlüğünü Dr. Özgenur Reyhan Güler’in yaptığı programda, sosyal belediyecilik anlayışı, sürdürülebilir kentleşme, çözüm odaklı belediyecilik konuları tartışıldı. Söyleşiye ev sahipliği yapan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, ilçede hayata geçirdiği projeleri anlatarak, “Sosyal devletin yapmadığı hizmetleri biz belediyeler olarak yapıyoruz” dedi.

Büyük bir çarpıklık

Kentleşme ve göçle birlikte Türkiye’deki değişimi anlatan Başkan Özer, hükümetin bu değişimde sosyal devlet ilkesinin içini boş bıraktığını söyleyerek, “Kentleşmeyle birlikte sermaye artık diğer sektörlerden ziyade kentlere yatırım yapmaya başlıyor. Böyle olunca ülkede gelir dağılımındaki adaletsizlik azalacağına büyüyor. Hem katılım hem de dağılımla ilgili adaletsizlik Türkiye'nin gündemini işgal ediyor. Türkiye'de meydana gelen dramatik göç dalgalarının yaratmış olduğu büyük bir çarpıklık da söz konusu. Onun da en çok yansıması Esenyurt’ta. İnsanlar ya zorunlu göçle ya da iş bulmak için geldiler. Ama o umutları şehirlerin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz oldu. Birçoğu umduğunu bulamadı ve her şehirde birden çok şehir ortaya çıktı” diye konuştu.

Borcunuz var diyor

Hükümetin, Esenyurt’a hizmet için kullanılacak kaynakları kestiğini ileri süren Özer, “Belediye olarak eşit, adil, kapsayıcı ve erişilebilir olmak durumundayız. Ama bunu yapmakla görevli olan iktidar tam tersini yaparak bizim kaynaklarımızı kesiyor. Geçen ay bizim 80 milyona yakın paramızı kestiler. Tarihte ilk defa burada yaşanıyor. Borcunuz var diyor. Tamam, borcumuz var da belediyeler ilk kez borçlanmıyor ki. Peki, niye bunu yapıyor? Victor Hugo'nun bir sözüne atıfta bulunmak istiyorum. Diyor ki; ‘Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk.’ Onun için biz onların işini yapıyoruz. Bu bizim görevimiz değil. Bu hükümetin görevi. Ama mecburuz buna çünkü sürdürülebilir, yaşanabilir bir şehri yaratabilmek için bunları yapmak durumundayız. Yoksa bu şehir sürdürülemez, yaşanamaz, haksızlıkların boy verdiği bir yer haline gelir” şeklinde konuştu.

Yoksullaşma süreci

Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat ise vatandaşa en çok destek olan belediyelerin CHP’li belediyeler olduğunu savunarak, “Bugün aslında anayasanın temel ilkesi sosyal devlet olgumuzla ilgilidir. Ama peş peşe öyle olaylar yaşadık ki. Bunlardan bir tanesi pandemi, sonra depremi yaşadık. Bu deprem ve pandeminin arasında seller, orman yangınları gibi unsurlar yaşadık. Bunların hepsinin sonucunda da Türkiye bir yoksullaşma sürecine girdi. Dolayısıyla aslında bütün bu olgular olurken, devletin ihtiyaç duyulan her vatandaşın yanında olması gerekiyordu. Fakat burada bir eksiklik oldu. Vatandaş o andan itibaren kendine en çok kim destek oluyor diye baktı. En çok destek olanlar yine sosyal demokrat belediyeler oldu. Biz CHP’li belediyeler olarak güvenli kentler olsun istedik, bu kentlerde yurttaşlar rahat yaşasın ve huzurlu olsun istedik. Bunu dayanışmayı artıran bir anlayışla yapmak istedik” dedi.

Devlet yurt açmadı

“Devlet, sosyal devlet olma olgusundan vazgeçerken diğer taraftan hiçbir şekilde denetlenmeyen cemaat, tarikat, dernek veya vakıf şeklinde karşımıza çıkan ve sosyal devletin yapmadığı hizmetleri yapan yapılar gördük” diyen Karabat, “Devlet yurt açmadı, onlar yurt açtı. Devlet kreş açmadı, onlar açtı. Sosyal devletin yapması gereken alanlar, ne yazık ki devlet tarafından yapılmadı. Bu nedenle toplumun devlete olan güveni sarsılmaya başladı. Örneğin insanlar Kızılay'a yaptıkları bağışların nereye gittiğinden şüphe ediyor. Bu noktada CHP'li belediyeler başka bir şeyi daha başardılar. Özellikle pandemiyle beraber sadece belediye kaynaklarının değil, aynı zamanda toplumun da kendi kaynaklarını güvenerek aktardığı yapılar haline geldiler” ifadelerini kullandı.

k1.jpg

YOKSULLUK DERİNLEŞİYOR

Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, sosyal belediyeciliğin önemine dikkat çekti. “Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak sosyal adaleti sağlamak gibi bir önceliğimiz var” diyen Çalık, “Kent yoksulluğu her geçen gün derinleşmekte. Dolayısıyla bizler de yerel yöneticiler olarak artık kentlerimizi her açıdan daha dirençli hale getirmek zorundayız. Bugün sosyal politikaları geliştirirken bir taraftan da kentin o dirençli yapısını inşa etmek için adımlar atıyoruz. Bizler hükümetin yapmadığı ve sosyal politika olarak önceleyemediği her alanda partili belediyeler olarak sürdürülebilir bir dirençlilik kavramıyla hareket etmeye gayret ediyoruz. Aslında bu yaptığımız hizmetlerin büyük bir kısmı hak temelli yaklaşmak lazım. Çocuğun hakkı, gencin hakkı ve kentte yaşayan insanın hakkı olarak bakmak gerekiyor. Bu topraklar, bu ülke büyük ve güçlü ülkedir. Bütün mesele bu kaynakların adil ve eşit dağılımındadır diye düşünüyorum. Yaptığımız her işe bir felsefe koymaya çalışıyoruz. Biz ‘Bu kentin toprakları bu kentin yoksullarını doyursun’ diyerek Yaşam Bahçesi’ni hayata geçirdik. Atalık tohumlarımızdan elde ettiğimiz yaklaşık 300 tona yakın ürünü hasat ederek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaştırdık. Sosyal politika açısından birçok belediyeye ilham olan Beslenme Saati Projesi’ni, hiçbir çocuğun kaderi yoksulluk olamaz, açlık asla olamaz diyerek hayata geçirdik. Biz bunları çocuklarımız için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

k2.jpg

ÜRETİM VAR GELİR YOK!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, “Türkiye’de toplumsal bir barış olması gerekir. Kent yoksulluğu diye bir şey oluşmuş. Eğer bir toplumsal barış sağlayacaksak kent yoksullarıyla barışmak önümüzde önemli bir konu olarak duruyor. Bunu dayanışmacı bir sosyal belediyecilikle yapabiliriz. Bizim bütün politikalarımız o yüzden zenginleşme üzerine. Üretimin çok önemli bir kısmı Esenyurt’ta yapılıyor. Ama burada yaşayan insanlar hızla fakirleşiyor. Esenyurt'ta ayakkabı, bilgisayar fabrikaları var ama aileler çocuklarına ne bilgisayar ne ayakkabı alamıyorlar. Bir tarafta üreten bir kent var. Diğer tarafta bu kentte yaşayan, ürettiğinden pay alamayan insanlar. Bunu idare etmek de bizim sosyal belediyecilik anlayışımızın bir parçası. İnşallah iktidar olursak fırsat eşitliği sosyal devlet anlayışımızın en önemli parçası olacak. Bu topraklar, bu ülke büyük ve güçlü. Bütün mesele bu kaynakların adil ve eşit dağıtabilmek” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *