Demokrasi ve Atılım Partisi İstanbul İl Başkanlığı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle, İBB’nin Beyoğlu’nda bulunan Miniatürk Sosyal Tesislerinde gazetecilerle bir araya geldi. İl yöneticileri ve tüm ilçe başkanlarının da hazır bulunduğu toplantıda konuşan İl Başkanı Dr. Erhan Erol, hayal ettikleri Türkiye için çok çalıştıklarını söyledi.
Öncelikle çalışan çalışmayan tüm gazetecilerin gününü kutlayan Erol, iktidarın baskısından korkmayan, her türlü engele rağmen çalışan gazetecilerin gününü kutlayarak, “Demokrasinin en önemli göstergesi basın özgürlüğüdür.” dedi.
İktidara geldiklerinin birinci günü, birinci ayı ve birinci yılında yapacaklarını planladıklarını belirten Erol, ilk bir saatte yapacakları işin ise “Basın Özgürdür” demek olacağının altını çizdi.
Gazetecilere, “Bizi gerekiyorsa eleştirin” çağrısında bulunan Erol, bu gün ülkeyi yönetenlerin etrafında kendilerini eleştiren insanlar olmadığını, eleştirenlere de tahammül edilmediğini, bundan dolayıda toplumun nabzının tutulamadığını belirtti.
Türkiye’nin demokrasi adına tarif edilmeyecek olaylara tanıklık ettiği zor günlerden geçtiğini ifade eden Erol, gazetecilerin Genel Başkanları Ali Babacan’ın tartışmalara yol açan “Devrim Kanunları”, “Türklük” ve “Ana dilde eğitim” ifadeleriyle ilgili sorularına cevap verdi.
SAMİMİYETLE TAŞINAN DEĞERLER SU İSTİMAL EDİLDİ
Bu ülkenin geçmişinde bir çok insanın samimiyetle taşıdığı değerlerin nasıl suistimal edildiğini gördüklerini söyleyen Erol, konuşmasında şu ifadelere yer verdi.
“Dinden bahsedenlerin dine, ‘Vatan millet’ diyenlerin vatana millete nasıl zarar verdiklerini, Atatürkçülük adına nasıl yanlışlar yapıldığını gördük. Atatürk’ün bu ülkede tartışılmayacağı konusunda fikrim net. Bu ülkede yaşayıp Atatürk’e saygı duymamak çok büyük yetersizliktir. Bu ülkenin bağımsızlığının sebebi Atatürktür. Benim için M. Kemal Atatürk ve Devrimler çok değerlidir. Bu gün Atatürk yaşasaydı belki de bazı şeyleri kendi içinde uyarlayıp değiştirebilir, tartışabilirdi. Örneğin ‘Halkçılık’ ‘Devletçilik’ tartışılabilir. Zaten yıllardır ülkeyi yönetenlerin devletçiliği kalmadı. Biz başkasını rahatsız etmediği sürece tüm inançları ve yaşamları kabul ediyoruz. Farklılıklar bir ülkeyi zenginleştirir. Anti demokratik uygulamalar ise parçalar. Bu ülkenin ortak değerleri var ve herkesin bunlara saygılı olması gerekir.
Ülkemizin devrim yasaları benim için herseyden çok daha değerli. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke için yaptığı çok değerli şeyler var. Örneğin Kurtuluş Savaşı çok değerlidir ama bence devrim yasaları çok daha değerlidir. Bunların mantığının ana felsefesinin bozulmasına yönelik adımları önce ben kabul etmem. Bu ülkede kadına, eğitime, inanca ve inanç kurullarına bakış açısı devrim yasalarında çok net belirtilmiştir. Bunlar bizim çok büyük kazanımlarımızdır. Bunları kaybedersek çok şey kaybederiz. Devrim yasalarından uzaklaştığında neler yaşadığımızı görüyoruz”
Anadil eğitimi verilmesi yerine eğitimin anadilde yapılmasını savunan Babacan’ın sözleriyle ilgili de konuşan Erol, “Bu gün zaten ülkemizde İngilizce, Almanca, Fransızca okul var. Serbest bırakın insanların kendi dilinde eğitim alma hakkını, bakalım ne kadar sahip olacak. Sanki milyonlarca insan talep edecek. Böyle bir şey olmayacak. Bu ülkede yasakların mücadelesi var” diyerek cevap verdi.
Her kesin Türkiye’de yaşamaktan gurur duyduğu bir ülke hayal ettiklerini belirten Erol, DEVA Partisi olarak açıklanan Temel Haklar Eylem Planı’nda Anayasa maddeleriyle ilgili düzenlemede yer alan Türklük önerisinin de yanlış anlaşıldığını belirterek şöyle devam etti.
“Anayasa’da ’Türk vatandaşlığına geçen herkes Türktür’ ifadeleri yer alıyor. Bir İngiliz Türk vatandaşlığına geçince Türk Vatandaşı olur Türk olmaz. Bir Fransız Türk vatandaşlığına geçince Türk olmaz. Aynı şekilde bir Türk vatandaşı İngiliz vatandaşlığına geçince İngiliz olmaz. Biz bunu söylüyoruz. Bu ibare oturmuyor diyoruz. Türk vatandaşlığını kabul eden Türk Vatandaşı olur, Türk olmaz. Peki o vatandaş ‘Ben Türküm’ diyor mu? demiyor zaten. Çok geniş ve uygulanmayan Anayasalar yapabilirsiniz ama asıl olan, kısa, öz, anlaşılır ve uygulanabilir bir Anayasadır. Ben Türküm ve Türk olmaktan gurur duyuyorum. İstiyorum ki bu ülkede yaşayan herkes Türk olmakla gurur duysun”
ŞEYTAN KUTSAL KİTAPTAN AYET OKUDU DİYE NE AYETİN KUTSALLIĞI GİTMEZ
HDP ile ilgili düşünceleri ve 6’lı masanın Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı göstermesi durumda HDP’nin destek vermeyeceğini açıklamasıyla ilgili düşünceleri de sorulan DEVA Partisi İl Başkanı Dr. Erhan Erol, “HDP’nin ne dediği bizi ilgilendirmez, biz sonuna kadar Mansur Yavaş’ın arkasında oluruz. HDP’de mecliste bir partidir ve her parti ile olduğu gibi HDP ile de muhatap oluruz. Biz HDP ile PKK’yı birbirinden ayrı düşünüyoruz öylede olmasını istiyoruz. Milyonlarca seçmenin iradesiyle seçilmiş bir partidir HDP ancak bizim ittifak masamızda HDP yok. İttifak masasındaki 6 parti bellidir ama insanlar zaman zaman rakiplerinin de fikirlerine doğru diyebilmelidir. Şeytan zaman zaman kutsal kitaplardan ayetler okur. Söyleyenin şeytan olduğu ile söylediğinin Allah kelamı olduğu karıştırılmasın. Şeytan kutsal kitaptan ayet okudu diye, kutsal kitabın kutsallığı, şeytanın da şeytanlığı gitmez. Biz en zıt partinin bile doğru söylediği şeye doğru deriz. Bu onları desteklediğimiz anlamına gelmez” dedi.
İstanbul İl Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün ceza ve siyasi yasağı da doru bulmadıklarını söyleyen Erol, “Halkın oylarıyla seçilen insanların ancak yine insanların seçimiyle görevlerini bırakmasını savunuyoruz. Yasal suçları varsa hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ama her kesin ve her vicdanın kabul edebileceği bir karar olması gerektiğine inanıyorum. Alınan kararı doğru bulmuyoruz. Ekrem Başkanı’nın arkasındayız. Vicdanı olan herkesin de Ekrem Başkana sahip çıkması gerektiğine inanıyorum Buna sahip çıkılmazsa ülkenin çok daha kötü duruma gideceğine inanıyorum” diyerek açıkladı.
Selvi Sarıtaç