Cumhuriyet Halk Partisi'nin eğitimde yaşanan sorunları gündeme getirmek amacıyla gerçekleştirdiği Eğitim Maratonu'nun altıncı oturumuna Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek katıldı. Oturumda konuşan Mansur Yavaş 2019 yılında göreve geldikten sonra pandemi ile karşılaştıklarını belirterek, "Bu süreçte uzaktan eğitime geçildi. Milli Eğitim Bakanlığı online eğitime geçti. Ancak birçok çocuk köylerdeydi. Bu süreçte 933 köye internet hizmeti götürdük. Orada çocukların eğitimden mahrum kalmamasını sağladık. Bu çocuklardan 61 öğrenciye bir yıl süreyle 10'ar cigabayt vererek, eğitimden mahrum kalmamasını sağladık. Ankara'da 60 bin ortaöğretim öğrencisi okula ücretsiz gidip geliyor. Yine Ankara'da okuyan bütün öğrencilere aylık 240 liraya otobüslerde ücretsiz binme hakları vardır. Milli eğitimin bazı kaymakamlarının izin vermemesinden dolayı birçok belediyemiz çocuklara kahvaltı yardımı vermek istiyor ama izin verilmiyor. Şu an 15 bin öğrenciye her gün 25 lira harcayabilecekleri şekilde başkent kartlarına para yatırıyoruz ve yıllık 240 bin öğrenciye düzenli kırtasiye yardımı yapıyoruz. Sosyal demokrat belediyeler olarak kimsenin aç kalmaması için çeşitli yardımlarda bulunuyoruz. 220 bin aileye düzenli et yardımı yapıyoruz. Bizden sonda gelenler de bu yolu tercih edeceklerdir. Başka partiden seçilenlerin de aynı çalışmaları yapacakları temennisinde bulunuyorum" dedi.
'TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ SORUNU EĞİTİM'
Ekrem İmamoğlu Ankara'da olmanın tesadüfüyle burada olduğunu belirterek, "Türkiye tarihinin en önemli sorunu eğitimdir. Ne zaman insanlarımıza sorsak en önemli sorun ne diye, birinci sırada eğitim olmuştur. Dönem dönem bu sorunun önüne ekonomi gibi konular geçmiş olsa da bu anlamda açık ara birinci sıra insanlarımızın önceliği eğitimdir. Son yıllarda eğitim sistemi gençlerde kafa karışıklığı yaratıyor ve gençlerin geleceğe umutsuz bakmasını sağlıyor. Siyasi beka adına insanların hayatlarına dayatmacı bir şekilde bilimden uzak bir şekilde, eğitimden başka her şeye benzeyen bu uygulamalar neden olmuştur. Okullara gidiyoruz veli ve öğretmenlerin mutsuzluğuna tanık oluyoruz. Gençlerimizin geleceğini karartacak adımlara izin vermemekle yükümlüyüz. Türkiye'deki en büyük tehdit "her şeyi ben bilirim" diyen akıldır. Sorunun temeli oradadır. Yerel yönetimler olarak çok büyük sorumluluk üstümüze yüklendi. Türkiye'de son yerel seçimde birinci parti olarak çıkma itibariyle biz de eğitimle ilgili iyi işler yapmakla yükümlüyüz. Birinci partiyiz ve Türkiye'nin en çok belediyesini yöneten yönetimiz. Buradan her sistemi bilimsel zemine uygun, vatandaşın düşüneceklerinden katkı almış, biz İBB olarak her konuda iddialı adımlar attığımıza inanıyoruz. Önümüzdeki dönem 100 bin gence 15'er bin lira burs vereceklerini belirten İmamoğlu, "Milletin parasını, milletin en değerli ihtiyacına kullanma konusunda cömertliğimiz bu yönde devam edecek. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ve öğrencilerin katkı alamadıklarından geriye düştüğünü söyleyen yurttaşlara da katkıda bulunuyoruz" diye konuştu.
'ÖĞRETMENLER HER GEÇEN GÜN BİRAZ DAHA BASKI ALTINDA'
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
"Bugün konuştuğumuz konu ve dikkat çekmeye çalıştığımız konu vatandaş olarak hepimizin şahit olduğu, kimi zaman yetiştirmeye çalıştırdığımız çocuklarımız aracılığıyla, kimi zaman politik yaşamımız ve kamu yönetimi görevlerimiz boyunca şahit olduğumuz ihtiyaçlar, haksızlıklar, adaletsizlikler üzerinden hepimizin sürekli takibinde olan, istemesek de gözümüzün önünde bir sürü sorunun yaşandığı bir konu, eğitim sorunu. Bizler her gün gençlerimizin eğitim almaya çalışan çocuklarımızın hayatına yeni sokulan, yaşamak zorunda bırakılan zorluklara şahit olarak geçiriyoruz günlerimizi. Gittikçe artan problemleri hepimiz büyük bir üzüntüyle, zaman zaman da ibretle yaşıyoruz. Öğretmenler her geçen gün biraz daha baskı altında, biraz daha mutsuz oldukları ortamlarda çok sevdikleri mesleklerini yaparken gittikçe daha haksızlıklara uğrayarak görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Ama onların hayatımızdaki önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Ve onlara biraz daha fazla sahip çıkma yolunda bir şeyler yapmamız gerektiğini de biliyoruz."