Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Piraziz ve Merkez’de başlattığı Giresun turunun ikinci bölümü için yönünü Tirebolu’ya çevirdi. Vatandaşlar, Keşap ve Espiye’de İmamoğlu’nu yollarda karşıladı. İmamoğlu, Espiye’de coşkulu bir kalabalığa yaptığı konuşmasında, “Bütün belediyelere destek oluyoruz. Bizim kapımızı çalan her belediyeyle, partisine bakmadan İstanbul'un gücünü paylaşıyoruz. Ve her insanımıza eşit bakıyoruz. 16 milyon insanımıza eşit bakıyoruz. Hepsinin memnun olması için, yoğun bir gayret içerisindeyiz. Bizi bölmek isteyenlere, parti tercihleri üzerinden insanları ayrıştıran akla karşı iyilikle, güzellikle temiz kalple, ahlakla ve vicdanla mücadele vereceğiz. Ve göreceksiniz; milletimizi üzen, küstüren, ötekileştiren aklı, hep birlikte Mayıs ayında tuş edeceğiz. Bunlar bir avuç insan. İstanbul'da nasıl kazandık? Şimdi Türkiye’de kazanacağız. Bu bir siyasi kazanım olmayacak. Memleket için kazanacağız. Milletimiz için kazanacağız. Geleceğimiz için kazanacağız. Onun için emin adımlarla yürüyelim” ifadelerini kullandı.
Tirebolu'ya yeni meydan
Torun ve İmamoğlu’nun Tirebolu’daki ilk durağı belediye binası oldu. Belediye Başkanı Burhan Takır’ı makamında ziyaret eden Torun ve İmamoğlu, daha sonra ilçenin sahil kesiminde yer alan meydana geçti. İBB’nin katkılarıyla yeniden düzenlenen “Tirebolu Meydan Düzenleme Projesi”, düzenlenen törenle halkın kullanımına açıldı. CHP Trabzon milletvekili Ahmet Kaya’nın da katıldığı törende, sırasıyla; Tirebolu Belediye Başkanı Takır, CHP Giresun milletvekili Necati Tığlı, İmamoğlu ve Torun birer konuşma yaptı.
Karadeniz evladıyım
Kendisini “Karadeniz’in evladı” olarak niteleyen İmamoğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle oldu: “Memleketimin dışında yaşamım yaklaşık 35 senedir var. 35 yıldır bu güzel topraklarla bağım hiç kopmadı. Tirebolu'yu da ayrı severim. Tirebolu'nun yeri, doğası, coğrafi özelliği ve tarihteki yeri de özeldir. Bugünkü konumu da çok özeldir. Tabii ki Tirebolu'ya beni bağlayan güzel insanları vardır. Dostlarım vardır. Güzel mekanları vardır. Sıklıkla gelirim. Selamlaşırım. Sokaklarında dolaşırım ve insanlarıyla hasbihal ederim. Etmeye de devam edeceğim. En son geldiğimizde, bu meydanın daha iyi bir meydana dönüşmesi noktasında gözlemlerim olmuştu. Burayı gezerken, bu duygularımı daha sonra çok değerli Belediye Başkanımız Burhan Bey'e aktarmıştım. Ve kendisiyle burayı derleyip, toparlayıp bu şehre nasıl hediye edebiliriz diye konuşmuştuk. Bugün bu şekilde nizamıyla, düzeniyle, Tirebolu'ya yakışan bir mekan olması, beni çok mutlu etti. Tirebolu'ya hayırlı uğurlu olsun.”
Bu ülke kabile ülkesi değil
“Kıymetli hemşehrilerim, sevgili dostlar; tabii ki Giresun'u ziyaretimin farklı bir özelliği de var. Çözmemiz gereken, konuşmamız gereken, mücadele etmemiz gereken bir memleket meselesi var. Onun için de geldim. Biliyorsunuz; bu ülkede, mahkeme yoluyla her şeyin sahibinin kendisi olduğunu zanneden bir irade tarafından, yargıyı hükümetin silahı gibi kullanarak, milletin iradesine darbe vurmaya çalışan, yok saymaya çalışan bir akılla mücadele ediyoruz. Size onları şikayet etmeye geldim. Kendilerini milletin üstünde görüyorlar. Bu ülkenin, sanki bir kabile ülkesi olduğunu zannediyorlar. Aslında bu ülkeye çok büyük zarar veriyorlar. Hukukun üstünlüğü ilkesini çiğniyorlar. Milli iradeyi yok sayıyorlar. Onlara bir şeyi hatırlatmamız lazım: Bu ülkede yüz yıldan daha fazladır bir söz geçerlidir. Bu söz, Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı andan itibaren geçerlidir. Amasya'dan Erzurum'a, Sivas'tan Ankara'ya taşıdığı değerlerle; ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ demiştir. İşte biz, onlara Cumhuriyet’i hatırlatacağız.”
Kararı milletimiz reddediyor
“Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği sistemdir. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, bu cennet vatanın, bu güzel memleketin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her evladının, bir ev gibi gördüğümüz bir vatanın eşit hissedarları olduğu bir ülkedir. Yok birbirimizden farkımız. Hiçbirimiz birbirimizden üstün değiliz. Bu memleketin eşit evlatlarıyız. Bunu işte bu bir avuç insana, en tepesinden en diğer kademedeki insanına kadar hatırlatıyoruz. Hadlerini bildiriyoruz. Hadlerini bildireceğiz. Zamanı yakındır. Had bildirecek, milletimizdir, milletimiz. Değerli dostlar, bu haysiyet saldırısıdır. Yaptığımız mücadele, haysiyet mücadelesidir. Verilen kararlar, mahkeme kararları, soruşturmalar, terör soruşturmaları -sözüm ona- işte bütün bunlar, siyasi kararlardır. O mahkemeden o kararların çıkması için yaptıkları organizasyonları tek tek biliyoruz. Sadece yerel mahkemeyi değil, mahkemenin içindeki kadroları, savcısından hakimine nasıl zapt ettiklerini, nasıl baskı altına aldıklarını biliyoruz. Orada adalet olmaz. Orada yargı, yargı olmaktan çıkar, sizden olmayanlara ne yazık ki tehlikeli bir silaha dönüşür. O yüzden mahkemeden çıkmış olsa da o karar yanlıştır. O kararı reddediyoruz. O kararı milletimiz reddediyor. Hiçbir vicdan kabul etmiyor. Bunun partisi yok.”
Neymiş İstanbul'u alacakmış!
“Değerli dostlar; neymiş? İstanbul'u elimizden alacaklarmış. İstanbul'u kendi malları zannediyorlar. Kendilerine ait zannediyorlar. Aynı şekilde, bu memleketi de kendilerine ait zannetmeye başladılar. İstanbul'da 13 bin oyla seçimi kaybettiler. Kendi malı olduğunu zannettikleri için, bin bir yalan, talanla seçimi elimizden almaya gayret ettiler. Millet, 806 bin kez tokatladı. Şimdi milletin de memleketin de onlara ait olduğunu zannediyorlar. Ben, sandıkta yiyecekleri tokadın sayısını hesaplamakta bile zorlanıyorum. Milyonlarca fark yiyecekler, milyonlarca. Türkiye'de işte bu hukuksuzluğun bozulması için ve sizin iradenizle bu kararın karşısındaki dik duruşumuzu ortaya koymak için Giresun'dayım, Tirebolu'dayım.”
Adaletsizlik can yakamayacak
“Türkiye ekonomik uçurumun kıyısında. Bu topraklarda adalet ve huzur kalmadı ve hepimizin ağız tadı bereketi kaçtı. Kime sorsam, dertli ve şikayetçi. Ama bunların tek derdi var: ‘Aman koltuğum elimden gitmesin. Aman bu düzenim bozulmasın.’ Bu düzen, bir avuç insanın düzeni. Bu düzende millete refah yok. Bu düzende senin evladına, liyakatine göre iş imkanı yok. Bu ülkede eğitimden 75’i beşi şikayetçiyken, bu bir avuç insanın derdi, evlatlarımızın iyi eğitim alması asla değil ve olmayacak. O bakımdan biz, sizin o kararlılığınızla, bu bir avuç insanın çarpık düzenini bo-za-ca-ğız. Bir kişiyi evine göndeririz, 86 milyon insanımızı mutlu ederiz. Bu kadar basit. Çünkü, bu milletin eşitsizliğe tahammülü kalmadı. Siyaset adı altında milleti birbirine düşman ediyorlar. Hukuksuzluk Giresun’daysa, karşısında duracağız. İstanbul'daysa, karşısında duracağız. Mardin'deyse, orada da karşısında duracağız. Diyarbakır'daysa, orada da karşısında duracağız. Benim hukuksuzluktan, adaletsizlikten tek bir vatandaşımın dahi canı yanmayacak.”
Bu memleket adaletsizliği sevmez
“Bu memleket; adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı hep dik durmuştur. Özgürlüğünden asla taviz vermemiştir. Her yerde söylüyorum: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Hepimiz hür doğduk, hür yaşayacağız. Hürriyetimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu ülke, bir kişinin güçlü değil, 86 milyon insanın güçlü olduğu bir ülke olacak. Bu ülkenin Meclis’i de güçlü olacak. Bu ülkenin hükümeti de güçlü olacak. Yargısı da güçlü olacak. Yerel yönetimleri de güçlü olacak. Bu ülkenin bürokratı, bir kişiden her gün fırça yemeyecek. Bu ülkenin bürokratı işini yapacak, denetlenecek. Millet takdir edecek. Fırçayı millet atar. Sandıkta hesabını verirsin, fırçayı millete atar. Kurumların büyüdüğü, büyütüldüğü bir Türkiye var edeceğiz. Vatandaşımızın hakları, özgürlükleri, maddi imkanları ve fırsatları genişleyecek. Çocuklarımız mutlu olacak. Çocuklarımız, eğitimde eşit olacak. Vatandaşın sözünün üstüne hiç kimse söz söyleyemeyecek. Bir ülke, ancak böyle güçlenir. Onun için hepimiz bu eksiklikleri gidermek zorundayız. Biz neden daha mutlu, daha özgür ve daha zengin olmayalım? Bu memleketin parası bize yeter. İşte Millet İttifakı, bunu yapmaya çalışıyor. İşte Altılı Masa, Türkiye'mizi güçlendirmeye çalışıyor. Hepinize o masada emek veren siyasi partilerimizin liderlerimizin selamlarını da getirdik. Başta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Sayın Meral Akşener Hanımefendi olmak üzere, bütün liderlerin selamlarını getirdik.”
Böyle asrın lideri olunmaz
“Bugün, ‘Öyle bir sistem kurdum ki, bu memleket ayakta dimdik durur’ diyemiyorsa; yirmi yıldır hala memleketin her gün büyük sorunlarla başı ağrıyorsa ve hala bu ülkede insanlar ülkeden kaçmak istiyorsa; gençler umutsuzsa, gençler ne yazık ki gelecekle ilgili hayaller kuramıyorsa; çocuklar bile adalet istiyorsa, ‘Kurtarın bizi’ diyorsa… Kusura bakmayın. Böyle bir süreci yöneten, asrın lideri olamaz. Böyle bir süreci yöneten, hepimize sıkıntı verir. Dolayısıyla bu ülkeyi kurumlarla ve kurallarla güçlendirecek, yeni bir düzeni bir avuç insana karşı vicdanın,
ahlakın, erdemin ve bereketin konuşulduğu bir dönemi hep birlikte kazandıracağız. Sağduyumuzla güler yüzümüzle, halayımızla, horonumuzla, davulumuzla, zurnamızla, kemençemizle biz, 14 Mayıs'taki Cumhuriyet’in, demokrasiyle ve adaletle taçlandığı bayrama hazır mıyız? Sizden isteğim şu: Birbirimize sırt verelim. Bölünüp parçalanmadan, tek yumruk olalım. Bizler, birbirini seven insanlarız. Bu ülkeyi hak ettiği yere hep birlikte çıkaralım.”
Sevgimiz kötülüğü boğacak
“Biz, birbirini seven insanlarız. Bir türkü var ya; eksik söylemeyeyim şimdi: Giresun'da kayıklar / kızlar fındık, ayıklar / seven seveni gece gündüz sayıklar. Öyle değil miydi? Biz, birbirini seven insanlarız. Bizim sevgimiz, kötülüğü boğacak. Bizim birbirimize olan tutkumuz, bizi ayrıştıran insanların sesini kısacak. Bağıracak bağıracak; kimse o sesi duymayacak. Hatta görmezden gelecek. Gözümüzün içine baka baka geleceğe dair umut dolu olacağız. Sizlere söyleyeyim: O eski iddialı laflarının günü bitti. Giresun'da söyledim, burada da söyleyeyim: ‘Efendim, atı alan Üsküdar'ı geçer’ demişti ya. Artık at da bizim, Üsküdar'da bizim. Onun için 14 Mayıs'ta kavganın, yoksulluğun, çaresizliğin değil; barışın, zenginliğin ve mutluluğun kazandığı bir seçim olsun. 14 Mayıs, coşkulu bir milletin bayramı olsun. Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılına yakışsın. Milletçe atamıza, dedemize, ninemize, Mustafa Kemal Atatürk'e hep birlikte layık olalım. Hep birlikte kazanalım. Ben, size güveniyorum. Bu haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı en yüksek dirençle, dimdik ayakta duracağız. Ben, şu yukarıda gördüğünüz o yalçın kayalıkların, o dağların, bayırların evladıyım. Ben, Karadeniz çocuğuyum. Ben de yılgınlık olmaz. Hep birlikte kazanacağız. Bu kötü kararları, milletçe bertaraf edeceğiz. Geri püskürteceğiz ve hak, hukuk ve adaletin kazandığı bir seçimi hep birlikte yaşayacağız.”
Ülkenin kaynaklarını sömürdünüz
Meydanda toplanan vatandaşlara CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını ileten Torun, “Çok değerli Belediye Başkanımız, bu hizmetlerini Anadolu'nun her bir köşesinde elinden geldiğince vermeye çalışıyor. Bugün de Tirebolu'muzda gördüğünüz gibi güzel bir meydan düzenlemesiyle karşı karşıyayız. Tabii ki Tirebolu Belediye Başkanım birçok hizmetleri, elinden geldiğince gerçekleştirmeye çalışıyor. Büyükşehir olarak da Ekrem Bey, her türlü desteğiyle yanında. Bizim belediyelerimiz, gerçekten her türlü imkansızlığa rağmen yoğun bir çalışma içerisinde. İktidarın her türlü engellemesi, her türlü kamu kaynaklarını kapatmasına rağmen, onlar büyük bir mücadele içerisinde. Ama onlar başardıkça bu ceberrut yapı, maalesef onları mahkum etmeye çalışıyor. Ama asla yılmayacağız, asla diz çökmeyeceğiz. Bu sabahleyin de Ataşehir'e operasyon yaptılar akılları sıra. 21 arkadaşımızı şu anda gözaltına aldılar. 10 yıl önceki defterleri karıştırıp karıştırıp, ‘Ne buluruz’ diye çalışıyorlar. Bulamazsınız kardeşim. Biz de bulamazsınız. Siz, kendinize bakın. Siz lekelisiniz. Siz, bu ülkenin kaynaklarını sömürüyorsunuz” dedi.
Başkanlarımıza dokunamazsınız
Ülkece ekonomik anlamda zor günlerden geçtiğimizi dile getiren Torun, “Her yerde yangın var. Bugün dün de enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in rakamlarına göre yüzde 57. Siz buna inanıyor musunuz? Bunların işi gücü kandırmaca, yalan, dolan. Ve bir de ne yaptılar biliyor musunuz? Dün, TMO'ya fındık sattırdılar. 61-62 lira lira olan fındığı, 55 liraya düşürdüler. Yine birilerine, yabancı sermayeye para kazandırdılar. Yine üreticinin hakkını çaldılar. Üreticinin hakkını çalanlara, 14 Mayıs'ta, gereken cevabı verecek miyiz? Evet; bu haramilerin saltanatını bitireceğiz ve hep birlikte, Millet İttifakı olarak, halkın iktidarını göreve getireceğiz. Meydanımız, Tirebolu'muza hayırlı uğurlu olsun. Elbette ki güzel günlerde buluşacağız. Mutlu günlerde buluşacağız. Ve bizim hiçbir belediye başkanımıza dokunamayacaksınız” şeklinde konuştu.
Ayakta olduğumuzu herkes görsün
Konuşmaların ardından kesilen kurdele ile İBB’nin katkılarıyla yeniden düzenlenen Tirebolu Meydanı, vatandaşların kullanımına açıldı. Tirebolu’dan Eynesil’e geçen Torun ve İmamoğlu, Belediye Başkanı Ahmet Latif Karadeniz ve coşkulu bir vatandaş topluluğu tarafından karşılandı. Vatandaşların yoğun ilgisi altında belediye binası önüne ulaşan İmamoğlu, burada yurttaşlara bir konuşma yaptı. “Giresun’daki 3 ilçe belediyemizi ziyaret etmeyi çok arzuladık. Başkanlarımızın yanındayız. Beraber proje üretip, iş üretme konusunda karşılıklı diyalog halindeyiz. Her yöreye bir eserimizin olmasını arzu ediyoruz. Sizlerin varlığı, inanınız ki bize güç veriyor” dedi. “Bizim hakkımızı ve hukukumuzu yemek isteyen bir avuç insana karşı dimdik ayakta olduğumuzu, dipdiri, bir tek vücut bir arada olduğumuzu herkes görsün istedim” diyen İmamoğlu, “Onun için Giresun'dayım. Onun için Eynesil'deyim. İyi ki varsınız. Bu yörenin insanı doğrudan şaşmaz. Bu memleketin insanı, asla ve asla adaletsizliğe boyun eğmez. Karakterimiz bu. Bugünün iradesi, diyor ki; ‘Memleket de benim İstanbul da benim. İstediğimi yargı eliyle, başka türlü oyunlarla alırım elinden, işime bakarım. Biz de diyoruz ki; ‘Sen o sözleri artık bu millete geçiremezsin.’ Bugünün anlayışına, bir avuç insana diyoruz ki; ‘2019’da biz ona İstanbul'da, milletçe dur dedik.’ Milletin iradesine saygı göstermeyen de halkından gereken muameleyi gördü hem de yüz binlerce farkla gördü” ifadelerini kullandı.