ERCAN ÖZTÜRK / ÖZEL HABER - Türkiye’ye 20 yıl önce Romanya’dan göç eden Delia Simona, burada tanıştığı Arkın Çavdar ile evlendi. Kocasının ihmalkarlığı yüzünden bir türlü Türk vatandaşlığına başvuramadı. Delia-Arkın çiftinin Kaan ve Aras adını verdikleri iki çocuğu oldu. Arkın Çavdar’ın 2020 yılının sonunda Koronavirüs salgınında hayatını kaybetmesiyle birlikte eşi Delia Simona da adeta bir yaşayan ölüye döndü. Eşinin vefatının ardından Türk vatandaşlığı alabilmek için konsolosluğa başvuran Rumen kadın, aldığı yanıt karşısında şoke oldu. Miras meselesi yüzünden Romanya'daki teyzesinin kendisini 2002'de "ölü" olarak gösterdiğini öğrenen Delia, hayatta olduğunu kanıtlamak için büyük bir mücadeleye girişti.
Sen yaşamıyorsun!
Türk eşinin vefatından sonra çocuklarının vasiliğini üstlenmek isteyen Simona ilk olarak Esenyurt Nüfus Müdürlüğü’ne başvurdu. Burada işlemlerine start verilen Simona’ya önce Romanya Konsolosluğu’ndan pasaport çıkarılması gerektiği söylendi. Türk vatandaşlığı alabilmek için konsolosluğa başvuran Rumen kadın, aldığı yanıt karşısında şoke oldu. Miras meselesi yüzünden Romanya'daki teyzesinin kendisini 2002'de "ölü" olarak gösterdiğini öğrenen Delia, hayatının şokunu yaşadı. İki çocuk annesi Delia, Damga'ya yaptığı açıklamada, "Öldüğümü konsolosluktan öğrendim. Bana sen yaşamıyorsun dediler. Annemin üzerine kayıtlı iki ev vardı. Teyzem, annemi mirasını bana bırakmamak için 2002 yılında mahkemeye gitmiş. Benim öldüğümü iddia ederek dava açmış ve kazanmış. O günden sonra kayıtlara "ölü" olarak geçmişim. Yaşayan bir ölü gibiyim. Üstelik bana 2006'da seyahat izni belgesi veren konsolosluk resmen ölüye izin belgesi vermiş. Ne otobüse binebiliyorum, ne de hastaneye gidebiliyorum" dedi.
Soylu devreye girdi
Simona’nın yaşadığını ispat edebilmek için bürokrasiyle verdiği savaş kamuoyuna yansıyınca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu devreye girdi. Simona, bakanlığın devreye girmesiyle birlikte yeniden dünyaya geldiğini belirterek, “İçişleri Bakanlığı’ndan aradılar. Bakanımızın talimatı olduğunu söyleyerek benim vatandaşlık işlemlerini halledeceklerini söylediler. İki gün boyunca benimle çok ilgilendiler. Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’ne başvurdum. İşlemlerim başladı. Bir süre sonra buradan ret yazısı geldi. Bakanlıktan, valilikten beni arayan o kişilere bir daha ulaşamadım. Yeniden başladığım yere dönmüştüm” dedi.
Kayıtlara göre ölüyüm
Delia Simona’nın bir sonraki umudu ise CİMER oldu. Simona o süreci şöyle anlattı: “Bakanlığın desteğiyle yaptığım müracaat kabul olmayınca bu defa tek umudum CİMER oldu. CİMER’e yazdım. Kısa sürede döndüler. O sürede sürekli olarak telefonla iletişim halinde olduk. Bu defa İstisnai Türk Vatandaşlığı başvurusu yaptım. Bir iki ay onun sonuçlanmasını bekledim. Bu sürede her gün bilgisayarda bunun kontrolüne bakıyordum. Ancak o sürenin sonunda gelen mesaj beni bir kez daha öldürdü. Eksik evrakların tamamlanarak başvuru yapmam isteniliyor. Ben Romanya’da ölüyüm. Dolayısıyla onlar bana pasaport vermiyor. Türkiye yetkililer de iki yıldır bana pasaport olmadan vatandaşlık başvurusu yapamayacağımı söylüyorlar. Sürekli başladığım yere geri dönüyorum. Türk kimlikleri olan çocuklarımın şu anda yaşayan tek vasileri benim. Ben de kayıtlara göre ölüyüm. Onların da psikolojileri bozuldu. Artık bürokrasi savaşının parçası olmak istemiyorum. Hakkım olanı almak istiyorum.”
AZİZ NESİN’İN ROMANININ KONUSU
Yaşar Yaşamaz adlı karakter hapse girmesinin ardından mahkûm arkadaşlarına hayat hikâyesini anlatır. Devlet, Yaşar Yaşamaz'ın nüfus kayıtlarına göre bir ölü olduğunu düşünmektedir ama yine de askerlik görevini yerine getirir. Yaşar nüfus kâğıdı çıkaramaz ve olaylar hem güldürü hem de düşündürücü şekilde gelişir.