Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga İstanbul Haberleri Avukatlar dertli!

Avukatlar dertli!

Avukatlar 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla pek çok kentte basın açıklamaları yaparak yargı bağımsızlığına dönük müdahalelere ve yaşadıkları sorunlara dikkat çekti

Okunma Süresi: 7 dk

Avukatlar 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla pek çok kentte basın açıklamaları yaparak yargı bağımsızlığına dönük müdahalelere ve yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Türkiye Barolar Birliği ve bağlı il baroları ortak yazılı basın açıklaması yaparak adil yargının teminatlarından olan avukatlar için de adalet çağrısı yapıldı. İzmir Barosu 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla İzmir Bayraklı Adliyesi önünden, İzmir Adliyesi Ek Binası’na yürüyüş gerçekleştirdi. Avukatlar “Avukatlığı Engelleyen Keyfi Uygulamalarınıza ve Hukuksuzluğa Derhal Son Verin” yazılı pankartın arkasında toplanırken stajyer avukatlar ise “İnsanca Yaşam, Amacına Uygun Staj” yazılı pankart arkasında bir araya geldi. Sık sık “Hak Hukuk Adalet”, “Savunma Susmadı Susmayacak” ve “İktidar Elini Yargıdan Çek” sloganlarının atıldığı yürüyüş akabinde İzmir Adliyesi Ek Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Burada basın metnini İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz okurken, stajyer avukatlar adına ise İzmir Barosu Stajyer Avukat Temsilcisi Emirhan Mumin konuşma yaptı.

Tahir Elçi'ye selam

Konuşmasına başlarken 2015 yılında katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye saygılarını ve hukuksuz biçimde cezaevinde tutulan meslektaşları Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı’ya selamlarını gönderen Sefa Yılmaz, “Tüm meslektaşlarımızın Avukatları Günü’nü kutluyorum. 5 Nisan Avukatlar Günü, avukatlar ve barolar için, bir kutlama günü özelliğini taşımasının yanı sıra, savunmanın kurucu unsuru olduğu yargının içinde bulunduğu durumu değerlendirdiğimiz, avukatın ve avukatlığın sorunlarını dile getirme fırsatı yaşadığımız bir gündür” dedi.

Avukatın sesi kısılırsa!

Avukatların yok sayılmaya çalışıldığını vurgulayan Yılmaz, “Anayasa’da Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu açıkça hüküm altına alınmış olmasına ve hukuk devletinin, adil yargılanma hakkı korunmadan var olamayacağı hususunun açık olmasına rağmen, savunma hakkının sınırlandığı, savunmanın temsilcileri olan avukatların yok sayıldığı bir yargı düzeninde, adaletin gerçekleşmesi için görev yapıyoruz. Biz avukatlar, yurttaşın bir hakkının tespitini, bir hakkının teslimini sağlamak için mesleğimizi ifa ediyoruz. Şu bilinmelidir ki: Avukatın sesi kısılırsa, yurttaşın da sesi kısılır” diye konuştu.

Ekonomik şiddetle karşı karşıyayız

Avukatların itibarsızlaştırılmaya, fiziksel ve ekonomik şiddete maruz bırakıldığını dile getiren Yılmaz, “Bir davanın tarafı olmayan avukatlar, adliye binalarında, sokakta ya da bürolarında fiziksel şiddete maruz kalmakta hatta öldürülmektedir. Daha yakın zamanda, İzmir’de, bir hafta arayla iki meslektaşımız darbedilmiş ve yaralanmışlardır. Avukatlar olarak, yüksek vergiler ödüyoruz, yüksek sigorta primleri yatırmamıza rağmen çok düşük emekli maaşı alıyoruz. Özellikle genç meslektaşlarımız, ekonomik düzenin yarattığı zorluklarla karşı karşıya geldiğinde, mutsuzluğun ve umutsuzluğun sürüklediği bir zeminde var olma savaşı veriyor. Hepimizin yaşadığı olumsuz koşullara ek olarak, mesleğe adım attıkları dönemde emeklerinin sömürülmesi, zamanında ödenmeyen CMK ve Adli Yardım ücretlerinin yüksek enflasyon karşısında erimesi, mobbing gibi yaşamsal sorunlarla baş etmek zorunda kalıyorlar. Giderlerini karşılayamayan, geçinmekte zorlanan genç avukatlar, ekonomik şiddeti en yoğun biçimde hissediyorlar” ifadelerini kullandı.

Susmadık susmayacağız

Konuşmasını mücadelede kararlılık vurgusuyla sonlandıran Yılmaz, “İzmir Barosu olarak, taleplerimizi gündemde tutmak, yaşama geçirilmesini sağlamak için, İzmir Barosunun onurlu üyeleri olan siz değerli meslektaşlarımızla omuz omuza, yan yana durarak her zeminde, yılmadan, usanmadan çalışacağımıza, engelleri aşmak için birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için; bağımsız ve tarafsız yargı ve özgür savunma için; haklar ve özgürlükler için; mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmak için mücadelemizde susmadık susmayacağız” diye belirtti.

Emek sömürüsü çok fazla

Akabinde söz alan İzmir Barosu Stajyer Avukat Temsilcisi Emirhan Mumin, amacına uygun olmayan staj dönemi, ekonomik sömürü ve hukuksuzluklardan yakınarak, “Bizler; özlük haklarımız olmadan, emeğimizin sömürüldüğü, fiziksel veya ruhsal şiddete maruz kaldığımız bir yıllık staj döneminde, bir de ağır ekonomik sorunlarımızla baş etmeye çalışıyoruz. Yargının kurucu unsurlarından olan avukatın stajının nitelikli şekilde yapılmasını sağlamaya yönelik yasal tedbirler alınması gerekirken ve bizler bugün bu talebimizi dile getirmek için toplanmışken Anayasa Mahkemesi ne yazık ki 4 Nisan’da yani dün -avukatlar gününden bir gün önce- verdiği kararla da naylon stajı meşrulaştırmıştır. Tam zamanlı çalışması gereken kamu görevlilerinin, avukatlık stajını hakkıyla yerine getiremeyeceği açık iken, böyle bir düzenleme bizlerin nitelikli staj dönemi talebimizi görmezden gelmekten başka bir şey değildir” diye konuştu.

Avukat için adalet

5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Türkiye Barolar Birliği ve bağlı il baroları ortak yazılı basın açıklaması yaptı. Adil yargının teminatlarından olan avukatlar için de adalet çağrısı yapılan açıklamada, “Adalete erişim hakkı için güçlü avukat, güçlü avukat için güçlü baro gerekir. Baro yalnızca meslek örgütü değil, yurttaşların başta adil yargılanma olmak üzere, hak ve özgürlüklerinin takipçisidir” denildi. Avukatların sosyoekonomik sorunlarının her geçen gün arttığına dikkat çekilen açıklamada, “Yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda hukuki ve fiziki şiddetle de karşı karşıyayız. Yaşadığımız sorunlar, mesleğimizin icrasını imkansız hale getirirken adaletin tesisi önünde bir engel oluşturuyor” ifadelerine yer verildi.

Basın açıklamasında avukatların öne çıkan talepleri de sıralandı:
CMK ücret tarifesi yükseltilsin
Staj sonrasında avukatlık meslek sınavı getirilsin
Yargı bağımsızlığı tesis edilsin
Avukata yönelik şiddete karşı faillere dönük cezai yaptırımlar artsın
Kamu avukatlarının özlük hakları düzenlensin
Adli yardım ödenekleri artırılsın
Bağlı çalışan avukatların hukuki statüleri güvence altına alınsın
Yargının kurucu unsurları arasında eşitlik sağlansın

Mesleğimizi savunuyoruz

İstanbul Hukuk Kurumları, 5 Nisan Avukatlar Günü’ne ilişkin Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) de aralarında bulunduğu birçok kurum tarafından ortak yapılan açıklamada, “Avukatlar gününde mücadeleyi yükseltiyoruz” pankartı açılırken, sık sık “Ebru Timtik ölümsüzdür”, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” ve “Bijî Berxwedana Zindana” sloganları atıldı. Hukuk kurumları tarafından hazırlanan ortak basın metnini Avukat Ezgi Önalan okudu.

Savunma etkisiz kılınıyor

Siyasal iktidarın 20 yılı aşkın süredir savunma hakkını etkisiz hale getirmeye çalıştığını belirten Önalan, toplumun tüm muhaliflerine dönük sürdürülen yargı tacizini avukatlara da uyguladığını ifade etti. Yargının her geçen gün daha da siyasallaştığına vurgu yapan Önalan, avukatlara, takip ettikleri davalar nedeniyle haklarında davalar açıldığını kaydetti. Önalan, bu saldırılarla, avukatlık mesleğinin sıradanlaştırılarak saldırıya açık hale getirme amacının taşındığı belirtti. Mevcut iktidara seslenen Önalan, insan hakları ihlallerine karşı gösterilen cezasızlık uygulamalarına son verilmesi çağrısı yaparak, “Bu vesileyle, bugün hala tutuklu bulunan meslektaşlarımız özgür kalana, adil bir yaşam inşa edilene kadar adalet mücadelesi vermeye devam edeceğimizi bir kez daha tekrar ediyoruz. Bu koşullarda, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlamıyor, mesleğimizi savunuyoruz” dedi.

Ayrımcı politikalar uygulanıyor

Daha sonra söz alan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, 3 Nisan’da Van’daki hak gaspına karşı basın açıklaması yapmak isterken polis şiddeti ile karşılaştıklarını ve 4 avukatın gözaltına alındığını hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: “Hem iç hukuku, hem de Türkiye’nin imzası bulunduğu ve kendi anayasasına göre iç hukukunun üzerinde kabul ettiği AİHM sözleşmesinden gelen haklarımızı kullanmak istedik. Ama maalesef bu açıklamayı yapmamıza izin vermediler. Buna izin verilmemesinin sebebi açıktır. Bu coğrafyada Mahmut Esat Bozkurt kuralları uygulanıyor. Bize son derece ırkçı, ayrımcı bir uygulama yapıldı.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *