söyleneyerek kazaya neden olan kişi ya da kişilerin tespit edilemediği yer aldı. 4 yıl süren ve davayı 2018 yılında karara bağlanan mahkeme, sanıklar hakkında para cezası verdi.
"KAZADAN ÖNCE DE ASANSÖR BİR ÇOK KEZ BOZULDU"
Torunlar Center'da yaşanan iş cinayeti sırasında orada çalışan Fesih Akçakaya ve Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut Mezopotamya Ajansı'na konuştu.
Kaza öncesi asansörün birçok kez bozulduğunu ve irili ufaklı kazaların olduğunu hatırlatan Fesih Akçakaya, “Her kazadan sonra asansörün iyileştirilmesi için tutanak tuttuk. Düşen asansör insan taşıma asansörü değil, yük asansörüydü. Kazanın sabahında yine asansör kaza yaptı. Akşam olduğunda ise bu sefer 10 arkadaşımızın hayatını kaybettiği düşüş gerçekleşti. Van depremini yaşamış biri olarak, asansör düştüğünde deprem oluyor zannettim. Sonrasında asansörün düştüğünü gördüm. Asansör tamamen dümdüz olmuştu” dedi.
Kaza sonrasında 3 gün boyunca “bilgi sızdırılmaması” için içeride tutulduklarını dile getiren Akçakaya, “Beni o akşam karakola götürdüler, bana para teklif ettiler ama kabul etmedim. Ben arkadaşımın kanını satmam. İnsanlar bugün öldü, bende yarın ölebilirim” diye belirtti.
"PARASI OLANLAR İNSANLARI ÖLDÜRÜYOR"
Kazanın ardından inşaatta çalışan herkesin kovulduğunu yerine yeni işçilerin alındığını söyleyen Akçakaya, “O günden bu güne inşaatlarda her şey aynı devam ediyor. Hiçbir şey değişmedi. İşçi işçidir, patron ise patrondur. AKP iktidarda duruyorken hiçbir şey değişmez. Sorumlulara para cezası verildi. Parası olan kişiler insanları öldürüyorlar fakat onlara bir şey olmuyor “ diye konuştu.
"İSTATİSTİK OLARAK KALIYORLAR"
İşçilerin her gün iş kazalarında ölmesine rağmen gündeme gelmediklerini söyleyen Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, “Ölümler, raporlara yansıyan istatistik olarak kalıyor. Bizler yaşamak istiyoruz, yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz” ifadelerini kullandı.
İşverenlerin cephesinde değişen bir durumun olmadığına dikkat çeken Karabulut, işverenlerin kazaları önlemek yerine işçilerin üzerindeki baskıları arttırdığını söyledi. Karabulut, “6 yılda değişen bir şey yok her gün en az 2 inşaat işçisi en basit önlemler alınmadı diye, iş cinayetinde hayatını kaybediyor. Devletin ilgili kurumları ise sadece seyrediyor. İçinden geçilen salgın döneminde ise yapılması gereken denetimler tamamen durdu. İşçiler adeta işverenin insafına bırakıldı” şeklinde konuştu.
"İŞVERENE DEĞİL, TEKNİK PERSONELE CEZA VERİLDİ"
İşverenin kuralları bir maliyet olarak görmesi sonucunda her yıl binlerce işçinin hayatını kaybettiğini dile getiren Karabulut, buna karşın herhangi bir cezanın olmadığını söylerek “Kamuoyunun sahiplendiği gündeme gelen davalarda ise asıl sorumlular yerine oradaki teknik personele göstermelik cezalar veriliyor. Torunlarda yaşamını yitiren 1 işçinin cezası 6 bin 80 TL idi, o da işverene değil, teknik personele verildi.”
"ADALET MEKANİZMASI İŞLEMİYOR"
Normal şartlarda kaza sonrası firmanın faaliyetlerinin durdurulması ve işverenlerin cezalandırılması gerektiğinin altını çizen Karabulut, konu işçi olunca adalet mekanizmasının işlemediğini vurguladı. Karabulut, “Bir işçiyi katletmenin bedeli 6 bin 80 TL olurken, o süreçte katliamı teşhir eden arkadaşlara şirket imajını zedeledikleri için 18 bin TL ceza verildi. Bu durumda patron önlem almıyor” dedi.
"İŞVERENE ‘DESTEK’ GÖSTERGESİ"
“Devlet cezasızlık zırhıyla inşaat patronlarını koruyor” diyen Karabulut, firmanın 2 yıl sonra İstanbul’un en büyük kentsel dönüşüm projesini aldığını söyledi. Karabulut, “Bu durum da ‘siyasal iktidarın inşaat patronlarını cezalandırmak yerine apaçık desteklendiğinin göstergesidir. Ama unutmasınlar, bu yapılanların hesabını mutlaka soracağız yarına kalır yanlarına kalmaz” şeklinde konuştu.EVRENSEL