Ege Denizi'nde merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında olan 6.6 büyüklüğündeki deprem tüm Türkiye'yi yasa boğdu. Son bilgilere göre, AFAD, İzmir'deki depremde can kaybının 114 olduğunu, 137 kişinin tedavisinin sürdüğünü bildirdi. İzmir'de arama kurtarma ekiplerinin çalışmaları dün sona erdi. İstanbul’dan hissedilen deprem beklenen Marmara Depremi’ni de akıllara getirdi. Depremin yıkıcı etkisini artıran 'zayıf kat etkisine' dikkat çeken Bahçeşehir Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden Deprem Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Cem Yenidoğan, önemli bilgiler paylaştı.
BİNANIN TAŞIYICI SİSTEMİ BÖYLE BOZULUYOR
Bir yapının kolonlarını keserseniz, taşıyıcı sisteme zarar verirseniz, duvarları kaldırarak alt katları dükkan olarak kullanırsanız 'zayıf kat etkisine' neden olursunuz diyen Dr. Öğr. Üyesi Cem Yenidoğan, bunun Türkiye'de çok sık rastlanılan bir durum olduğunu belirtti.
Yenidoğan, "Zayıf kat etkisi, üst katta olan duvarların alt katlarda kaldırılması durumudur. Ara katta da benzeri bir durum görülebilir. Siz aslında binanın taşıyıcı sistemini bozmuş olursunuz. Bina depremde hasar alacak ancak bu hasarı alırken de taşıyıcı sistemi korumanız gerekir. Sizin bazen mimari kaygılarla yapısal sistemde yapmış olduğunuz ufak değişiklikler ciddi sıkıntılara yol açabilir. Dikkat etmeniz gereken nokta ne tip bir değişikliğin teknik olarak hangi onaylarla yapıldığıdır. Örneğin; bir kiriş düşündüğünüzde altında duvarın taşıyıcı olmadığını düşünüp kaldırıyorsunuz. Biz o kirişin tasarımını yaparken yapacağı eğimi duvara göre ayarlıyoruz. Çok farklı kriterlerimiz var. Her yapı ayrı bir değerlendirmeden geçer. Aynı tip projeleri de farklı yerlere uygulamak yaşamış olduğunuz sıkıntılardan en büyüğüdür. Tek tip projenin her yere uygulanması sorun yaratabilir” değerlendirmesinde bulundu.
"MARMARA'DA DEPREM MEYDANA GELMEYEN FAY SEGMENTLERİ VAR"
Olası Marmara Depremi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Cem Yenidoğan, “Marmara Denizi'nden geçen faylarımız var. Kuzey Doğu Anadolu fay hattının kuzey kısmının kolları geçmektedir. Burada ilginç olan nokta ise şudur. 1912 Şarköy Depremi, 1999 Kocaeli Depremi batı ve doğu kollarında meydana geldi. Ama arada 3 tane hiç deprem meydana gelmemiş bir fay segmentleri bulunmakta. Bu faylarda olabilecek depremler değerlendirilerek en kötü durum için bir senaryo oluşturulmalı. Bunun dışında bir de olasılıksal bir değerlendirmeyle farklı deprem seviyeleri için yeni bir senaryo devreye sokuyoruz. En kötü senaryo ise 3 segmentin tek tek ya da birlikte kırıldığı anda ne tip bir sonuç ortaya çıkacağıdır ve bu inceleniyor” diye konuştu.
“YATAY MİMARİDE BÜYÜK SIKINTILAR OLMAYACAKTIR”
Binanın yanı sıra binanın yapıldığı zeminin de önemli olduğunu açıklayan Deprem Mühendisi Yenidoğan, yatay mimarinin olumlu etkilerini ise şu sözlerle anlattı:
“Sadece üst yapıyı düşünürseniz ve alttaki zemin zayıf bir zeminse bunun olumsuz etkileri yansıyacaktır. Binaların yükseklikleri de önemli bir faktör. Çok katlı apartmanlar daha büyük risk teşkil edebiliyor. Yatay mimaride ise kat sayısı az olacağından binanın kütlesi de azdır. Yapısal sistem düzenlemesi de buna göre olacaktır. Yatay mimaride büyük sıkıntılar olmayacaktır. Deprem yönetmeliğimize uymamız bizim ana kriterimiz. Yaptığımız incelemede Avcılar bölgesinin ciddi oranda sıkıntılı olduğunu gördük. En yoğun incelenen noktalardan bir tanesi de Zeytinburnu bölgesiydi. Bu açıdan değerlendirdiğimizde korkutucu bir durum ortaya çıkıyor ama kendimizi en kötüye alıştırıp gerekli önlemleri almamız gerekiyor. Bunu yapmadığımız takdirde İzmir depremini baz aldığımızda tamamen göçmüş bina sayısı İstanbul'da çok daha fazla olacaktır. O nedenle her birimiz kendi önlemlerimizi almak zorundayız. Öncelikle hizmet almış olduğunuz kurumlara güvenmek zorundasınız. Depreme dayanıklılık konusunda apartmanınızı inceleyen kurum işinin ehli mi? bu çok önemli. Deprem yönetmeliği performans değerlendirmesi için gerekli kuralları sunuyor.”