Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Zamanın donduğu yerdeyiz

Zamanın donduğu yerdeyiz

'Türkiye Şehitleriyle Yürüyor, Gençlik Şühedanın İzinde' yürüyüşünün ardından Yukarı Sarıkamış Mahallesi'ndeki tören alanında şehit anıtına çelenk sunuldu ve saygı duruşunda bulunuldu. İstiklal Marşı ve Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından kürsüye gelen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Zamanın donduğu yerdeyiz" dedi

Okunma Süresi: 8 dk

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Şehitlerin torunları, yiğitlerle büyük Türkiye'nin güçlü Türkiye'nin gençleriyle birlikteyiz" dedi. Konuşmasını, "Biz hala bütün dünyanın bildiği, alemin tanıdığı bir devletiz. Bedenimizle, nefesimizle, sesimizle dünyanın bütün coğrafyalarında varlık gösteren aziz bir milletiz" şeklinde sürdüren Pakdemirli, "Hala bir başımız Altay, bir başımız Söğüt, bir başımız Kaşgar. Biz böyle bastığımız her toprağı yurt edinmiş milletiz. Geçtiğimiz yurtlarımızı unutmamış bir milletimiz. Bizim yurdumuz candan kıymetli, vatan sevgimiz imandan, bir canımız bir cananımız var. Bir imanımız bir de vatanımız var. Bunar için Çanakkale'de yanmış, Kars'ta da donmuşuz. Her öldü dediklerinde dirilmiş, her bitti dediklerinde yeniden başlamayı bilmişiz. Bir ölmüş bin dirilmiş bir milletiz. Sarıkamış böyle bir milleti tarif eder. Hamdolsun ki biz o milletiz, o izzet ve şerefteniz. 105 yıl evvel anaların yüreğine ateş, yiğitlerin kaderine kar düştü. Kafkas cephesini savunmak için başlattığımız harekât hepimiz için bir beyaz hüzün olarak durmakta. Bu hüznü unutmamalıyız. Seferlerimizi, zaferlerimizi hatırladığımız kadar hatırlamalıyız Sarıkamış'ı" ifadelerini kullandı.

7 şehitliğin ihyası tamamlandı
Hükümet olarak 2004 yılında Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı olarak ilan ettikleri alana 100 milyon lira yatırım yaptıklarını, 8 şehitliğin ihyasını gerçekleştirdiklerini söyleyen Pakdemirli, "22 bin 520 hektar alanı Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı olarak ilan ettik. 100 milyon lira yatırım yaptık, 7 şehitliğin ihyası tamamlandı. Bu tarihi gelecek nesillere aktarmak maksadıyla 40 bin metrekare Sarıkamış Harekâtı Tanıtım Merkezinin inşasına başladık. Burada sergi bölümü, panorama çalışmalarını bu yıl tamamlayarak vatandaşların istifadesine sunacağız. İstedik ki gençlerimiz burayı unutmasın her zaman gelip ziyaret edebilsin. Bu dağlar bizimdir diyerek gençler sahiplensin. Bu topraklar bizimdir, gençler vazgeçmesin. Gördüğüm kadarıyla verdiğimiz her emeğe de değmiş. Bu kış gününde bu kadar genç şehitlerine yürüyor, şehitleriyle yürüyorsa o ruh hala dipdiri çap canlı demektir. Allah sizlerden razı olsun" diye konuştu.

Kendi işinizi, işletmenizi kurun
Konuşmasının son bölümündü gençleri tarıma davet eden Bakan Pakdemirli, "Gençler gelin tarımı plazalardan daha cazip bir iş alanına dönüştürelim. Doğduğumuz yerde doymaya devam edelim, çiftçi yaşını birlikte gençleştirelim. Hemen bakanlığımızca gençlerimize verilen hibe destekten faydalanmak için il ilçe müdürlüklerimize gidin. Kendi işinizi, işletmenizi kurun" dedi.

Kirli emellerini boşa çıkaracağız
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, bugün yapılan yürüyüşle ecdadın izinden giderek onların o gün neler yaşadığını neler hissettiğini hep birlikte gördüklerini söyledi. O günkü hissiyatı gençlerle birlikte yarınlara taşıyacaklarını belirten Bakan Kasapoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Birlikte tıpkı bu vatanı ecdadımızın kimseye yar etmedikleri gibi bizde kimseye, hiçbir odağa bu vatanı bu toprakları yar etmeyeceğiz. Onların kirli emellerini her zaman olduğu gibi boşa çıkaracağız. Çanakkale, Malazgirt, 15 Temmuz ruhuyla yarınlara birlikte yürüyeceğiz. Bugün bizlerle birlikte olan tüm kardeşlerimize, gençlerimize şunu ifade etmek istiyorum. Türkiye diğer ülkelerden bir ülke değildir. Türkiye Müslüman coğrafyanın kalbidir, tüm mazlumların umududur ve insanlığın ruhudur. Bu sebeple bu ülkenin hasmı da hısmı da çoktur. Düşmanlarının baskılarına hiçbir surette boyun eğmeyip başı dik bir Türkiye görmek istemiyorlar. Ancak bilsinler ki bu idealden bir adım dahi taviz vermeyeceğiz. Türkiye'nin bekasını, istikbalini, menfaatini gözetirken nerede olmamız gerekiyorsa orada olacağız. Afrin'de El Bab'ta ve Libya'da olduğu gibi. Türkiye'nin şiirlere marşlara konu olmuş şefkatini, merhametini tüm mazlumlara ulaştıracağız. Her zaman 'vefalı Türk geldi yine' dedirtmeye devam edeceğiz. Ayrılıkta azap, birlikte rahmet var diyerek bir yumruk gibi bir beraber olmaya devam edeceğiz. Tarihin omuzlara yüklediği ağır olduğu kadar mukaddes bir yük var, bu yükü hakkıyla taşıyacağız. Sizler taşıyacaksınız. Sevgili gençler yarınları gönül rahatlığıyla sizlere emanet edeceğiz. Sizlerin bu emanetin ruhuna, kutsiyetine ne kadar hassas bir şekilde sahip çıktığınızı da bugün hamdolsun ki tekrar gözlemledik, tekrar şahit olduk. Bu gençlik bu ülkeye, bu millete, bu coğrafyaya kumpas kuranların düşmanlık besleyenlerin kirli hayallerini yıkacak bir gençlik. Bu medeniyeti daha yukarılara taşıyacak bir gençlik. Bu gençliğin daha çok çalışması, üretmesi hayallerinin peşinden gitmesi için bizlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde daha çok çalışacağız."

Topyekûn harekete geçilen tarih
TBMM Başkan Vekili, MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan da konuşmasına "Sarıkamış hem ciğerimizi yakan ağıt hem de yüreğimizi kabartan destandır. Sarıkamış; kanlı bir yenilginin değil, şanlı bir direnişin ismidir" diyerek başladı. Adan, "Bir kış günü Sarıkamış'ın kapılarına dayanan Mehmetçikler; soğuğa, imkânsızlığa ve talihsizliğe karşı unutulmaz bir kahramanlık destanı yazmışlardır. O gün Sarıkamış'ta buz tutmuş toprağa düşen yiğitler, bütün memleketin bağrına bir ateş gibi düşmüş, Anadolu yaylasının her bir köşesinden bir başka ağıt yükselmiştir. Fakat şunu unutmamak gerekir ki Anadolu'nun Türk kalabilmesi ve bu ülkenin hür olabilmesi; o ağıt yakan anaların, destan yazan evlatları sayesindedir. Peki Mehmetçik'i bir kış günü sarp dağlardan geçiren, nefesin buz tuttuğu soğukta yollara düşüren nedir? İşte bu sorunun cevabı; bizlere Sarıkamış'ın hikâyesini anlatmaktadır. Sarıkamış'ın hikâyesi, Çanakkale'nin ve Yemen'in hikâyesinden, kısacası bu memleketin hikâyesinden ayrı değildir. Cihan harbinin ateş çemberi tarafından sınırları çepeçevre sarılan Türk vatanı; dört bir yönden saldırıya uğramaktadır. 1914'ün aralık ayı; Doğu Anadolu'ya kanlı pençelerini atmış bulunan istilacılara karşı topyekûn harekete geçilen tarihtir" dedi.

Başarısı bir harekat değil
Erzurum'un bazı kazaları düşmanın elinden geri alındığını, Mehmetçiğin çelik süngüleri ve çelikten iradesiyle işgal hatlarını yara yara ilerlediğini dile getiren Adan, "Sarıkamış; stratejik anlamda bakıldığında bütün talihsizliklere rağmen, başarısız olmuş bir harekât değildir. Harekâtın amacı doğu cephesindeki işgalin ilerlemesini durdurmaktır. Nitekim Mehmetçik'in çelik göğsüne çarparak sarsılan işgalciler; zaman içinde yıkılıp devrilecektir. Bu anlamda Sarıkamış; bir hezimet sayılıp küçümsenemez. Elbette hiçbir savaş alanı; kâğıt üzerinden, haritalara bakarak çözümlenemez. Çünkü her cenk meydanında çarpışan, yere düşen, can veren insanlar vardır. Sarıkamış da bir satranç oyunu soğukluğunda çözümleyebileceğimiz hadiselerden değildir. Zira bu şehrin sokaklarında, ormanlarında ve dağlarında can veren vatan evlatları vardır" ifadelerini kullandı.

Sarıkamış'ta destan yazıldı
Adan, "Sarıkamış'ın hikâyesini dinleyen yeni nesiller şu hakikati unutmamalı ve hafızalarına, kalplerine, ruhlarına nakşetmelidir. Sarıkamış; Mehmetçiğin tek kurşun atmadan dağlarda donduğu yer değildir. Çanakkale gibi, Sakarya gibi, Yemen gibi, göğüs göğse düşmanla çarpıştığı yerdir" dedi. Adan, şunları söyledi: "Türk askeri; bugün nasıl Afrin'de, El Bab'ta, Azez'de destanlar yazıyorsa, dün de Sarıkamış'ta destanlar yazmıştır. Unutmamalıyız ki 1915'in başında Sarıkamış'ta bir talihsizliğe kurban giden bu ordu ile aynı yılın mart ayında Çanakkale'de destan yazan aynı ordudur. Kut'ül Amare şehrinde zaferi elde edip işgal komutanını esir eden irade, aynı iradedir. Üstelik 1915'in ocağında karlı dağları aşarak Sarıkamış'a giren Türk ordusu, yarım kalmış ilerlemesini 1918'te tamamlamış ve Bakü'ye kadar giderek Azerbaycan'ı dahi düşman işgalinden kurtarmıştır. Yalnızca Sarıkamış gibi tahammülü zor neticelerde değil, aynı zamanda gurur duyduğumuz zaferlerde de aynı başkumandanın imzası vardır. Bu imzanın sahibi, Şehit Enver Paşa'dır. Bu toprağın bağrından çıkan aslanlar; düşmanla savaşmadan ölmemeyi şiar edinmiştir. Her Türk Anası evladını cepheye yollarken; oğlu düşmana hakkıyla kurşun sıkmaz ise ona süt hakkını helal etmeyeceğini söylemiştir. Böylesi ağır bir şartla, ellerine yakılmış kurbanlık kınasıyla, anaya verilmiş yeminlerle yola çıkan Mehmetçik; insanın iliğini donduracak soğuğa aldırış etmemiş ve Allahuekber Dağları'nı bu sayede aşmıştır. Onlar düşman üzerine yürürken kalpleri üzerinde anne duası, millet davası ve vatan sevdası vardır."

MEHMETÇİĞİN BİR MENZİLİ VARDI
"Elbette Allahuekber Dağları'nın aşılması zor dorukları, kartal yuvası zirveleri; insanoğluna kolay geçit veren yükseltiler değildir" diyen Celal Adan, "Fakat Türk askerinin azim ve kararlılığı; dağları dize getirmiştir. Ergenekon'da demirden dağları eriten kudret; efsaneler çağından Yirminci Yüzyıl'a miras kalmış ve Mehmetçik'in damarlarında alev alev dolaşmaya başlamıştır. Allahuekber Dağları'nın bizim yiğitlerimize baş eğmediği, önlerine set çektiği zamanlar da olmuştur. İşte o demlerde dahi Mehmetçik yine gücünün son zerresine kadar ilerlemeye çalışmıştır. Çünkü onun bir hedefi, bir gayesi, Mehmetçiğin gelişini bekleyen bir menzili vardır. Fakat bacaklarında takat kalmadığında yere düşmüştür Mehmet. Fırtınanın, tipinin yolundan çeviremediği o kahraman; şimdi yerdedir. Uğruna dövüştüğü sancak daima göklerde kalsın diye, Mehmetçik yere düşmüştür. Üzerini beyaz bir yorgan gibi örten karlara sımsıkı bürünür. Allahuekber Dağları'nda toprağa düşen Mehmet; "'Allahuekber' diyerek Hakk'a yürür. O andan sonra bir yanık türkü olur Mehmet. Sarıkamış'ın her karış toprağında parıldayan; Türk milletinin soylu evlatlarının ispat ettiği fedâ ve bekâ ruhudur. Allah'ın izniyle dünya dönmeye devam ettiği müddetçe bu ruh yaşayacaktır" açıklamasını yaptı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *