Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Gündem Yusuf Güney: Boşanmak için evlenmem

Yusuf Güney: Boşanmak için evlenmem

BBN Türk ekranlarında yayınlanan, Dilek Olgun’un sunduğu Hafta Sonu Günlüğü programının bu haftaki konuğu Yusuf Güney’di. Ünlü şarkıcı hayatının geri kalanında maneviyata önem vereceğini ifade ederek evlilik konusuna da açıklık getirdi. Güney; “Tanımadan asla sorumluluk altına girmem. Boşanmak için evlenmem” dedi

Okunma Süresi: 7 dk

BURAK ZİHNİ- Dilek Olgun’un ‘’Sizi çok daha yakından tanımak istiyoruz. Yusuf Güney nasıl birisidir nelerden hoşlanır? ‘’ sorusuna yanıt veren Güney; ‘’Zamanında sanırım çok hızlı yaşadım. Artık eğlence mekanlarına gitmek arkadaşlarımın davetini kırmamak için, katıldığım doğum günleri bile bir yerden sonra beni oradan uzaklaştırıyor. Aslında merak edilecek pek bir yanım yok. Sabahları kalkan çamaşırlarını yıkayan, evdeki işlerini yapan, köpeğini ve kitabını alıp sahilde vakit geçiren birisiyim. Genelde kamp, deniz, doğa böyle yerlerde tek başına zaman geçirmeyi seviyorum. Tabii ki her yere tek gitmiyorum ama tek başıma olmaktan keyif alıyorum.” sözlerini sarf etti.

Ömrüm hayvanlarla geçiyor

‘’Derin bir insan olması, diğer insanlara karşı mesafe koyup kendini koruyabilen aynı zamanda çok zeki ve en olmazsa olmazı hayvansever birisi olması, en büyük kriterlerim arasında.’’ diyen Güney; “Bazı kişiler hayvana dokunamıyor, tüyünden rahatsız oluyor. Ben böyle birisiyle sanırım yapamazdım çünkü benim ömrüm hayvanlarla geçiyor.” ifadelerini kullandı.

Boşanmak için evlenmem

Genç kızların ilgi gösterdiği ve sevgilisi haline gelen Yusuf Güney, evlilik hakkında ‘’Güzel olması tabii ki önemli ama her şeyden önce insan olması benim için en önemli kriter. Evlilik benim için çok son planda olan bir durum. Ben hala kendisini tanıma yolunda ilerleyen birisiyim ve boşanmak için asla evlenemem. Hayatıma girecek olan kişinin sorumluluğunu alacağım. Ben daha kendimi tanımadan böyle bir sorumluluk altına asla girmem.” dedi.

İstanbul’da yaşamak beni yordu

İstanbul’dan ayrıldığını da ifade eden Yusuf Güney; ’’ Buraya gelmek trafiğe girmek bana o kadar zülüm geliyor ki. Gerçekten hiçbir yere gitmek istemiyorum.’’ açıklamalarında bulundu.

yusuf2

Herkeste lüks merakı var

Başarılı şarkıcı ‘’Dışarıdaki insanlara bakıyorum herkes çok mutsuz, sabah işe gidip akşam işten dönüyorlar ve ay sonu kazandıkları paradan kirayı, elektrik faturasını, suyu ödedikten sonra bu geri kalanına da şunu alırım deyip kendilerine maddi konfor sağlamak istiyorlar. Annelerimiz, babalarımız da böyle yaşamadı mı? Ben mutluluğu maddiyatta, gösterişte arayan birisi değilim.’’ diyerek gösterişi sevmediğinin altını çizdi.

İsteğin sonu yok

Olgun’un sosyal medyanın yaygınlaşması ile insanlar arasında bir yarış olmadı mı sorusuna yanıt veren Güney; ’’Elbette öyle, herkes en iyi arabayı, en iyi telefonu, en iyiyi, en iyisini istiyor bunun sonu yok. İnsanlar mutsuz ve umutsuz olduklarının farkında değiller ve sürekli bunları yanlarındaki insanlara yansıtıyorlar.” Dedi.

Sosyal medyada ne kadar takipçiniz varsa buna göre sizi değerlendiriyorlar…

‘’Bir belediye konserine katılmak için kaç takipçim olduğunu soran kişiye rastladım.’’ diyen ünlü popçu yaşadıklarını böyle anlattı; ‘’Geçtiğimiz yıllarda bir konsere davet edildim. Konser organizatörü tarafından bakalım Instagram’da kaç takipçisi varmış ona göre davet edelim yanıtını duydum. Bu adam 15 yıldan beri müzik piyasasında, o kadar söz yazmış demesi gerekirken artık takipçimize göre talepte bulunuyorlar. Bu bana çok saçma geliyor.’’ diyerek konu hakkındaki rahatsızlığını dile getirdi.

yusuf4

40 yaşımda her şey bambaşka olacak

Olgun, ‘’ Müzik piyasasından uzun süre uzaktınız. Şarkılarınızı ne zaman sevenlerinizle buluşturacaksınız? ‘’ diyerek sevenlerinin merak ettiği o soruyu sordu. ‘’Kısa bir zaman içerisinde yeni şarkım çıkacak, biraz dinlenme ihtiyacı hissettim, bu da benim en doğal hakkım. Söz müzik yapmak için yeni bir şarkı çıkarmadım. Yaptığım işin içime sinmesi gerekiyor. O nedenle uzun bir süre kendime vakit ayırmak istedim. Kırk yaşında ise etnik Deep House müzikler yapmayı planlıyorum. Kendime iki yıl hedef koydum. Kırk yaşında her şey bambaşka olacak… ‘’ diyerek sevenlerine de müziğe geri döndüğü müjdesini verdi.

İzmir’de rahatım

Dilek Olgun, diğer bir yönelttiği soruda ani çıkışları ile gündeme gelen Yusuf Güney’e sinirli birisi misiniz diye sordu. Ünlü şarkıcı ise; ‘’Haksızlığa gelemem haksızlığa tahammülüm yoktur. Cahil insanı bir şekilde anlarım, cahil sonuçta bildiğini zannediyor. Aptal insan öyle değildir. Bu tarz insanlardan çok olduğu için gerçekten insanı yorarlar ve bu aptal insanların çoğu yüzünden özellikle İstanbul’dan, İzmir’e taşındım orda çok rahatım. Biraz kaçıştı. Yaklaşık iki senedir İstanbul’da yaşamıyorum.’’ dedi.

İnsanlara bu lakapları takmayın

Hayvan sevgisi ile de tanınan Yusuf Güney; ‘’ İnsanlara hakaret etme konusunda artık bazı isimleri değiştirmeliyiz. Mesela birine kızıyoruz, hayvan köpek it diye lakaplar takarak o kişiye övgüde bulunuyoruz. Keşke bir hayvan kadar olabilsek, bence bu sözlerin yerine başka cümleler düşünmeliyiz. Hayvanları da bu şekilde rencide etmemeliyiz. Bir hayvan düşünün kötülük bilmez arkanızdan iş çevirmez, yalan konuşmaz, en zor zamanınızda yanınızda olur. Sevgi duygusunda gerçekten çok temiz ve saflar. ‘’ sözlerini sarf etti. Olgun, bu açıklamaların ardından spiritüel alanlarda da sansasyonel açıklamalar da bulunan Güney’e bu yöndeki düşünceleri sordu. Genç şarkıcı ‘’ Düşünsenize saf bir enerjisiniz. Her gezegenin onlarca uydusu, göktaşları, meteorlar, kayalar ve sayısı bilinmeyen çoklu paralel evrenler… Var olduğu bir şekilde kanıtlanmış ama ne kadar olduğu hala bilinemiyor. Bu koca sonsuzluk içerisinde atomuz, zerreyiz. Ve etrafına bakıyorsun doğduktan ölene kadar tek bir amaç var, para kazanmak. Her şey sırayla ilerliyor doğmak, büyümek, evlenmek, çocuk sahibi olmak ama bu aşamada kendimizi unutuyoruz. Bunlar için ölene kadar çalışıyoruz. Bir şekilde kendini ön plana çıkarıp iyi para kazanıp bunları yaşayanlar oluyor ama çoğu orada kalıyor. Bir yere kadar gelmiş maddesel dünyayı bırakmış, tamamen spiritüel dünyaya kendini adamış kişiler az oluyor. Metafiziksel durumlar içine giren çok az insan var çünkü insanlara dünyevi mallar tatlı geliyor. Ve bunu söylemek belki ayıp olacak ama ben çok yukarıdan kendimi aşağıya çektim. Mesela bizim insanlarda birisi düşsün, bayılırlar hemen o kişiyi kötülemeye ve bunu da genellikle en yakınlarımız yapar. Dükkân açarsın oranın gelirini, gelen müşterileri hesaplarlar. Bakımlı, lüks model araba ile yanımızdan geçen kişilere tek biz de vardır küfretmek. Baba parasıdır kesin diye yargılar yaparız. Belki de o kişi bunları çalışarak aldı. O yüzden ben ruhumuzun beslenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Günde üç öğün yemek yiyorsak bedenimizi doyuruyorsak aynı şeyin ruhumuz için de geçerli olduğunu düşünenlerdenim. Mesela dışarı çıkarken ne yapıyoruz, üstümüze kıyafet giyiyoruz değil mi? bedenimiz gözükmesin diye. Ruhumuz için de aynı şekilde bir kalkan görevi görmemiz gerekiyor. Negatif kötü olumsuzlukları o frekansları çekmemek için ruhumuza kalkan oluşturmak şart. Bu kalkan da oturduğun yerden olmuyor gidip marketten de alamıyorsun parayla da olacak bir şey değil. Bunun bir çalışması var, o çalışmayı çözmen gerekiyor. Bunu ister ibadet olarak algılayın isterseniz meditasyon olarak algılayın. Bunu illa kalıplaştırmaya gerek yok, inandığınız alan her neyse orada kendinizi arındırabilirsiniz.” dedi.

yusuf5

İsme takılıyorlar

Kavram konusunda problem yaşandığını ve aslında insanların aynı doğrultuda düşündüklerini belirten Güney ‘’Mesela bazen diyorum sabah kalktığınızda biraz meditasyon yapın. Meditasyon dediğim zaman insanlar sen de mi Budist oldun, inancın da mı kalmadı diyerek saçmalayıp duruyorlar. Demek istediğim şey şu ki oturun kendinizi dinleyin ama kişiler bunu başka yerlere çekiyor. Mesela kimisi tanrı diyor, bazıları Allah diyor. Aynı varlıktan bahsediyoruz ama herkes oradaki isme takılıyor. Herkes başka bir isim söyleyebilir ama inanç aynıdır orada bir yaratan vardır. Artık bu küçük olan şeylere takılmamamız gerekiyor. Çünkü hiçbir dinin içerisinde kalp kırmak, böbürlenmek, egoizm yoktur ama biz birbirimize bunun tam tersini yapıyoruz. Mesela birisi dine inanmıyorum diyor hemen arkasından kafir nasıl inanmazsın gibi o kişiye dayatmalar yapıyoruz. Bunların yapılmaması gerekiyor sonuçta o kişinin kendi inancı, kendi ruhu. Herkes dilediği şekilde yaşayabilir zaten dinde dayatma zorlama yok. Öyle insanları da aşağılamak onlara farklı birisi gibi davranmak çok yanlış.’’ 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *