Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem YİBO'ları kim talan etti?

YİBO'ları kim talan etti?

Yeni bir öğretmenler günün yani 24 Kasım Öğretmenler Gününün kutlandığı bugün ele almak istediğim yazımın bir çoğumuzun al/yapıştırlı mesajlarla mı yoksa iki amcamın ölümüne neden olduğu günlerde beni çocuğuymuş gibi sarıp, sarmalayan ve kurşunlardan saklayan köy öğretmenimi mi yada elleri öpülesi ve 'Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' diye seslenilen öğretmenlerimi yazarak, ansam derken nereden geldiyse aklıma aniden gelen bir çoğumuzun açılımını unuttuğu Yatılı İlk Öğretim Okulları geldi..

Okunma Süresi: 2 dk

Yeni bir öğretmenler günün yani 24 Kasım Öğretmenler Gününün kutlandığı bugün ele almak istediğim yazımın bir çoğumuzun al/yapıştırlı mesajlarla mı yoksa iki amcamın ölümüne neden olduğu günlerde beni çocuğuymuş gibi sarıp, sarmalayan ve kurşunlardan saklayan köy öğretmenimi mi yada elleri öpülesi ve 'Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' diye seslenilen öğretmenlerimi yazarak, ansam derken nereden geldiyse aklıma aniden gelen bir çoğumuzun açılımını unuttuğu Yatılı İlk Öğretim Okulları geldi..
Ve okumadığım ama gazetecilik hayatımda haber ve yorumlarımla yeri olan O yoksul ve çoğu yetim çocukların okuduğunu bildiğimiz yatılı bölge okulları eskisi kadar olmasa da hala özelliğini ve güzelliğini taşıyıp, taşımadığını düşünmedim değil.
Gazeteciliğimi taçlandıran yorum ve haberlerimiz içinde önemli bir yeri de olan YİBO'larda verilen eğitimin en güzel tarafı tam olmasa da köy enstitülerine benzeyen yönleriydi.
Çünkü bir çoğu da köylü çocuğu olan ancak bu gün çok da gündem de olmayan bu okullarımız diğer bir çok resmi kurumlarda olduğu gibi birilerinin rant kapısıydı.
Ki o rantçılar öğretmen kisvesi altında hayvan çobanlarıydı. Ve bu Şivanlar yoksul, yetim köy çocuklarına yedirdikleri bayat ekmeklerlerden yürüttükleri paralarla koyun tacirliği yapıyorlardı.
Fırıncıların satamadıkları bayat ekmekleri aldıkları taze para rüşvetleri ile YİBO'da ki çocuklara yediren bu Şivanlar yani Çobanlar kutsal bir görev olan öğretmenliği değil hırsızlığı iyi beceriyorlardı. Zaten onlara öğretmen değil hoca deniyordu. Hem de kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimi tefsir eden, saygı duyulan, camilerde, bizlere doğru yolu gösteren geçek hocalar değil büyücü, muskacı, sahtekar tipli insanlardı sözde öğretmen denilenler.
Ve ben bunları yazarken halkın vergisiyle aldıkları maaşların yanında YİBO'da çaldıkları çarşafları, kırtasiyeleri, kömürleri, sarı yağ (tere yağı) yerine öğrencilere Vita yağı yedirenleri gündeme taşıyordum. Onlar metropollere kaçıp, köyde yaptıklarını bu kez dernek denen stk'lar üzerinden kendilerini kamufle ederek, hemde pla bıyıkları ile devrimci diye adam diye kendilerini yutturmanın mutluluğunu yaşıyorlardı ki ben bu kez gelip İstanbul'da bunları yakalayana kadar...
İşte 24 Kasım Öğretmenler Gününde hatırladığım YİBO'ların talan edilmesinin kısa hikayesi..
Uzun hikayesini de 'Devamı gelecek' mi diye bekleyin derim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *