Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağladıkları ve bazı bebeklerin ölümüne yol açtıkları iddiasıyla yargılanan ve kamuoyunda “Yenidoğan çetesi” olarak bilinen örgütün yöneticileri ve üyelerinin yargılanması devam ediyor. 23 Kasım Cumartesi günü görülecek davanın 6. duruşmasında bir ilk yaşanacak. Yenidoğan çetesi lideri Fırsat Sarı ilk kez hakim karşısına çıkarak savunma yapıyor.
Örgüt lideri Fırat Sarı, duruşmaların altıncı gününde İstanbul’da Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin adliye konferans salonunda yapılan duruşmada savunmasını yapmak üzere adliyeye getirildi.
22’si tutuklu olmak üzere 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan çetesi davasının 6. günü, Fırat Sarı’nın savunmasının alınmasıyla başladı.
Fırat Sarı ifadesinde ne dedi?
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık örgüt lideri doktor Fırat Sarı" Yaklaşık 2 ay önce bu savcı tehdidi olayından sonra kamuoyunda yoğun tepki artınca avukatlarım işten ayrıldılar. Bir süre önce memleketimden avukat akrabam geldi. Onlar katılmak istediler savunma için ertelemek istediler. Ben onlara katılmadım çünkü buraya çıkıp maddi gerçeklerini ortaya çıkmasını istiyordum. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda gelişen infial nedeniyle herkesin etkilendiği bir durum oldu. Buraya gelmeyi çok istedim. Çünkü artık hayata karşı bir umudum kalmadı. Bütün hesaplarıma bakılsın istiyorum, öyle bir param yok. Olayların ortaya çıkması için her şeyi anlatmak istiyorum. 17-18 yaşında Tıp Fakültesine başladım. Üniversitede bir gösteriye katıldım ve terör örgütü üyeliğinden ceza aldım, cezaevinde yattım. Olduğum örgütte var olmaktan çok pişman oldum çıktım. Bu yaşananları herkesten gizlemek istedim. Devletle bağım koptu. Ben mesleğimi çok seviyorum, hekim olmayı çok seviyorum. O dönemlerde her şeyimi kaybettim. Bütün insani değerlerimi kaybettim, bir hiç kaldım. O yüzden burada konuşmak içtenlikle anlatmak istiyorum. Tıp fakültesini bitirdim. Zorunlu hizmeti Esenyurt Devlet Hastanesi'nde yaptım. Orada yoğun bakım düzeyini arttırdım. Mekanik anlamda geliştirdim. Orada başarılı işlere imza atıp medyaya çıktım, daha sonra Reyap Hastanesi'nde işe başladım. Zaten orada Esenyurt Devlet Hastanesi'nde tanıdığım arkadaşlarım vardı. Esenyurt'un sosyo ekonomik durumu düşüktü. Hastanenin ekibi çok yetersiz, oradan sevk ediliyordu. Orada Medihouse Tıp Merkezi, Avrupa Tıp Merkezi, aklıma gelmeyen bir sürü tıp merkezi var. Bebek kötüyse oradan sevk hatta ben kendim bile götürürdüm. Orada da çok iyi çalışınca bana oradan iş teklifi geldi. İşletmeci olmam için. Beni aradıklarında işletme nedir diye inceledim. Yapabilir miyim diye düşündüm. Reyap'taki görevlerimi aksatmadan kabul ettim. İşletmede benim tıbbi yüküm çok yoktu. Ama oradaki çalışanlar bana nöbetçi hekimlerden daha çok güveniyordu. Bana soruyorlardı. Daha sonra İlker ile tanıştım. Kafamız uyuştu. İlker ile birlikte işletmelerimizin sayısını artırdık, herkesten teklif geliyordu. İşimizi iyi yaptığımızı düşünüyorlardı" dedi.
“İnsanlar bana güveniyordu”
Sarı "112 dışı sevk denilen olay şudur ki, biz sevkleri tıp merkezlerinden aldık. İnsanlar bana güvendiği için hastalar bana sevk ediliyordu. 112'den kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Siz bile 112 komiteyi arasanız 1 tuşla hangi hastaneye kaç hasta gönderildiğini söylerler. 112 ile uygunsuz sevk gibi bir durum yok. Yenidoğan yoğun bakımında personel bulmak çok zor, çünkü maaşlar oldukça düşük. Nitelikli bir hemşire bile asgari ücretin biraz üzerinde çalışıyor. Ben özel işletmelerden yanayım. Her ne kadar özel işletmelerin insan sağlığı açısından daha iyi olduğunu düşünsem de aynı zamanda maddi açıdan da daha iyi kazanç elde etmeleri gerekiyor. Yaptığımız sözleşmelere göre ilaçlar, hemşireler ve doktorlar gibi her şey hastaneye aittir. Bunun dışında tüm ödemeler hastane kasalarına yapılır. Bizim mali birimler, insan kaynakları gibi diğer birimlere müdahalemiz olmaz" diye konuştu.
582 yıl hapis istemi
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı, 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Elebaşı Fırat Sarı’nın savunma yaptığı adliyenin önünde alınan yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti.