Ne kadar Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilse de yeni sistem bir başkanlık sistemidir...
Bürokrasinin azalacağı, hızlı kararlar alınıp, uygulamasının süratli olacağı bir sisteme geçtik.
Bahaneler geride kaldı.
Bürokrasinin tam olarak son bulması 657 sayılı memur kanunu değişmeden sona ermeyecek gibi.
Sadece memura keyif ve garanti veren bu yasa yeni Türkiye gerçeklerine uygun değil.
Madem hükümet özel sektör anlayışıyla düşünüp/çalışacak, kararlar alıp, uygulayacak.
Memurlarıda yeni sisteme entegre etmek bir gereklilik.
Yeni sistemin orta/alt gelir grubuna olabilecek katkıları öncelikli beklentiler dahilinde.
Mega projeleri bir bir hayata geçiren hükümet millettin direk kendisine, mutfağına/cebine ne kattılar sunacak?
Bizim yıllardır dillere pelesenk bir mali disiplinimiz var.
‘Aman mali disiplin zarar görmesin’
‘Devlette tasarrufa gideceğiz’ hep söylene gelmiştir.
Bu söylemler hükümetlerin ekonomik dili halini aldı.
Ne kadar katma değer sağladığını bilmek mümkün değil.
Zaman zaman rakamlar açıklanır: 'yapılan tasarruflardan devlet şu kadar kâr elde etti falan/filan'
Tasarrufa belediyelerden başlanılmalı.
Belediyelerin çoğu özelliklede Büyükşehirler ısraf merkezlerine dönüştü.
Neredeyse her çalışana bir makam arabası çılgınlığı ivedilikle sonlandırılmalı ve ne kadar gereksiz/yersiz harcama kalemi varsa çöpe atılmalı.
Millet ekonominin iyi, ya da kötü olduğunu alım gücüyle hesaplar...
Pazardan, mutfağa ne akar, ona bakar.
Cebin imanı yoktur!
Emekli aldığı maaşla geçinebiliyor mu?
Asgari ücretli hayatından memnun mu?
Memur, devlet çalışanı ay sonunu rahat getirebiliyor mu?
Orta ve küçük kobiler kredi kulanmadan, faize bulaşmadan kepenk açıp/kapatabiliyor mu?
Aldıkları krediyi zamanında ödeyebiliyorlar mı?
Devlet hastaysa, millet komaya girer.
Hayat bu eksende yaşanıyor.
Dünyanın her yerinde kapitalist sistemlerin hiç kaybetmeyenleri bankalardır, büyük sermaye gruplarıdır.
Kardan/yağmurdan/selden etkilemezler duruma göre yön alırlar.
Onların kenki çıkarları vardır.
Kıt kanaat geçinenler ise her daim devletten yana tavır alır,gerekirse kefen parasını hibe, canını feda eder.
Kendisi fakirlik çekse de devletinin güçlü ve zengin olmasını ister.
İş adamı mantığı yoktur.
Yeni hükümet dar gelir grubunu öne alarak politikalar üretmeli ve zor olan geçim derdini ortadan kaldıracak köklü çözümler üretmeli.
Şu holding bu kadar, öbür şirket şu kadar kâr elde etmiş millete ne faydası var?
Ülkeye ne faydası var?
Tüketen ekonomilerin, sıcak para girişi ne kadar bol olursa olsun, bir yerde tıkanma gibi huyları vardır.
Faizden arınmış, üreten ekonomiler ülkelerin can damarları olmuştur.
Hangi karar, hangi uygulama yapılırsa yapılsın.
Milllet mutfaktan cevap verecektir.
Tenceresine bakacaktır.
Emekliliği gelmiş ve yaşa takılanların sesini kim duyacak?
Emeklilik için genç, çalışmak için yaşlı sayılan yüzbinlerce insan derdini kime anlatacak?
Sorunu kim çözecek?
Büyükşehirlerde sıradan ev kiralarının bin lirayı aştığı gerçeği orta yerdeyken bu şartlarda bin lira emekli maaşı hangi derde deva olacak?
İntibak yasası işlemiyor mu?
En az emekli maaşı,asgari ücrete endekslense, çözüme bir parça katkı sunar mı?
Evlilik öncesi iş hayatında bulunmuş ve SSK’lı olarak çalışmış,sonrası ev hanımlığını tercih etmiş gün eksiği olan hanımlar için emekli olabilmenin yolu açılmalı.
BAĞ-KUR sigortalılarına sunulan imkanlar, SKK sigortalılarına da sunulmalı.
Ak Parti kurulduğu günden beri desteğini hiç esirgemeyen, sesi çıkmayan alt/orta gelir grubu artık homurdanmaya başladı.
Millet yaşasın ki devlet yaşasın...
Okunma Süresi: 3 dk
Bakırköy'de şiddetli yağış taşkınlara neden oldu, iş yeri sular altında!
#İstanbul Haberleri / 23 Kasım 2024
Direnç Tonusluoğlu Nereli, Hangi Takımı Tutuyor, Babası Kim, Kaç Yaşında, Mesleği Ne?
#Spor / 23 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *