Vuracaksanız adam gibi vurun!

Sen! Tetikçi kardeş…
*
Madem yapacağın işin bedelini aldın, geriye kala kala, işini adam gibi yapmak kalıyor... 
Öyle ya, kendine meslek edindiğin bu “ahlaksız görevi” yerine getirirken de bir ahlakın olmalı! 
* 
Pusu kurarak, kalleşçe arkadan vurma     mesela… 
* 
Yanında çocuğu olan bir babayı hiç vurma, ille de vuracaksan ertele, bir ara yanlız başına denk düşürdüğünde vurursun… 
* 
Sonra… “Ayağını denk al” mesajıyla bizden bir meslektaşı, yani bir gazeteciyi vuracaksan, ayağından filan değil… Tam, beyninin ortasından vur…(En azından kendi payıma bunu isterim)  Çünkü… Mesajdan anlayacak kadar ödlek olanların yapabileceği bir meslek değildir bu iş… 
 * 
Bu sabah, meslektaşım, bir dönem ortaklık yaptığım Ali Tarakçı’nın bacaklarından vurulma hadisesinin, basit bir trafik kazası sonrasında yaşanan tartışmayla sonuçlandığına, yakalandığında, tetikçinin vereceği ifadesi de dahil olmak üzere hiç kimse beni kimse ikna edemez.  Zira… Daha 1 ay öncesinde yine arabasına arkadan çarpılan Tarakçı, aracını bana gösterdiğinde gülerek anlatıyor, gelen geçen bana arkadan çarpıyor demişti. Ayrıca, Tarakçı, trafikte herhangi birisiyle tartışmaya girmeyecek kadar sabır ve hoşgörü     sahibiydi. 
* 
Bu meselenin, planlı ve kurgulanmış bir silahlı saldırı olduğuna dair şüphelerim oldukça yüksek. Eğer birilerinin tekerine çomak sokuyorsan, vurulmak, öldürülmek ise bu mesleğin cilveleri arasında. Bizi korkutan tek şey… Çoluğumuzun, çocuğumuzun yanında bu işlerin gerçekleşmesi. Gerisi, bildiğin kader… 
* 
Tarakçı ile son birkaç aydır gece yarılarına kadar tavla oynar, yendiğimde eli ayağı titrer, o yendiğinde ise pis pis gülerdi. O gülüşüne o an öyle gıcık olurdum ki… Aynı gülüşü, bugün vurulduktan sonra objektiflere verdiği pozda gördüm. 
* 
Kendisine üç kurşun atanlara/attıranlara öyle bir gülümsedi ki, tavla oynarken pulumu vurduğu anın tıpatıp aynısıydı… 
* 
Ve, sen! Tetiği çektiren kardeş! Sana en ufak bir lafım yok…Ciğerine kadar tanıyoruz seni…Çomak sokulan tekerin ta kendisisin…