Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi ve Kuş Bilimcisi İbrahim Uysal, her yıl kışlayan küresel ölçekte nesli tehlike altına girmeye yakın türlerden olan tepeli pelikanların bu yıl gölete gelmediğini, flamingoların ise bölgeyi terk ettiğini söyledi.
Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran Çanakkale, konumu ve kuş göçleri rotası üzerinde bulunması nedeniyle Türkiye'nin önemli sulak alanlarını içerisinde barındırıyor. Bu sulak alanlardan bir tanesi de nesli tehlike altında olan tepeli pelikan gibi kuş türlerine ev sahipliği yapan, Eceabat ilçesinde bulunan Uzunhızırlı Göleti. Ancak yaşanan kuraklık nedeniyle her yıl kışlayan küresel ölçekte nesli tehlike altına girmeye yakın türlerden olan Tepeli pelikanlar bu yıl gelmedi. Ayrıca beslenmek için gölette gelen flamingolar da su seviyesindeki azalma nedeniyle alanı tamamen terk etti.
'BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KAYBINI PERİYOTLAR İÇERİSİNDE İZLEME FIRSATIMIZ OLDU'
ÇOMÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi ve Kuş Bilimcisi İbrahim Uysal, sulak alanlarda yaşanan kuraklığın ekosistemi olumsuz etkilendiğini söyledi. Uzunhızırlı Göleti'ndeki biyoçeşitliliğin kaybını periyotlar içerisinde izleme fırsatları olduğunu vurgulayan Uysal, "Avrupa ve Afrika kıtaları arasında kuş göçleri açısından kritik bir konumda bulunan Çanakkale, barındırdığı sulak alanlarla birlikte kuş türü çeşitliliği açısından oldukça önemli bir bölge. Her yıl binlerce kuşun göç dönemlerinde dinlendiği ve beslendiği, binlercesinin kışı geçirdiği ve ürediği sulak alanlarımız her yıl kurak günler geçirmeye başladı ve bu durum yaşadığımız ekosistemin sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyecek hale geldi. Uzunhızırlı Göleti'nin özelinde tüm sulak alanlarımızda kuraklık ve insan kaynaklı etkilerle oluşan kayıplar ve kirlilik nedeniyle önemli bir sorunla karşı karşıyayız" dedi.
'BİRÇOK KUŞ TÜRÜ GÖLETTE GELMEZ OLDU'
Uzunhızırlı Göleti'ni daha önceki çalışmalarında 132 kuş türü belirlediklerini söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Uysal, bu türlerden bazıları ulusal ve küresel ölçekte nesli tehlike altında olan türler olduğunu belirtti. Bu türlerden birinin de tepeli pelikanlar olduğuna dikkati çeken Uysal, "Göletteki su seviyesi her kış döneminde daha da azalmaya devam ediyor. Bu yıl hiç tepeli pelikan alana uğramadı. Şu an gölette neredeyse su yok gibi bir şey. Bunun sonucunda birçok kuş türü gölette gelmez oldu. Uzunhızırlı Göleti yıllar içerisinde tarım alanları için yapılan agresif sulama yöntemleriyle, küresel ısınmayla ve her geçen yıl daha fazla hissettiğimiz kuraklık tehlikesiyle tamamen kurudu. Alandaki kuş tür çeşitliliği ortadan kayboldu" ifadelerini kullandı.
'SU SEVİYESİ DÜŞÜNCE ARTIK FLAMİNGOLARDA ALANI TAMAMEN TERK ETTİ'
Uzunhızırlı Göleti'nde normal su derinliğinin 12 ile 20 metre arasında olduğuna dikkat çeken Uysal, "Kıyılarına doğru daha düşük derinlikler var. Ördeklerin beslenebileceği ya da diğer balıkçıl türlerin beslenebileceği habitatlar mevcuttu. Su seviyesi azaldıkça ekosistem yapısı değişmeye başladı. Öncelikle balık gibi canlılarla beslenen tepeli pelikan ve dalarak beslenen diğer ördek türlerinin sayısı azaldı. Su seviyesi belli bir noktaya düştüğünde bu alana daha yakın bir bölge kışlayan flamingolar gelmeye başladı. Çünkü su seviyesi flamingoların beslenmesi için uygun hale gelmişti. Ancak su seviyesi daha da azaldığında artık alanda organik madde birikimi ile birlikte oluşan ötrifikasyon göldeki tüm canlılığın yok olmasına neden oldu ve flamingolarda alanı tamamen terk etmek durumunda kaldı. Su kalitesi bozuldu ve su içerisindeki canlılık tamamen yok oldu. Göletteki biyoçeşitliliğin kaybını periyotlar içerisinde izleme fırsatımız oldu" diye konuştu.
'SU SEVİYEMİZ BÖYLE DEVAM EDERSE BİYOÇEŞİTLİLİK KAYBIMIZ HIZLA DEVAM EDECEK'
Çanakkale'nin kuşlar açısından 'Batı Palearktik' bölgede çok önemli bir göç rotası üzerinde yer aldığının altını çizen Uysal, şöyle devam etti:
"Her yıl bizden daha kuzeyde ürüyen birçok su kuşu kışı geçirmek için Çanakkale'deki sulak alanlara geliyor. Eğer su seviyeleri böyle devam ederse gelen türlerin birçoğu hala su rezervini koruyan alanlara gidecekler. Bizim de biyoçeşitlilik kaybımız hızla devam edecek. Bununla birlikte kuşların sağladığı birçok ekosistem hizmetlerinden yararlanamayacağız. Her yıl daha fazla kuraklığı, susuzluğu konuşmak durumunda kalacağız."