Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk-İş'te bir araya gelerek ortak açıklama yaptı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, ülke olarak bir ekonomik krizden geçildiğini belirterek, "Bundan 14 ay evvel kamuda Hak-İş'le beraber bir toplu iş sözleşmesi yaptık. Kamuoyunun tamamına yakınının memnun olduğu yüzde 90 oranında zammın bulunduğu bir ücret alındı. Zaman zaman "Odacının maaşı müdürü geçti, çöpçü öğretmeni geçti" gibi meselelerle 1 ay boyunca muhatap olduk. Aradan 14 ay geçti, ekonomik yönden darmadağın olduk. Baktığınız zaman o dönemde bizim fazla aldığımızı söyleyen kesimler, şu anda kamuda öyle ücret dengesizlikleri var ki iki misline yakın ücret alıyorlar. 17 bin lirayla bırakın bir ayı bir hafta geçinme şansınız yok. Hala "ülkemizde asgari ücret fazladır, asgari ücret 10 sene önce şöyleydi" gibi konuşmalar var. Bunları konuşmak anlamsız, ayıp ve günahtır. Tablo ortada, alınan paralar ortada ve marketlerde, raflarda olan fiyatlar da ortada" dedi.
'BİZİM ÜZERİMİZDEN ELLERİNİ ÇEKSİNLER'
Depremin, savaşın, pandeminin maliyetini bildiklerini vurgulayan Atalay, "Fakat kötü bir ekonomik yönetimde bu maliyetleri de biz ödüyoruz. Düşünün enerji sektöründe 20 yıldır çalışan bir işçi 25 bin ile 30 bin arasında bir ücret alıyor. Patronuna sorduğunuz zaman "bu ücret yüksek bir ücret, bu ülkede çok rahat geçinilebilecek bir ücret" diyor. "Allah size nasip etsin" demek istiyorum; ama beddua etmek istemiyorum. Ülkemizde yüzde 20'lik bir kesim refah içinde yaşıyor, bedelini ise yüzde 80'lik bir kesim ödüyor. Özel sektördeki patronlar, kazandıkları para ve karları ortada. Ona rağmen 10 yıllık, 20 yıllık bir işçiye 10-15-20 bin lira parayı çok görüyorlar. Bunlar bizi köle zannediyorlar. Bu meseleyle ilgili üzerimize ne düşüyorsa noksansız yapmak zorundayız. Bu meseleyi emekçinin üstüne, dar ve sabit gelirlinin üstüne yıkmanın anlamı yok. Kemeri sık, faizi arttır, vergiyi yükselt, "bahşişten vergi nasıl alırım" onun yoluna bak. Böyle bir yetkiyi bundan önceki Maliye Bakanı'na versen o da yapardı. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler. 17 bin liranın ekonomiyi düzeltmeyle ilgili bir alakası yok. Bir yerde ekonomik kriz varsa orada huzur yoktur."
'ÜCRETLİLERİN PAYI AZALIYOR'
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, makroekonomik göstergelere bakıldığı zaman büyüyen bir Türkiye'nin görüldüğüne dikkat çekerek, "Kişi başına düşen milli gelirler 13 bin dolara çıktı TÜİK'in rakamlarına göre. Üretim çarkları devam ediyor. Özel sektörde pek çok şirket 3 vardiya çalışıyor. Büyüme de devam ediyor, ihracat artıyor, işsizlik azalıyor. Bütün bu makroekonomik veriler ışığında çalışanların, emek hareketinin, dar gelirlinin, asgari ücretlinin tablosuna bakıldığında ise büyümeye rağmen, Gayrisafi Milli Hasıladaki artışa rağmen ücretlilerin aldığı pay artmıyor, azalıyor. Bu çerçevede bakıldığı zaman asgari ücretle çalışanların oranı da artıyor. Türkiye'de refahın adil paylaşımıyla ilgili tersine bir gidiş söz konusu. Seçim sonrası sadece bizim konfederasyonda 5 bin işçi işini kaybetti. Bunlar hiçbir suçları yokken, hiçbir cezai işlem uygulanmadan tamamen belediye başkanlarının inisiyatifiyle çıkarılıyor. Bu işten çıkarmalar bizi son derece üzüyor. Muhalefet partilerinin söyledikleri ve yaptıkları arasında ciddi fark var. Ekonomik kriz varsa işçiyi çıkartmak çözüm değildir, yeni istihdam üretmek çözüm olur. İşten çıkarmalara son verilmesini istiyoruz" dedi.
10 MADELİK BİLDİRİ
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 3 konfederasyonun imzası bulunan 10 maddelik taleplerinin yer aldığı bildiriyi okuyarak, şöyle dedi:
"Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut sistem ve tarife çalışanları mağdur ediyor. Vergi sistemi yeniden yapılandırılmalı. Çalışanlar üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Ücretleri düşük tutarak bunu sağlayamazsınız. İşçi, memur ve emekli maaşları TÜİK'in hesaplamalarına göre artırılıyor. Yaşanan enflasyonla açıklanan enflasyon arasında büyük bir fark var. Henüz zamlar ücretlere yansımadan elektriğe yüzde 38 zam yapıldı. Asgari ücret acilen artırılmalıdır. Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret seviyesinde ücret almaktadır. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline geldi. Ülkedeki yüksek enflasyon sebebi, sermayenin bitmek bilmeyen kar hırsıdır, dar gelirli işçiler değildir. Enflasyonu düşürmek için işçilerden fedakarlık beklenemez. İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur. Kamuda ücret dengesizliğine son verilmeli. En düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesinde olmalı. Milyonlarca emekli, asgari ücretin çok altında aylık alıyor. Emekli aylıkları hesaplanırken büyüme tümüyle hesaba katılmalıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki haklar kaldırılmalı. 696 KHK'nin kapsamı dışındaki taşeron işçiler kadroya alınmalıdır. Bu işçiler sürekli kadroya geçirilmeli ve kamuda taşeron işçi statüsüne son verilmelidir. Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle çalışanların hakları aşındırılmamalı. Tasarruf adı altında işçinin emeğinin karşılığı olarak hak ettiği ücretten kesintiye gidilmesi ve sosyal haklarının azaltılması kabul edilemez. İnsan onuruna yakışan bir çalışma için mesleki hastalıkları azaltan ve çalışma şartlarını iyileştiren bir sistem oluşturulmalıdır. Çalışma hayatında ayrımcılık son bulmalıdır."