Siyasi üslup iyice kabalaştı. Liderler birbirlerine hakaret ediyorlar, aşağılıyorlar. Ben şahsen bu siyasileri dinlerken utanıyorum. Ülkemin bu siyasiler tarafından yönetilmesinden ıstırap duyuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisine baksan, her gün hakaretler gırla gidiyor. Her gün kavga, itiş kakış yaşanıyor.
Muhalefet partileri suçu iktidar partisine yüklüyor desem, bu pek doğru olmaz. Zira Türkiye’de neredeyse muhalefet yapan, iktidarı eleştiren parti kalmadı. Bir tek ana muhalefet partisi var muhalefet yapan.
MHP desen bir zamanlar iktidara ve onun kurucu liderine demediğini bırakmıyordu. Ana muhalefet partisi kadar o da muhalefet yapıyordu. Yolsuzluklardan ve vatana ihanetten bahsedip, “hesap sormazsam namerdim” diyordu. Ama ne olduysa, nasıl bir anlaşma yapıldıysa, ne tür bir açık bulunduysa bilinmez, birden bire iktidar yanlısı oluverdi. Şimdi iktidar partisi mensuplarından daha fazla MHP genel başkanı savunuyor AK Partinin kurucu başkanını. Öyle ki Rıdvan Dilmen’in bir “cinlik” yaparak Recep Tayyip Erdoğan’ı merhum Deniz Gezmiş’e benzetmesine bile Ak Partililerden önce Devlet Bahçeli karşı çıktı, veryansın etti. Ayrıca Bahçeli durmadan, önümüzdeki seçimlerde Ak Parti ile nasıl bir işbirliği yapacaklarına dair planlar, projeler önerip duruyor. Biz bunu görünce MHP ne yapıp edip AK Parti’nin kanatları altına girmeye çalışıyor diye düşünmeden edemiyoruz.
Muhalefet partisi olarak MHP bu duruma gelmişse, MHP’den muhalefet partisi olarak bahsetmek çok da mümkün değil. Zaten muhalefet partilerinin görevi iktidarın yanlışlarını eleştirmek olması gerekirken MHP iktidarı bırakmış varsa yoksa CHP’yi eleştirmekle meşgul durumdadır.
Geriye kalan HDP desen, o da kendi derdine düşmüş. Genel başkanları dahil on, on iki milletvekili hapiste. Geri kalanları da hapse atmak için ha bire yeni fezlekeler çıkarılıyor. Belli bir bölgede, ağırlıklı olarak yerel yönetimleri yönetiyorlardı. Bütün belediye başkanlarını görevden aldılar. Yerlerine kayyum atadılar. Zaten konuştukları hiçbir şeyin basında yer bulması mümkün değil. Ülke öyle gerildi ki Türkiye genelinde siyaset yapmaları nerdeyse imkansız hale geldi. TBMM dışında pek görünemiyorlar.
Bir zamanların HAS Parti’si vardı. İktidarı oldukça etkili eleştiriyordu. Genel başkanı Numan Kurtulmuş’un eleştirileri vido olarak halen internette dolaşıyor. Has Parti Ak Parti’yi eleştiride bir hayli etkili oluyordu. Zira aynı mahalleye hitap ediliyorlardı. Aynı camiada aynı kökten gelen insanlar olarak siyaset yapıyorlardı. Öyle zehir zemberek eleştiriyorlardı ki bugün bile söylenemeyenleri söylüyordu Numan Kurtulmuş. Ama ne yapıldı edildi Has Parti kapatıldı ve genel başkanı Numan Kurtulmuş birkaç arkadaşıyla birlikte Ak Partiye transfer edildi. Sustu, susturuldu. Şimdi o cenahtan kimse sormuyor; iyi de yapılan o eleştiriler ne oldu? Değişen ne oldu? Neden şimdi iktidarın sözcülüğü yapılıyor diyen olmadı, olmuyor.
Aynı Şekilde şimdiki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Farklı DP’de genel başkan iken Recep Tayyip Erdoğan için zehir zemberek konuşuyordu. Yetimin hakkının gasp edilmesinden bahsediyor, yolsuzluklardan bahsediyor, hesap soracağını söylüyordu. Etkili muhalefet yapıyordu. O da transfer edildi, sustu susturuldu. Şimdi Tayyip Erdoğan’ı en ateşli o savunuyor, ana muhalefet partisi ile en etkili kavgayı o yapıyor.
Vatandaş ise sormuyor, sorgulamıyor. Neden bunlar değişti? Vatandaş dediğimiz Ak Partili kitle, o toplum kesimi sormayınca, sorgulamayınca iktidar partisi kendine çeki düzen vermek yerine sorunları kendi yöntemleriyle çözüyor. Kimini transfer ediyor, kimini içeri attırıyor. Bir şekilde susturuluyor.
Muhalefet partisi olarak geriye bir saadet partisi kalıyor ki o da rahmetli Necmettin Erbakan’ın oğlu tarafından etkisiz kılınmaya çalışılıyor. Bir de yeni kurulun İYİ Parti. İyi Parti henüz kuruluşunu tamamlamış değil. Dolaysıyla etkili bir muhalefet yapamıyor. Genel kurulunu yaptıktan, kadrolarını kurduktan sonra göreceğiz ne kadar etkili muhalefet yapacağını.
Velhasıl bir tek CHP var muhalefet ve ana muhalefet görevini yapacak olan. O da ne yapıyor, sadece sorular soruyor. O sormayan, sorgulamayan Ak Parti tabanını uyandırabilmek için iktidarın başındakilerin yaptıkları yanlışları ve usulsüzlükleri belgeler çıkararak anlatmaya çalışıyor. Maksat muhalefeti sözden çok belge ile yapmak, etkili olmak.
Son günlerde gündemde olan MAN Adası’ndaki bir şirket üzerinden yapılan milyon dolarlık para transferlerini soruyor, sorguluyor. Recep Tayyip Erdoğan önce “bu adaya giden bir para yok, o paralar bir şirket satışından dolayı gelen paralar” dedi. Bu kez “hangi şirket satıldı, sermayesi (1 Sterlin)5 TL olan bir şirket üzerinden nasıl bir transfer yapıldı” diye soruldu. Sonra bu söylediklerini de inkâr edip, benim yakınlarımın şirketleri yok denildi. Bu kez CHP BUMERZ diye bir şirketin belgelerini ortaya çıkardı. Bu şirketin kurucuları ise Erdoğan en yakınları dendi, belgeler gösterildi.
Bu belgeler ve söylemler doğrudur yanlıştır ben şahsen henüz bilmiyorum ama an muhalefet partisinin bu belgeler ve iddialara karşı iktidar partisinin ne yapmasını beklerim?
Adam gibi cevap vermesini beklerim. Öyle “cibilliyetsiz, vatan haini” falan demem. “Zamanlama manidar” deyip “FETÖ’yle işbirliği yapıyor” suçlamasında bulunmamam. O belge ve iddiaların yalan, yanlış olduğunu resmi kayıtları ortaya koyarak çürütürüm. Şayet gerçekten iftira atılıyorsa, birileri ana muhalefet partisini kullanıyorsa bunu ortaya çıkarmak da Ak Parti’nin ve başındakilerin görevi olmalı. Kurulur mecliste bir araştırma komisyonu. Yetkili makamlardan belgeler istenir. Açıklanan belgelerin doğruluğu yanlışlığı test edilir ve o zaman ana muhalefet partisinin yalancı ve iftiracı olduğu anlaşılır. Ama siz bunu yapmaz da seni her eleştireni terörist, hain diye yaftalar onlara alabildiğine hakaret ederseniz, ben de derim ki siz susturamadıklarınızı, transfer edemediklerinizi böyle ekarte ediyorsunuz. Siyasetin dilini de siz kabalaştırıyorsunuz.
Demokrasi herkes için olmalı. Sadece yönetenler bu nimetten yararlanmamalı. Yönetimler şeffaf olmalı. Siyaset bilgi ve belge ile yapılmalı. Sadece yönetenlerin alabildiğine özgür olduğu toplumda demokrasi yoktur.
Bütün bunları sorgulamayan bir toplum kesimi varsa o zaman işimiz zor. Yani siyasilerin üslup ve dilini yine toplum düzeltebilir ancak. Güçlünün peşine takılmaktan vazgeçip, acaba güçlü haksızlık yapıyor mu diye sorgulamadan hiçbir şey düzelmez. Neden sorulara cevap verilmez de hakaret edilir? Neden belgeye belge ile yanıt verilmez?
İşte burada yanıt vermek yerine hakaret edilirse siyasi dil kabalaşır.
Okunma Süresi: 5 dk
Turuncu kodlu uyarı yapıldı: İşte o ilde okullar tatil edildi!
#Gündem / 21 Kasım 2024
Umami filminin başrol oyuncuları ve hangi platformda yayınlanacağı belli oldu
#Televizyon / 21 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *