Aydınlar Ocağı Genel Merkezi tarafından düzenlenen “Dünden Bugüne Kıbrıs” konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantının moderatörlüğün geçmiş dönem İBB Meclis Üyesi Mimar Süleyman Uluocak yaptı. Davetlilere seslenen Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, “Kimse kusura bakmasın, bugün gaflet ve dalaletteyiz. Trabzon'un alındığı gün İstanbul'daki papaz gidip orada ayin yapıyorsa, bu bir gaflettir” dedi.
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi “Dünden Bugüne Kıbrıs” konulu toplantıda Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu’nu misafir etti. Yarına ışık tutması amacıyla, dünden bugüne gelen değerlendirmelere yer verilen toplantının moderatörlüğün geçmiş dönem İBB Meclis üyesi Mimar Süleyman Uluocak yaptı. Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa E. Erkal’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, Zeytinburnu Kaymakamı Dr. Adem Uslu’nun yanı sıra çok sayıda Kıbrıs Gazisi katıldı. Programın moderatörlüğünü yapan Mimar Süleyman Uluocak, üniversite hocalarından birinin, “Amerika’nın tanımadığı hiçbir devleti dünya tanımazmış” sözlerini hatırlatarak, “Türk Devleti 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Kıbrıs'a havadan, karadan ve denizden çıkartma yapmış ancak 9 sene sonra bir devlet kurulmuş ama 41 senedir tanıtamamış” dedi.
8 ülkeden biri
Zeytinburnu Kaymakamı Adem Uslu, “Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 41. Cumhuriyetimizin ise 101 kuruluş yıl dönümünü idrak ettiğimiz 2024 yılının içerisinde düzenlenen panele başta gaziler olmak üzere tüm katılımcılar hoş geldiniz” dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41 yıldır uluslararası camiada tanınmamış olmasının eksiklik olduğunu vurgulayan Uslu, birkaç gün önce Kırgızistan’ın başkenti Bişkek'te gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı 11. Zirvesi’nde 8 gözlemci ülkeden biri olan KKTC'nin de bulunup temsil edilmesinin 41 yıldır var olduğunu ve zaman içerisinde ‘İster tanısınlar, ister tanımasınlar’ devletin nosyonunu devam ettireceğinin en önemli göstergesi olduğunu vurguladı. Geçmişten bugüne Kıbrıs Türklüğü davasına kanları ve canlarıyla hizmet eden herkesi minnet ve rahmetle andı.
Son derece yanlış
Toplantının açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa Erkal, Türklerin tarihi boyunca tüm dinlere saygılı olduğunu belirterek, “Dün ve bugün insan haklarına en çok saygıyı gösteren bir milletiz ve devletiz” dedi. Erkal, Fener Patriği’nin TC vatandaşlığının değerini bilmeden yıllardır çirkin hayallerin peşinden koştuğunu söyleyerek, “Fener Patriği, bilhassa yurt dışı gezilerinde Türkiye aleyhine beyanlardan çekinmemiştir. Batı Trakya'da Yunanistan ne yapıyorsa biz de aynısını yapmalıyız. Bir kişinin faaliyetleri dolayısıyla vatandaşlıktan çıkarılması en isabetli yoldur. Bu mevkiye layık bir Rum vatandaşımızı tayin etmeliyiz. Dini olmaktan ziyade siyasi amaçlı faaliyetleriyle öne çıkan, Pontus hayalleri kuran sözde vatandaşımız çoktan haddini aşmış; ancak layık olmadığı saygıyı görmüştür. Aşırı saf ve bilgisiz bazı vatandaşlarımızın desteği ile ona Trabzon'da Sümela Manastırında ayin izni verilmesi son derece yanlış ve dışarıya cesaret verici bir gösteridir. Eğer dış baskı varsa bunları çöpe atmak ve gereğini yapmak zamanıdır. Eğer direnme gücü bazılarında kalmadıysa direnebilecekleri ve milli şuurlu olanları görevlere getirelim. Sümela’da yapılmak istenen ayinlerin Trabzon'un kurtuluşuna rast getirilmesi de tesadüf olamaz. Birçok Müslümanın uçurumlara ve taşlara atılarak şehit edildiği bu mekanı iyi tanıyalım; işgüzarlığı ve aşırı saflığı bırakalım. Patriğe ‘Ekümenik’ sıfatı ile davet göndermek yanlıştır. O zaman neyi savunuyorsunuz diye adama sorarlar” eleştirisinde bulundu. “Bu ülkeyi korumak sadece siyasilerin ve görevlilerin değil, yerli, milli ve dışardan kumandalı olmayan sivil toplum kuruluşlarının da işidir” diyerek konuşmasını sonlandıran Aydınlar Ocağı Başkanı Mustafa Erkal, “Kimse üstünden sorumluluğu atmasın. Aydınlar Ocağı milli hassasiyeti hisseden bir birliktir” ifadelerini kullandı.
İlk inen birlik
Hazırladığı bir sunumla dünden bugüne Kıbrıs’ı anlatan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu ise mezuniyetinin hemen ardından askere gittiğini, eğitim döneminden sonra komando birliğinde doktor olduktan sonra Kıbrıs Barış Harekatı'nın çıktığını ve bağlı bulunduğu birliğin Kıbrıs’a ilk inen birliklerden birisi olduğunu söyledi. Savaştan 10 yıl sonra Genel Kurmay Başkanlığından bir yazı geldiğini ve kendisini madalyayla onurlandırıldığını belirten Serdaroğlu, madalya alanlar arasında tek doktor olmanın gururunu her zaman yaşayacağını anlatarak sunumuna başladı.
70 bin şehit verildi
O dönemde Türkiye'yi yöneten Bülent Ecevit ve yardımcısı Erbakan’ın gerçek bir devlet adamı olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, Kıbrıs'ın coğrafi konumunu anlattıktan sonra, varoluşundan itibaren Mısır, Hitit, Grek Kolonileri, Fenike, Asur, Pers, Büyük İskender, Roma, Doğu Roma, İslâm Devleti, İsaac Comneneus, İngiliz, Templier Şövalyeleri, Lusignan, Venedik, Osmanlı ve Britanya devletlerinin himayelerine veya hâkimiyetlerine girdiğini söyleyerek, Mısır’ı fethetmeden önce Osmanlılar’ın Kıbrıs'ın önemini anlayarak 70 bin şehit vererek 1571 de Kıbrıs'ı aldığını söyledi. O günlerde Rumlar’ın Osmanlı’nın gelmesini dinini ve dilini serbest bıraktığı için alkışladığını, 1791 de bir Yunanın Helenizmi kurmak için Viyana’da bastırdığı haritayı dağıttığını söyleyerek, “Önce Mora Yarımadası’nda bir isyan çıkacak, orada bir Yunan Devleti kurulacak, sonra Girit ve Adalar alınacak, Kıbrıs alınacak devamında Batı Anadolu, sonra Trabzonda Pontus Rum Devleti kurulacak ve sonunda İstanbul alınacak. Bugün tüm Rumda bu ideal yatıyor. İstanbul’dan bu gün Konstantinopolis diye bahsediliyor. Bu adamın söyledikleri nasıl bu günlere gelmiş. Nasıl mı? Papazları eğitmişler. Heybeliadadaki Papaz Okulunu inceledim. Bu ideali bugünkü nesillere aktaranlar papazlar ve öğretmenlerdir. Kimse kusura bakmasın, bu gün gaflet ve dalaletteyiz. Trabzonun alındığı gün İstanbuldaki papaz gidip orada ayin yapıyorsa, bu bir gaflettir” açıklamasını yaptı.
Dikkatli olmalıyız
“Bugün İstanbul'u almaları mümkün değil ama bir Eyüp ve civarında bir Ekümenlik kurmak istiyorlar” diyen Serdaroğlu, “Ne yazık ki Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 11'inci Zirvesi’ne Ekümenik devleti diye bu papaz davet edilmiş, bayrağı asılmıştır ve Türk Dışişleri Bakanı ‘ben bu toplantıya katılmam’ dememiştir. Bu benim için büyük bir üzüntüdür.
Bir Rum Papazı demek, Rum milliyetçisi demek. İşte bunların eğitim ya da yardım adı altında kurdukları hayır derneklerine karşı son derece dikkatli olmalıyız. Onlar birbirini belli bir amaca doğru sürükleme derneği. Osmanlı çöküş dönemine girmiş. 1877'de Ruslarla yapılan savaşta Kars ve Ardahan'ı almış, diğer taraftan da İstanbul önlerine Yeşilköy'e kadar gelmişlerdir. Hatırlatmak isterim ki Osmanlı döneminde Türklerin en büyük düşmanı Ruslar olmuştur” ifadelerini kullandı.
HAYATINI KIBRIS DAVASINA ADADI
1912’de Balkan harbinden bugüne geliş serüveninin anlatıldığı programda, Menderes, İsmet İnönü, Rauf Denktaş, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de Kıbrıs Harekatındaki rollerini anlatan Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, Rauf Denktaş’ın hayatını Kıbrıs davasına adadığını ifade etti. O dönemin yöneticilerinin gerçek anlamda bir devlet adamı olduğunu da vurgulayan Serdaroğlu, Denktaş’ın Kıbrıslılara “Bu ülke senindir. Onun egemen sahibi sensin. Barışçı olmak istiyorsan barış istiyorsan haklarını bil ve savun. Karşı tarafı bil ve düşün. Güçlü ol, sabırlı ol, dava ve vatana sahip ol. Geçmişi ile şanlı Türk tarihi ile övün” dediğini söyleyerek, “Türk olmaktan ne kadar gurur duysam azdır, azdır, azdır” dedi. Ulu Önder Mustafa Kemal’in de anıldığı programda, Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, “Atatürk bir millettir ve ondan önce millet yoktu. Atatürk Cumhuriyettir, Türk tarihidir, eğitimdir, sanayidir, tarımdır, kadın haklarıdır. gelecektir. Atatürk Türktür” diyerek konuşmasını tamamladı.