Prof. Dr. Arslan, "İzmir'de gördüğümüz şey çok enteresan. Deprem bölgesine yakın yerlerde minik çatlaklar bile yokken, deprem dalgaları İzmir yarımadasını komple aşmış ve Bayraklı'ya ulaşmış. Bayraklı'da da özel bir yer seçmiş. 'Bu özel yer nedir' diye araştırdık. İzmir'de bu dalganın geçtiği yol boyunca hiç mi yetersiz bina yoktu, vardı. Belki bu binalardan biraz daha kötüleri bile vardır. 'Neden burayı seçti' diye baktığımızda zemin koşullarını gördük.
Orası bir deltanın üzerine kurulmuş, geçmiş dönemlerde büyük ihtimal oradan nehirler akıyordu. Yumuşak bir zemin, kilden oluşan karma bir yapı. Su seviyesi de çok yüksek. Öyle olunca da depremin şiddeti büyüyor" diye konuştu.
'BUGÜN ÇOK DAHA YAKIN'
İstanbul'daki olası depreme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Arslan, "İstanbul depremi 1 ay önce çok yakındı, bugün çok çok daha yakın. İstanbul'da 'küçük kıyamet' diye nitelendirilen Osmanlı zamanı depremler olmuş, bunun periyotu 500 yıl civarında. 'Şu gün deprem olacak' deme şansımız yok; ama şiddetini tahmin etme yeteneğimiz biraz daha fazla. İstanbul'da bina stoğumuz çok kötü durumda.
Vatandaşa ait binalarımız maalesef afet direncinden uzak. Bir depremde çok ciddi kayıplar olacak gibi görünüyor. Devletin bunlara yetişmesi çok zor, vatandaş kendi önlemini kendisi alacak. Depremden korunabilmek için cep telefonu, otomobil alırken gösterilen hassasiyetin ev alırken de gösterilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.