İddianame, Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Davanın görülmesine saat 13.30'da başlanacak. Cemal Metin Avcı'nın avukatları, 15 Ekim'de mahkemeye başvurarak sanığın duruşmaya SEGBİS ile katılmasını istedi.
Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ise sanık müdafilerinin birtakım soyut gerekçelerle sanığı mahkeme huzurundan kaçırmak istediklerini belirterek, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılması yönündeki talebinin reddine karar verilmesini istedi. Buna ilişkin itiraz mahkemece kabul edildi. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır edilmesine karar verdi.
Avukat Epözdemir, başından beri Cemal Metin Avcı'nın cinayeti tek başına işlemediğini düşündüklerini belirterek, "Aşamalarında bununun tevsi kayıtlarını sunmuştuk. Buna ilişkin gerekçe olarak önce sanığın maktulü odun ateşinde yakmaya çalışıyor olmasından ardından da üzerine benzin döküp yakıp, üzerine beton dökülüp, bir palet ile dereye atmasından bahsediyoruz. En son ise Pınar Gültekin'in, Akyaka'da sinyal veren telefonu parçalara ayırıp, 3 ayrı yerde atılıyor. Yani daha önce senkronize edilmiş, sonrası düşünülmüş, soğukkanlı bir şekilde işlenmiş bir cinayetten bahsediyoruz. Canavarca eziyet çektirerek hem de tasarlanarak işlenmiş cinayetten bahsediyoruz" dedi.
"Sanığın anne, baba ve ortağının da delilleri yok ettiğini düşünüyoruz"
Kasten öldürmenin 2 tane nitelikli hali olduğuna dikkati çeken Epözdemir, "Çabalarımız sonucunda sanığın kardeşi Mertcan Avcı'nın suç delillerini gizlemeye çalışmak, yok etmek ve değişmek suçundan tutuklanması ve onun hakkında da dava açılması söz konusu oldu. Sanığın, annesi, babası ve ortağının da suç işleme suç delillerini gizleme, yok etme ve değiştirme suçunu işlediğini düşünüyorduk. Ancak, buna ilişkin savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Buna itiraz ettik. Reddedildi. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı'na başvurup, ret kararının kanun yararına bozma talebinde bulunduk" diye konuştu.
"Sanığı duruşma salonundan kaçırma talebi var"
Duruşmayla ilgili sanığı duruşma salonundan kaçırmaya dair talep olduğunu ifade eden Avukat Epözdemir, "Sanıkların can güvenliği ve Covid-19 nedeniyle duruşmayı SEGBİS aracılığı ile Afyonkarahisar'dan yapalım' deniliyordu. Biz bunu hukuka uygun olmadığını düşünüyorduk. Çünkü CMK'nın 201'inci maddesine göre, sanığa doğrudan soru sorma hakkımız var. Çapraz sorguda, sanığın jest ve mimikleri ile yargılamanın temel etkenlerinden olacağı düşünüyoruz. Bu nedenle, sanığın mutlaka duruşma salonunda dinlenmesini düşünüyorduk. 3 Mart 2009'da cansız bedeni çöp toplayıcı bir kişi tarafından çöp konteynerinde parçalanmış halde bulunan Münevver Karabulut cinayetinde ve Beyoğlu'nda 2010 tarihinde bir apartman boşluğunda cesedi bulunan 24 yaşındaki Boston Üniversitesi mezunu Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun ölümüne ilişkin görülen dava gibi birçok dosyada sosyal sorumluluk projesi kapsamında mağdur aile vekilliği yaptım. Münevver Karabulut cinayetinin sanığı Cem Garipoğlu bile duruşma salonunda dinlenmişken, burada bu sanığa böyle bir ayrıcalık tanınmaması gerektiğini düşünüyorduk, nitekim o talebimiz de kabul edildi" açıklamasını yaptı.