Tarakcı’yı vurma karşılığında on bin lira alacak olan tetikçi Veysel Kızılkula’nın, iş, kendisine teklif edildiğinde sevinçten havalara uçup, yanındaki arkadaşına “İşler açıldı” demesi bir insanlık dramı gibi gözükse de, sonrasındaki detaylar, bildiğin, kirli ilişkiler silsilesi…
*
Tetikçi ifadesi…
“O günlerde sevdiğim kızı kaçırdım, hamileydi, saga sola borcum vardı. İşsiz olduğum için harçlığımı babam veriyordu. Turgay Evren’den aldığım paranın sekiz bin lirasını borçlarıma dağıttım, kalan iki bin lirasını da anneme, kaçırdığım kıza bakması için teslim ettim. Paraya ihtiyacım olmasaydı bu işi asla yapmazdım. Vurduğum gazetecinin fotoğrafını Turgay abiye, whatsAPP üzerinden Rahmi Yıldırım gönderdi. Vurduğum kişiyi hiç tanımıyorum, suçumu kabul ediyorum…”
*
Tarakcı’ya gerçekleştirilen suikastın taşeronu Turgay Evren ifadesi…
“Mahalleden tanıdığım Rahmi Yıldırım, acil olarak birisini vurmamı, bu iş için otuz bin liraya pazarlık yaptığını, eğer kabul edersem yirmi bin lirasını bana vereceğini söyledi, ben de kabul ettim. İşsizdim, aldığım yirmi bin liranın yarısını Veysel Kızılkula’ya diğer yarısını ise borçlu olduğum kimselere verdim. Vurduğum kişiyi hiç tanımıyorum, suçumu kabul ediyorum…”
*
Tetikçi ve taşeron suç ortağının aynı ifadelerle suçladığı, konuşması halinde, olayın perde arkasındakilerini ve kirli ilişkilerini çorap söküğü gibi günyüzüne çıkartacak Rahmi Yıldırım ifadesi…
“Birisinin vurulması için hiç kimseye para vermedim. Hiç kimseye telefonumdan fotoğraflı mesaj göndermedim. Olay sabahı saat 06:20 sularında, vurulan şahsın oturduğu sitenin önündeki Migros’tan bisküvi almak için durdum. (Migros, en erken saat 09:00’da açılıyor) Yanıma beyaz bir araba geldi, ‘Burada durma, kamyon gelecek yük boşaltacak’ dedi, ben de tekrar hareket ettim. Vurulan şahsı hiç tanımıyorum, suçlamaları kabul etmiyorum…”
*
Tetikçi’nin arkadaşı Gökmen S.’nin ifadesi…
“Veysel, birisini vurduğunu, yaptığından dolayı vicdan azabı duyduğunu bunu da para karşılığı yaptığını söyledi. Olay gününün gecesinde saat 22:00 sularında Veysel bizim eve geldi, arabasında düşürdüğüm cüzdanımı verdi. ‘Nereye gidiyorsun’ diye sordum, ‘İşim var, belediyeye gidecem’ dedi. Gittikten dört saat sonra yine bizim eve geldi, saklanması gerektiğini, bunun için de kendi telefonumdan eniştesini aramamı istedi. Vurulan şahsın fotoğrafını, Veysel ile birlikteyken, Turgay Evren’in telefonuna gelen bir mesajda gördüm. Vurulan şahsı önceden tanımıyorum…”
*
Dördüncü şüpheli M.E.’nin ifadesi…
“Vurulan şahsa ait araç ve kişisel fotoğraflarının whatsAPP üzerinden gönderilmesinde benim profil fotoğrafımın kullanılmasıyla hiçbir alakam yoktur. Rızam dışında kopyalanmış olabilir. Telefonumun internetinden Ali Tarakçı sorgulamasını da ben yapmadım. İnternet paketim fazla olduğu için bazı arkadaşlar ve yanımda çalışanlar arada bir telefonumu ister, internete girerler, onlar yapmış olabilir. Vurulan şahsı hiç tanımıyorum…”
*
Esenyurt Polis Merkezi’ni telefonla arayan meçhul ihbarcının sözleri…
“Gazeteci Ali Tarakçı’yı vuran kişi Veysel Kızılkula’dır. Veysel, Avcılar’da oturan İ.P. adlı şahısla ailece görüşmektedir. Şu anda da onun evinde saklanmaktadır. Orada yakalayabilirsiniz…” (Gerçekten de zanlı o ihbarla yakalandı..)
Tarakçı suikastının önemli delilleri arasında sayılacak Metin Kabil adlı sahte hesaptan gönderilen o mesajlaşma trafiğinde ise aynen şunlar yazıyordu.
- Arabası otoparkta duruyor.
- Tmm.
- Ne yapmamızı istersin başkan?
- Abim ne olursun, bulun o piçi!
*
Özetle…
*
Ömründe hiç tanımadığı bir adamı, üç yaşındaki oğlunun gözleri önünde kurşun yağmuruna tutan, sözde borcuna sadık tetikçi, kiralık taşeron, gözü dönmüş cani, parayla kan döken, döktüren azmettiricisi “saygıdeğer…”
Vurulan gazeteci, “Piç”, iyi mi?
*
Mesaj alınmıştır
