CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Bakırköy Belediyesini ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, İstanbul'da işlenen kadın cinayetleri ve artan toplumsal şiddet ile ilgili yöneltilen soruya, "Maalesef, çok büyük üzüntüyle takip ettik. Uzun süredir önü alınamayan şekilde bu tip kötü haberleri almaya devam ediyoruz. Pek çok katil daha önce cezaevini kendine mesken tutmuş, daha önce girmiş ve çıkmış kişiler. Birtakım suçluların bazı aflardan yararlanması siyaset tarihinde konuşulmuştur. Bu son birkaç aydır hepimizi mahveden cinayetlerin suçluları hangi aflarla çıktı derseniz, bunlar Erdoğan affıyla, Bahçeli affıyla çıktılar" şeklinde yanıt verdi.
Özgür Özel, "Türkiye kötü yönetildiği için, Türkiye'de kendinden olmayan herkes tehdit görüldüğü için, cezaevleri olur olmaz şekilde dolup dolup boşaldığı için ve gerçek ceza çekmesi gerekenlere cezaevlerinde yer kalmadığı için sürekli infaz yasasında değişiklikler yapılarak hem suçlar caydırıcı olmaktan çıkarıldı hem içeride olması gereken suçlu dışarıya salındı. Dünkü katil defalarca psikolojik tedavi görmüş çıkmış. Devletin çok yakın takip etmiş olması gereken birisi. Bu haldeyken, aramızda olmaması gereken birisiyken başımıza bu sefer bu geldi. Bu konu, Türkiye'nin kötü yönetildiğinin tescilinden başka bir şey değil. Bir yanda öldürülen kadınlar, tacize uğrayan kadınlar. İstanbul Sözleşmesi'nden, bütün Meclis'in mutabakatı ile çıkıp, seçimlere giderken birtakım grupların oyunu almak için kadın örgütlerinin dünya kadar itirazına, hatta AK Parti'deki bazı kadın siyasetçilerin bile itirazına kulak asmadan ve bizim bütün uyarılarımızı dinlemeden, Anayasaya aykırı, hukuksuz bir şekilde, bir kişinin imzası ile İstanbul Sözleşmesinden çıkanlar, şimdi buna ne diyecek" ifadelerini kullandı.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINI YAŞATAN BİR SÖZLEŞME'
İstanbul Sözleşmesi'nin önemine değinen Özel, "Sayın Erdoğan biz hep beraber İstanbul Sözleşmesine oy verdik. Bir tanesi de benim. Büyük onur ve gururla oy verdik. "AK Parti döneminde yapılmış bir tane iyi iş var, nedir?" deseydiniz. "İstanbul Sözleşmesinin İstanbul adıyla bağıtlanıp Meclis'imizden oybirliği ile geçmesi" derdim. Bir nazar boncuğu vardı onu da bir seçim uğruna mahvettiniz. Ama görünen o ki seçim geçti, halen daha bu konuda özeleştiri yapmak yerine hatada ısrar ediyor. Bunu hata kabul etmiyor. İstanbul Sözleşmesi kadını yaşatan bir sözleşme. Kadınlar öldürülüyor. İstanbul Sözleşmesi kadınları koruyan bir sözleşme. Kadınlar tacize uğruyorlar, şiddet görüyorlar. O yüzden milletimize İstanbul Sözleşmesi'nden tek başına ve hukuksuzca, Anayasa'ya aykırı olarak çıkan Erdoğan'ı şikayet ediyorum. Ve kendisine şu çağrıda bulunuyorum, o sözleşmenin yeniden Meclis'ten oybirliği ile geçeceği bir zemini yaratmak sorumluluğunuzda. Biz iki elimizi birden kaldırmaya yine hazırız. Varsanız, İstanbul Sözleşmesini yeniden Meclis'te onaylayalım. Aslında şu anda çıkılmış bile değil ama hukuksuz şekilde Türkiye çıktı görünüyor. Ve maalesef, bu katiller, kadın düşmanları, şiddet uygulayanlar şöyle düşünüyor, "Zaten artık bunları koruyan, güvendikleri şey ortadan kalktı. Bana bir şey olmaz" diye düşünüyorlar. Elbette kanunlar var ama yetersiz. Çünkü kadınların arkasından devleti çektiniz. Kadınların arkasında artık devlet durmuyor. Bu yüzden katillere karşı, zorbalara karşı daha savunmasızlar. Sayın Erdoğan'a İstanbul Sözleşmesi'ne önümüzdeki salı günü Meclis'te hep birlikte yeniden dönmeyi teklif ediyorum" dedi.
'KUTUPLAŞMA DİKTATÖRLERE, TEK ADAMLARA YARAR'
Özel, Meclis açılışındaki "el sıkışma" ve "ayağa kalkma" tartışmaları ile ilgili "Siyasette yeni bir dönem başlayacak, başlamayacaktan öte şunu görmek lazım. "Normalleşme" dediğimiz şey, Erdoğan ya da Bahçeli ile anlaşma yapmak değil. 22 yıldır bu ülkeyi bu hale getirenlerle anlaşma yapacak halimiz yok. Ne yapacağız? Biz bu iktidarı ilk seçimde değiştireceğiz. Ama normalleşme milletin seçtiklerine, milletin hatırına asgari saygıyı göstermek ve gerçek sorunlar konuşulsun diye suni gündemlerden kaçmaktır. Cumhuriyet Halk Partisi bütün partilerle bayramlaşan tek partiyken, CHP lideri Özgür Özel bütün liderlerle tokalaşabilen tek liderken, 1 Ekim günü bu konuda bir farklılaşma oldu. Ben bundan memnunum. Sayın Bahçeli ile DEM'in el sıkışması Türkiye'de tansiyonu düşürür, kutuplaşmayı azaltır. Şunu bilmek lazım, kutuplaşma diktatörlere, tek adamlara yarar. Kutuplaşma, sosyal demokratlara ve halkın geniş kesimlerine her zaman zarar verir, zarar verdi. Sözün güçlü olduğu yerde kutuplaşmanın olmaması lazım. Biz sözümüze güveniyoruz, milletin sorunlarını biliyoruz. Nasıl çözeceğimizi anlatmak ve insanların kulakları bunu duysun istiyoruz. Çok kavga ederseniz ve lüzumsuz kavga ederseniz, suni gündemlerle kavga ederseniz; evde annesi ve babası kavga eden çocuğun iki kulağını kapatması gibi. "Hiçbirinizi duymak istemiyorum" dedirtmemek lazım seçmene. Bunu dedirtirseniz güçlü sözü olmayanların işine gelir. Güçlü liderliğine, tek adamlığına güvenenlerin, anayasa ve hukuk tanımayanların işine gelir. Anne baba kavga ederken çocuk kulağını kaparsa, hiçbirinizi duymak istemiyorum. Orada haklı ve haksız kalmıyor. Biz haklıyız, sözümüze güveniyoruz. Bu milletin bizi duyduğunda bizi seçeceğini ve Türkiye'nin çok daha önemli işleri çok daha kısa sürede başaracağını biliyoruz. O yüzden kutuplaşma ne kadar düşerse, sesler ne kadar duyulursa, içerik ne kadar önem kazanırsa o kadar önemlidir. Yoksa Bahçeli DEM'in elini sıktı diye biz ne Bahçeli, ne Erdoğan ile oturur Anayasa yaparız, ne bir başka. Bizim sözümüz belli, Anayasaya uymayanlarla Anayasa konuşmuyoruz, konuşmayacağız, biz kimse ile koalisyon kurmayacağız ama Türkiye ittifakını büyüteceğiz, Atatürk'ün partisini Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden iktidar yapacağız" ifadelerini kullandı.
'İLGİLİ BÜTÜN BAKANLAR BİLGİ VERSİN AMA ERDOĞAN ÇIKSIN VE HER ŞEYİ ORADA ANLATSIN'
TBMM'de salı günü yapılacak kapalı oturuma değinen Özel, "Ben şunu söyledim; "Eğer bir ülkenin Cumhurbaşkanı Meclis'in kürsüsüne çıkıp "Bize İsrail yakında saldıracak, hedeflerinde Anadolu toprakları, biz varız" diyorsa, derhal bunun bütün gerekçelerini, bütün kanıtlarını, bütün istihbaratını o Meclis ile paylaşması lazım. Açık bir oturumda bunu yapamayacaktır. Kapalı bir oturum olsun, bize bilgi verin dedik. Buradaki Meclis'in toplanıyor olmasını olumlu buluyorum ancak o oturuma mutlaka Erdoğan'ın gelmesi gerekiyor. "İki bakan yollayayım, onlar bilgi versin" İşin ciddiyetine terstir. Bakanlar bilgi verebilir. Bu oturumun 15-20 dakika, yarım saat sürme zorunluluğu yok. Bir gün bile sürebilir. İlgili bütün bakanlar bilgi versin ama Erdoğan çıksın ve her şeyi orada anlatsın. Yok, yasak savmak için böyle bir oturum olursa bunu çıkar millete ifade ederim. Hele hele bilmediğimiz bir şey söylenmez ve aslında meselenin, "Türkiye'nin güvenlik sorunu var. Güvenlik birinci sıraya çıkarsa, bu korku birinci sıraya çıkarsa, şu an birinci sırada olan yoksulluk, işsizlik, açlık, güvencesizlik, okullardaki memnuniyetsizlik geriler" diye düşünüp böyle bir güvenlik meselesini suni olarak şişiriyorlarsa bunu millete şikayet ederim. Devlet ciddiyetine yakışır bir sunum, devlet ciddiyetine yakışır bir bilgilendirme bekliyorum. O ciddiyete uygun davranacağım. Ciddiyetsiz davranırlarsa elbette kapalı oturumun tutanakları 10 yıl gizli kalacaktır ama içerikten milletim adına tatmin olmazsam bunu milletimle paylaşırım. İçeriği paylaşmam ama oradaki kandırmacayı paylaşırım. Benim endişem, bu meselenin suni gündem olarak köpürtülüp, güvenlik kaygıları ile yitirilen siyasi itibarın geri tahkim edilmeye çalışmasıdır. Eğer bunu yapmaya kalkan olursa ifşa ederim. Yok, bilmediğimiz, onların bildiği gerçek güvenlik sorunu varsa, bu konuda üstümüze düşeni yaparız. Ama yine de bu milletin esas meselelerini kullanmaktan bir adım geriye durmayız" diye konuştu.