Özel araçlarda tütün ve tütün ürünleri kullanımı yasaklandı. İster aracın sürücüsü, isterse araçta bulunan biri sigara kullanırsa, Kabahatler Kanunun 39’uncu maddesine göre 153 lira ceza kesilmekte. Birkaç gün önce yürürlüğe giren bu maddeye göre uygulamayı yapan trafik polisleri ülke çapında binlerce kişiye ceza kestiler.
***
Aracını sürerken sigara içerken polise yakalanan sürücülerin geneli yasağı öğrenince önce şaşkınlık yaşıyor. Sonra, “bu benim özel aracım, siz ne hakla benim özel alanıma karışıyorsunuz” mealinde itiraz ediyor. Tabi ki polis bu yasa tartışmasının bir tarafı olarak değil, uygulayıcısı olarak Kabahatler Kanununa göre sürücüye 153 TL cezayı yazıyor. Devlet tarafından özgürlük alanına müdahale (Toplumun büyük bir bölümünün özgürlük diye bir sorunu var mı) yetmiyormuş gibi, bir de cebindeki paraya el atılınca sürücünün ne hissettiğini hepimiz kestirebiliriz!
***
Bu türden yasaklar halk sağlığını koruma gerekçesiyle konulur. Fakat yasağın kapsama alanı, uygulama biçimi ve halk sağlığı ne anlama geldiği; bütün bunlar tartışmalı ve çoğu kez sınırları belli görecelilikler içerir. Gerek hukuk ve gerekse meşruiyet açısından bir hayli tartışmalıdır. Özellikle uygulama açısından da epeyi istismara açım bir konudur. Örneğin lokanta, kahvehane gibi yerlerin kapalı alanlarına konan sigara yasağının, mekânda yapılan göz boyayıcı değişikliklerle nasıl delindiğini hepimiz görüyoruz.
***
Kentleşmeyle veya birlikte yaşama alanlarının yoğunlaşmasıyla, halk sağlığı ve kamu alanı meselesi önem kazandı. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere diğer bireylerin haklarının korunması, toplumun gerek tıbben gerekse moral olarak sağlıklı olması devletin bireye karşı görevidir. Fakat işin bir yanını da bireyin özel hayatı ve hakları oluşturmaktadır. Halk sağlığı adına bireyin özgürlüklerine müdahale edilemez! Bu iş bir tahterevalliye benzer. Birey ise, özgürlüğü adına halk sağlığını da bozamaz! Bu denge ancak demokratik bir hukukla ve zihniyetle kurulur.
***
Özel aracında sigara içen birisine devlet ne diye karışıyor?
Şunu anlayabilirim: Özel aracın içerisinde çocuk veya hamile kadın var ise, bunun için caydırıcı ve eğitici önlemler alınabilir.
Fakat kamu sağılığı gerekçesiyle kişinin özel aracında sigara içmesine müdahale edilemez!
Peki, bu yasak neden konuldu?
Bunun üç gerekçesi olduğunu düşünüyorum.
Birisi, boşalan devlet kasasına mendil açma ölçeğinde de olsa para toplanmaya çalışılması!
Bir diğeri, Erdoğan’ın ideolojik ve politik zihniyetinde birey hak ve özgürlüklerinin tasarladığı toplum yapısı için yok sayılması. Bu anlayışa toplum mühendisliği denilir ki, yakın tarihte bunun korkunç örnekleri bulunmakta.
Zayıf da olsa üçüncü bir gerekçe ise, Erdoğan’ın gündem değiştirmesi.
***
Şöyle bir soru sorulabilir: Halk sağlığı gerekçesiyle içkiye, sigaraya karşı olan ve halkı bunlardan uzak tutmak için sürekli zam yapan Erdoğan, bunları üretimini, ticaretini kökten yasaklasın! Böylece sorunu da kökten çözmüş olur.
Neden yapmıyor?
Yapmaz!
Yapmamasının nedeninin başında devletin bütçesi geliyor! Bu ürünlerden alınan vergilerle, bu ürünlere haram diyen Diyanet de buradan besleniyor!
İşte Türkiye böyle garabet bir ülke!
Halk Sağlığı mı Dediniz?
Yasağın gerekçesi kamu sağlığı değil mi?
Şimdi konumuz kapsamındaki araç, trafik açısından kamu sağlığının asıl nerelerde tahrip ve tehdit edildiğine bakalım.
İstanbul şehrinde her gün bunun binlerce örneğini yaşıyoruz.
***
Neredeyse ben her gün birkaç tane egzozundan dumanlar çıkararak giden araba görüyorum. Bunun büyük bir hava kirliliği yarattığını hem gözle hem de kokuyla anlamak mümkün. Kamu sağlığını tehdit eden bu sürücülere trafik polisleri müdahalede bulunmuyor. Neden?
***
Arabasını modifiye ederek egzozundan büyük gürültü çıkaran ve bundan zevk alan sürücüler var. Veya egzozu patlak arabalar var. Evinizde oturuyorsunuz veya uyuyorsunuz, bu gürültü sapığı sürücü yoldan geçerken arabasını bağırta bağırta sürüyor. Bu gürültüden binlerce insan mustarip. İnsanın sinirleri bozuluyor, uykusu kaçıyor, çocuğu uyanıp ağlıyor vb. Bu bir kamu sağlığını tehdit değil mi?
Benzer durum, arabasına güçlü hoparlör taktırarak müziğin sesini sonuna kadar açıp dım tıs dım tıs dinleyen gürültü sapıkları için de geçerli.
Trafik polisleri bunlar için ne yapıyor?
***
Bir de arabasına alarm taktıranlar var. Kasko yaptırsın diyeceğim, ama kişinin maddi gücü buna elvermiyor olabilir. Fakat alarm taktırmak da çalınmaya karşı etkin bir tedbir olmaktan çıktı. Ayrıca otopark yetersizliğinden dolayı her araç evinin önüne park edemiyor. Araba evden uzakta bir yol üzerinde veya metrobüse yakın bir yere park edip işine gitmiş; arabanın alarmı ufak bir dokunmayla veya yüksek bir egzoz gürültüsüyle ötmeye başlıyor. O itici, o kahredici, o ses işkencesine maruz kalanlar insan değil mi, kamudan sayılmıyorlar mı?
***
Kamu sağlığını düşünenler önce her gün ama her gün yüzlercesi yaşanan bu rezaletleri düzeltsinler!
Bu şehirde trafik kurumu ancak arabaları çekmeyi biliyor!
Şimdi buna bir de arabasında sigara içenlere ceza kesme eklendi.
Oh ne ala!
Yukarıda saydığım durumlara neden müdahale edilmiyor?
Sonra da halk sağlığından söz edeceksiniz öyle mi?
Geçin bunları!
Okunma Süresi: 5 dk
İstanbul’un 3 ilçesinde dehşet: 5 ölü!
#Asayiş / 24 Kasım 2024
Beylikdüzü’ndeki fabrika yangını 2. gününde söndürüldü!
#İstanbul Haberleri / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *