Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Gündem Oppenheimer’ın Türk fizikçiye yazdığı mektup ortaya çıktı!

Oppenheimer’ın Türk fizikçiye yazdığı mektup ortaya çıktı!

Son zamanların en çok konuşulan filmi Oppenheimer hakkında ilginç bir bilgi gündeme geldi. Atom bombasının babası J. Robert Oppenheimer’ın Türk fizikçiye mektup yazdığı ortaya çıktı.

Okunma Süresi: 3 dk

'Nükleer bombanın babası' olarak bilinen, bilim dünyasının önemli isimlerinden Robert Oppenheimer'ın, Türk Fizikçi Feza Gürsey'e mektup yazdığı ortaya çıktı. Çok önemli 1962 tarihli bu belgeler kısa sürede sosyal medyanın odağı haline geldi. Feza Gürsey’in Boğaziçi Üniveristesi arşivlerine bakarak bu belgelere ulaşım sağlanıyor.

ARŞİVLERDE SAKLANAN MEKTUPTA NE YAZIYOR?

5 Aralık 1962 tarihli mektupta, J. Robert Oppenheimer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü'nden Dr. Feza Gürsey'e şu sözlerle hitap ediyor: "T.D.'den, önümüzdeki yıl bir yılı burada karşılayabileceğinizi öğrendim. Umarım öyledir. Sizden haber aldığımda meslektaşlarıma danışacağım ve olumlu düşüncelerimizi kağıda dökeceğiz. Kısa süre sonra tekrar gelmeniz bana doğru görünüyor. İkinize de samimi, iyi dileklerimle."

Aynı zamanda Robert Oppenheimer’ın 3 Şubat 1959’da dönemin İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Lütfi Biran'a yazdığı mektubu da arşivlerde saklanıyor. Mektuplara çevrim içi olarak ulaşılabiliyor.

FEZA GÜRSEY KİMDİR?

Feza Gürsey 7 Nisan 1921’de İstanbul’da doğdu. Babası Reşit Süreyya Gürsey, doktor, fizikçi ve öğretmen olarak bilime ve sanata da büyük ilgisi olan biri. Annesi Remziye Hisar, Darülfünun'da fen okuyan ilk kız öğrencilerindendi ve Avrupa'da kadınların pek azının kariyer yapabildiği bir dönemde Sorbonne'da kimya doktorası yapmış bir bilim insanı. Remziye Hisar, Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde çağdaş bilimin öncülerinden ve kimya mesleğinin Türkiye'deki ilk kadın öncüsü. Feza Gürsey, İstanbul Anadoluhisarı'nda, Remziye Hanım'ın Otağtepe'deki aile evinde doğmuştu. İlkokula Paris'te Jeanne d'Arc okulunda başlamış ve öğretmenlerinin hayranlığını kazanmıştı. Kız kardeşi Deha Gürsey Owen, öğretmeni Madam Denizot’un her şeyi çabucak öğrendiği için Feza Gürsey'i çok sevdiğini ve onu yanından ayırmadığını söylerdi. Gürsey, Galatasaray Lisesi’ndeki eğitimini 1940'da tamamladı, 1944’te İstanbul Fen Fakültesi Matematik-Fizik bölümünden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde asistanlık yaptığı sırada Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aldığı bursla İngiltere'de Imperial College London'da doktora yaptı. Kuaterniyonların kuantum alan teorisine uygulanması konusundaki çalışmalarını 1950 yılında tamamladı. 1950-1951 yılları arasındaki dönemi Cambridge Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmalarla geçirdikten sonra İstanbul Üniversitesi'nde asistan olarak çalıştı ve 1952'de yine fizik asistanı olan Süha Pamir ile evlendi ve 1953'te doçent ünvanını aldı. 1961 yılında Türkiye'ye dönerek Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) profesör unvanını aldı ve ODTÜ Teorik Fizik Bölümü'nün kuruluşunda görev aldı. 1974 yılına kadar ODTÜ'de öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürerek bir araştırma grubu kurdu.

1965 yılında Yale Üniversitesi'nden kendisine iş teklifi gelince hem Yale Üniversitesi'nde hem de ODTÜ'de çalışmaya başladı . 1974 yılında ODTÜ'deki görevinden ayrılıp Amerika'ya yerleşip Yale'de devam etmeye karar verdi . Bu yıllarda, E(6) büyük birleşik teorilerinin formülasyonunda yer aldı. Gürsey 1992'de New Haven , Connecticut'ta hayata gözlerini yumdu. Her zaman çok iyi bir fizikçi ve deha olarak anıldı. Feza Gürsey, fizik camiasının en saygın üyelerinden biriydi ve 13 Nisan 1992'deki zamansız ölümü, teorik fizik için büyük bir kayıp oldu. Kuramsal fiziğe ufuk açıcı ve derin katkılarının yanı sıra nezaketi, nezaketi ve bilgililiğiyle her zaman hatırlanacak. Onu tanıyan bizler için o, bir fizik stilini ve fizik tarihinde bir çağı özetledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *