Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde yaşayan ve 10 yıllık evli Lütfiye (31) ile Mehmet Kuşat (35) çifti, ilk bebeklerini 7 aylıkken anne karnında, ikici bebeklerini ise doğduktan 22 saat sonra kaybetti. Birkaç yıl aradan sonra yine hamile kalan genç anne, üçüncü bebeğine ise 4 aylık hamileyken düşük yaptı. Sağlıklı bebek sahibi olma umudunu kaybedip tüp bebek tedavisi için 9 ay önce İstanbul'a gelen Lütfiye Kuşat, memleketine döndüğünde kendiliğinden hamile kaldığını öğrendi. 10 yıldır hasretle bekledikleri bebeklerinde bu kez her şey yolunda gitti ve 38 haftaya ulaştığında doğum için 9 Şubat tarihine randevu verildi. Kuşat çifti, ertesi gün son kontrollerine gitmeyi planlarken 6 Şubat tarihinde sabaha karşı meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depreme, 13'üncü kattaki evlerinde yakalandı. Sarsıntının şiddetiyle yataktan karnının üstüne yuvarlanan Lütfiye Kuşat, bir kez daha bebeğini kaybetme korkusu yaşadı, eşine "Bizi kurtar" diye yalvardı. Yaşadıkları apartman yıkılmadı ama camları patladı, duvarları üzerlerine düştü. 13'üncü kattan saniyeler içinde kendilerini dışarı atan genç çift, canını zor kurtardı. Ancak bu kez de dışarıda kar, fırtına ve şiddetli yağmurun altında kaldı.
22 saat yaşatılabildiler
Birkaç saat sonra Mehmet Kuşat'ın babası onları bağ evine götürerek şehir merkezinden çıkardı. Geceyi orada geçiren çift, bir akrabalarının aracı ile ertesi gece çıktı ve 18 saatlik zorlu bir yolculuğun ardından İstanbul'a gelmeyi başardı. Acilen Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Dragos Hastanesi'ne yatırılan genç kadının, 9 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta planlanan doğumu, deprem felaketi nedeniyle İstanbul'da gerçekleşti. Kuşat çifti, 2 bin 900 gram ağırlığında doğan Metehan'ı sağ salim kucaklarına aldı. Lütfiye Kuşat, "Ben iki tane bebek kaybettim. İkisi de 32 haftalıktı. İlk bebeğimde sancı ile gittiğimde öğrendim ki engelliydi ve doğar doğmaz vefat etti. Bu acıdan kısa bir süre sonra tekrar gebe kaldım. Ama aynı belirtiler vardı, yine engelli ve genetik problemler vardı bebekte. Onu da doğumdan sonra 22 saat yaşatılabildiler. 2 yıl içinde iki bebek kaybetmiştim. Tekrar hamile kaldığımda bu sefer de 4 aylıkken düşük yaptım. Çok acıydı ve ara verdik bir süre. 8 yıl sonra İstanbul'a gelip tüp bebek deneyelim dedik. Tüp bebek tedavisine tam başlayacakken, memlekete döndüğümde mucize eseri hamile olduğumu öğrendim" dedi.
Kıyamet gibi bir gündü
Dördüncü gebeliğinde de aynı şeyleri yaşayacağından çok korktuğunu anlatan genç anne, bu kez her şeyin yolunda gittiğini ve artık doğum için gün bile aldıklarını kaydederek şunları anlattı: "9 Şubat'a doğum için gün almıştık. Artık her şeyi hazırlamıştım, bebek çantalarım, her şeyimiz. Heyecanlıyım, günleri sayıyorum, bir an önce perşembe olsun da kavuşayım yavruma diye. Pazartesi günü son bir kontrolüm vardı. Ona gideceğim diye çok heyecanlıydım. Gece 12.00 gibi uyuduk. Birdenbire uykumun arasında, deprem hızlandıktan sonra beni yataktan atmasıyla uyandık. O kadar büyük bir şiddetle düştüm ki; o an bebeğim aklıma geldi karnımı tuttum. Ömrümden ömür gitmiş olabilir o 93 saniyede. O an bizi kurtar diye eşime yalvarmaya başladım. Bu bebeğimi de kaybedemem diye. Öldük dedim. Çünkü duvarlar patlıyor, camlar patlıyor, ev yıkılmadı ama hep üzerimize döküldü. İkinci depremin olduğu ana kadar iki dakikada o 13 katı nasıl indik, hatırlamıyorum. Moloz yığınları, merdivenler yıkık. Mucize eseri aşağı inebildik çok şükür. Bizim aşağı inmemizle caminin duvarları da yıkılmıştı. İnsanların bağrışması, kaçışması, kar yağıyor, yağmur, fırtına. Eşim bizi kurtarmak için hiçbir şeyini alamamış, arabanın anahtarı bile evde kalmış. Sokakta kaldık saatlerce. 10 yıllık mucizenin son mucizesi de buydu; Rabbim onun yüzüne baktı ve biz çok şükür sağ salim kurtulduk. Ama kıyamet gibi bir gündü."
18 SAATLİK ZORLU YOLCULUĞA DİRENDİ
İkinci depreme de dışarıda yakalandıklarını kaydeden Lütfiye Kuşat, "Dışarıdaydık ama yer altımızdan çekildi sanki. Mahşer yeri gibiydi her yer. Bir yandan gebelik şekerim vardı, ilaçlarım evde kalmıştı, şekerden dolayı da bebeğime bir şey olacak diye korkuyordum. Doktorumu aradım, hastaneler yıkılmış, her yer kapalı. Olanlar da mecburen yaralılara hizmet veriyor. Yollar kapalı, çıkamıyoruz arabayla. Giriş çıkışlar yasak. Yollar yarılmış, nasıl gideceğiz bilmiyorduk. Üstelik yol çok uzun ve gebeliğimin son günlerindeyim, doğumuma birkaç gün kalmış. Bu kadar yolu nasıl çekeceğim, o stresle yola çıktık. Allah razı olsun eşimden, hiç umudumu kaybettirmedi bana. 18 saat sürdü yol, hatta bir güne yakın. Bebeğimi kucağıma alacağımı hiç düşünemiyordum bu kadar badireden sonra. Ama Rabbime binlerce şükürler olsun, onun sayesinde umuda bağlandık, onun kokusunu içime çekmek, sesini duymak, başucumda olduğunu bilmek, kelimelerle anlatamam" diyerek sözlerini noktaladı.
DHA