Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Öldürmekle barış gelmez

Öldürmekle barış gelmez

Çatışmaların yeniden ve yoğun sürdüğü Güney Doğu da ölümler sürerken, PKK'ye katıldıkları iddia edilen gençleri devlet değil, anaların HDP İl Binalarının önünde eylem yaparak, havuz medyasının haberleri eşliğinde kurtarmaya çalıştığını da görmekteyiz.

Okunma Süresi: 5 dk

Çatışmaların yeniden ve yoğun sürdüğü Güney Doğu da ölümler sürerken, PKK'ye katıldıkları iddia edilen gençleri devlet değil, anaların HDP İl Binalarının önünde eylem yaparak, havuz medyasının haberleri eşliğinde kurtarmaya çalıştığını da görmekteyiz.
Halbuki devlet denen oluşumun diğer bir görevi de dağı tercih eden vatandaşından haberdar olması, gidişini önlemesi ve bu gidişlerin nedenine bakması gerekmez mi diye sorarken..
Bu yetmez gibi birde 13 Milyon oyu alan yasal partiyi aracı kurum olarak kabul edip, ölümleri durdurabileceğimizi şu an buzlukta olduğu söylenen Barış Sürecinde hepimiz görmüştük..
Konumuza ve yazımıza gelecek olursak sadece Güneydoğu da değil, doğu ve batıda da çeşitli eylemlerle insanların öldüğü, öldürüldüğü ülke de şimdi de siyasi ölümler     başladı.
Geçtiğimiz yıllar da PKK’nın son iki eylemi ile AK Partili iki siyasiyi öldürmesi ve Kars'ta MHP'li olduğu ileri sürülen ölümler ile devam eden ölümlerin en sonuncusu bu istenmeyen ölümler oldu.
Gün geçtikçe artan ve toplumu geren bu ölümlerle barışı getireceklerini sananlar yıllardır gelmeyen ama ölümlerin devam ettiği çatışmalarla barışı getirmelerinin mümkün olmadığını da anlamadılar bir türlü..
Onca ölümün ardından şimdi de siyasileri öldürmekle barışı getireceklerini sananlar yarın değil dağlarda ovalarda siyaset yapamayacaklarını da anlamalılar.
Bu nedenle ölümlere son verecek, barışı getirecek siyaset varken “Ben daha çok öldürürüm’’ yarışı son bulmalıdır.
Toplumu geren bu tür ölümlerin, öldürmelerin sonuç vermeyeceği gibi zaten gün geçtikçe kaybedilen toplum desteğini de yok edecektir.
Asker, sivil, siyasetçi öldürerek siyaset yaptıklarını sananlar toplum nezdinde yok olup gideceklerini de bilmelidirler.
Bu gün toplumu diken üstüne getirip, patlatmayı düşündükleri bir gerçektir. 
Bu nedenle herkesin dikkatli olması, buna göre adım atması gerekmektedir..
Çünkü oynanan oyun büyük ve tehlikelidir.
Amaç toplumu karşı karşıya getirmektir.
Siyasileri öldürtürken diğerlerini içeri attırmaktır ve ülkeyi içinden çıkılmaz bir duruma getirmektir. 
İşte kınadığımız AK Partili’li ve onu destekleyen partinin siyasilerinin ve taraftarlarının öldürülmesi olayı da bunun işaretleridir...

Size benzemeyeceğim
Ardahan'ın ilk günlük gazetesini çıkaran ve bu yolda verdiğimiz bir yıllık mücadele sonucunda almam gereken ilan hakkımın engellenmesi üzerine yeniden haftalığa dönme kararı vermeye hazırlanırken rahmetli babam matbaaya gelip, günlük gazeteyi neden haftalığa çevirdiğimi sordu.Ben de, şu an adı, sanı unutulan eski polis ve vali Hasan Özdemir’in Ardahan’da vali olduğu dönem de yaşadığımız sıkıntıları ve gelen denetleme kurulunun kararını anlatınca babam bana dönüp dedi ki; ‘Oğlum mücadelen boyunca şunu bil ve unutma.. Düşman seni yenemediği an bu kez taktik değiştirip, seninle dost gibi görünüp, seni kendisine benzetmeye çalışır.. 
Bu nedenle alacağın karar ya onlara benzemek ya da bildiğin doğruya devam etmektir.. Yani o sıkıntılı anda yanıma gelip, ‘sen doğru bildiğini yap’ diyerek bana cesaret veren ve Ardahan'a günlük gazete kültürünü kazandıran o günkü mücadelemiz de önümüze çıkarılan engellemeler bu günde yaptığımız yorum ve haberlerimizle görmüyor değiliz.. Ve tüm engelleme ve şevk kırmalara rağmen yolumuza devam ediyoruz.. Ama benim bugün kü konumum Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanı ARDAFED olduktan sonra bu süreçte yaşadığım onca sorunları anlatmak olacak.. Çünkü gazetecilikte yaşadığımız sıkıntıların diğer bir benzerini gördüğüm bu alanda da birileri beni kendilerine benzetme çabası içinde olduğunu ve ARDA/FED olarak verdiğimiz mücadelede hep engelleme, arkadan konuşma, şerefsizce, alçakça iftiralarla karşılaştığımız bir süreci yaşadığımızı da bilmenizi isterim.. Yani beni ve arkadaşlarımı kendilerine benzetmeye çalışanların 'Güçlü Bir Ardahan Lobisi' korkusuyla oyun içinde oyunlar içinde olduklarını da görüyorum..

Kullanılamayan enerjimiz
Rektörlük seçimi unutulan Ardahan Üniversitesinin Ardahanlı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeref Kılıç ve ekibinin hazırladığı ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projesi’ İstanbul’da yapılan enerji toplantısı öncesi Çanakkale Üniversitesiyle birlikte masaya yatırıldı.. Kışı gibi baharı, yazı da bir türlü ekonomiye döndürülemeyen ülkenin ve Ardahan doğasını alt üst etmeden, enerjiye çevrilebileceğini anlatmaya çalışan bu projenin ve buna benzer projelerin enerjimize, enerji katacağını bilmeli ve buna göre destekler sunulmalı denen bu proje eğer gerektiği desteği görürse bölgede de ilk olacak. Evet Kura Nehrinin önünü Beşikkaya Barajı ile kesip, Artvin'e akıtmaya çalışanlar, Posof’un olduğu gibi Hanak'ın ve Çıldır'ın Kura kanyonlarını sular altında bırakan HES’leri görmeyenlerin ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projesi’ ile ilgilenmesini ne kadar bekleriz bilmem ama Şeref hocanın önderlik ettiği bu projenin önce Ardahanlılara sonra hava alanına karşı olan yerel siyasilere, kopyala yapıştırla gazete çıkaran basın mensuplarına anlatıldıktan sonra ulusal medya ve basına da anlatılmalı diye düşünüyorum. Çünkü dünya  ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projelerine büyük destekler veriyor..

Kışa hazır mıyız beyler?
Yaklaşan kış öncesi şahsi olarak önlemler almaya başlayan biz vatandaşların bir kış boyu mağdur olduğu günlere ve uzun aylara yetkililer hazır mı?
Biz gazetecilerin, 'Kar yolları kapattı, Hasta yolda kaldı' başlıklarını atmaya hazırlandığımız bu günlerde başta Özel İdare olmak üzere Valilik, Kaymakamlıklar, Belediyeler hatta Muhtarlar dondurucu kışa hazırlar mı?
Erken çöken ve kararan havalarda köylerindeki evlerine gitmek için bekleyen öğrencilere yol açacak araçlar hazır mı?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *