Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Memleketin Teo pehlivanları...

Memleketin Teo pehlivanları...

Başında bulunduğum stk'nın yaptığı tüm çalışmalar gibi yeni bir ilklerinden olan hemşehrilerime İstanbul'u tanıtma çalışmamı noktalayıp, 'Cumartesi Yazılarım' adlı köşe yazımla siyasetten, gündemden uzak, hepimizin özel hayatlarını ilgilendiren hafta sonu yazıma, 'Kızlık Dikilmez?'

Okunma Süresi: 4 dk

Başında bulunduğum stk'nın yaptığı tüm çalışmalar gibi yeni bir ilklerinden olan hemşehrilerime İstanbul'u tanıtma çalışmamı noktalayıp, 'Cumartesi Yazılarım' adlı köşe yazımla siyasetten, gündemden uzak, hepimizin özel hayatlarını ilgilendiren hafta sonu yazıma, 'Kızlık Dikilmez?' başlığımı eklemeye hazırlanırken sanal ortamda gördüğüm bir mesaj beni yine gündem dışına çekti.
Çünkü her yıl tahminen bin kişinin göç ettiği, eğitim sisteminin vekilin vekili ile idare edildiği, 25 yıldan fazladır Kültür ve Turizm Müdürü gibi bir çok müdürü olmayan, Göle'de öğretmenlere ayrılan lojmanların bir siyasinin akrabasına tahsis edildiği iddia edilen, 2 ülkeye komşu 3 gümrük kapısı olmasına rağmen ithalat ve ihracatın sıfır derecede olduğu, kayak evi otelinin yeni yatırımcılar beklediği, ama batı kentlerinde sözde bir çok memleket sevdalısının kaynadığı ama sadece köpürmekle kalınıp, bittikleri memleketten, İstanbul'dan gitmeye hazırlandığım bir sıra da sanal ortamda paylaşılan bir mesajı okuyunca kendi kendime gülerken memleketim adına ağlamamak için kendimi zor tuttum adeta.
Meslektaşım Seyfullah Türksoy'un kendi alanında benim gibi ortaya koyduğu çabanın ne kadar anlaşıldığını aşağıda okuyacağınız sanal ortamda paylaştığı kısa ama anlamlı ve çok şey anlatan notunda anlar mısınız bilmem ama bizlerin görevlerini yerine getirme rahatlığı ile uyurken nerede kazandıkları paracıklları çok da bilinen (!) ama sonradan görmüş kişilikler ve öne çıkan göbekleri ile sahada iş adamı, kazcı pardon vakıfcı, stk başkanı, ileri gelen hatta aydın diye geçinen bazılarının bizlerden aldığı fikir ve projeleri sanki o küçük beyinlerinde yaratılmışcasına kamuoyuna ve topluma yutturduklarını da biliriz..
Çünkü bu sahada yıllardır verdiğimiz memleket mücadelesini kendi öz ve siyasi çıkarlarına aynı nalıncı keseri gibi kendilerine yontanların aslında adam olmadıkları, toplumu olduğu gibi kendi çevrelerinin yanı sıra bizleri ve memleketi kandıran tipler olduğunu da hatırlattı Türksoy'un aşağıda ki anlam dolu mesajı..
Evet, son olarak İstanbul gibi dev bir metropolde imkansızlıklar içinde ortaya attığımız ve dediklerimizi tek tek gerçekleştirdiğimiz bir dönemde başta Ardahanlı çocuklar olmak üzere sanki bu ülkede onlardan başka herkes kendileri gibi PIĞAS'mışlar gibi yani çorapsız, ayakkabısız ve Afrika'daki aç insanlar gibi üst başları yokmuşcasına bulundukları metropollerde defolu elde kalmış, modası geçmiş malları ya ucuza ya da o kifayetleri üreten firmanın 'yer açılsın' diye çöpe atacağına ana baba hayırlarına onlara verdikleri ile köy okullarına gidip, çocukların ve onların ailelerinin onurunu unutarak, 'Falan öğrencileri giydirdik, filan yoksula katkı sunduk' deyip, bol bol poz verenlerin memleketlerinin adına göç denen olgu yüzünden her geçen yıl biraz daha insan kaybı yaşadığını da anlamaz ya da bizlerin yaptıklarını görmezden geldikleri gibi oralı olmayıp, anlamak         istemezler.
Çünkü onlar gibi bu güne kadar iktidarlardan olduğu gibi bu tiplerden beklediği yatırım ve imkanları kendilerine tanımadığını da görmezden gelirler.
Hele bizlerin ilklerimizden olan ve düzenlediğimiz son kampanyanın adına yakışan, ülkenin olduğu gibi Avrupa'nın en yüksek gökdeleninin 55. katında, 'Ardahanlılar Zirvede' adlı eğitime destek gecemiz yapılmamış gibi 'Bizde artistlerle, kendilerine hayrı olmayan siyasilerle ve şovcularla' gece yaparız deyip, zarf içinde makbuzsuz topladıkları paracıkların hesabını vermedikleri gibi bir makbuzunu bile bugüne kadar yayınlamayanlara bunun nedenini sorduğumuzda kopacak kıyameti düşündükçe Seyfullah Türksoy'un aşağıdaki mesajının her şeyi ve batıdaki TEO'larımızı anlattığını ve yazıyı uzatmadan sözü o mesaja bırakıp, üstüne alınan, alsın demek daha anlaşılır olacaktır derim.
İşte o yazı ve o çoklarının okurken yutkunacağını düşündüğüm o mesaj...
'Yıllardan beri yüzlerce iş adamı heyetinin Orta Asya ülkeleri, Azerbaycan, Balkanlar, Ukrayna ve diğer ülkelere ziyaretlerine tanık oluyorum. Görende sanır ki o ülkeleri yatırımlarla fethedecekler. Görüşmeler sırasında adeta Teo Pehlivan gibi bol keseden atıyorlar; bir sürü sözler verip , yatırım ve iş birliği vaatlerinde bulunup, dönüyorlar. Türkiye’ye döndükten sonra da sözlerini, vaatlerini anında unutuyorlar. Kardeşim turist olarak gelin, yiyin, için gezin ama iş adamıyız diye hava atıp milleti kandırmayın, ayıptır! Söz konusu ülkelerde iş adamı diye dolaşan bazı sahtekar, dolandırıcı, at hırsızları ise bir başka bela! Birilerinin iğne ile kazarak geliştirdiği ilişkileri, başka birileri berbat edip bırakıyor maalesef!' Seyfullah Türksoy

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *