İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Mustafa Kumral, Erzincan'da gerçekleşen maden faciasını değerlendirdi.
Kumral, "Öngörülmeyen bir olay meydana geldi, toprak büyük bir hızla aktı. Yaklaşık 10-15 saniyede o vadiyi olduğu gibi doldurdu. Vadinin şöyle bir özelliği var, daha önce de arkadaşlarımız orada çalıştılar. Bu tür olaylar her ne kadar istenmese de, bunlar mutlaka öngörülmesi gereken olaylar. O vadi bunun için bilinçsiz seçilmiş bir yer" dedi. Bölgede alınması gereken tedbirler için kurtarma çalışmalarını işaret eden ve olası bir yağmur yağışında oluşabilecek tehlikeye vurgu yapan Kumral, "Kısa vadede yapılması gereken şey çevrede acil bir drenaj sistemiyle tedbir alınması, yani kapatılması. Çünkü orada akışkan bir mekanizma varsa ki; şu anda yok, kuru bir havza. Olası bir yağmura karşı suların ortama ulaşmasını engellemek gerekiyor. Bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Fırat nehrine olan hattın tedbir amaçlı kapatıldığından bahsettiler. Bunu biraz daha geliştirmek gerekebilir ama içeride şimdi canlarımız var ve o canlar kurtarılmadan o bölgeye bir müdahale edilebileceğini öngörmüyorum" dedi.
Dün Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 2010 yılı Aralık ayından beri altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası'nda istiflenen toprak kaymış, 9 işçinin toprak altında kaldığı belirlenmişti. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Kumral gerçekleşen felaketle ilgili bilgi verdi, bölgede alınması gereken tedbirlere vurgu yaptı.
İTÜ EKİBİ BÖLGEYE GİDİYOR
Yaşanan felaket sonrasında Kumral liderliğinde İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan uzman bir ekibin, bugün incelemeler yapmak üzere bölgeye hareket ettiği öğrenildi. Ekipte; Maden Müh. Öğr. Üy. Doç.Dr. Cüneyt Atilla Öztürk, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Ögr. Üy. Prof.Dr. Tolga Görüm, Jeoloji Müh. Öğr. Üy. Doç.Dr. Ömer Ündül, Cevher Hazırlama Müh. Öğr. Üy. Doç.Dr. Hüseyin Baştürkcü, Cevher Hazırlama Müh. Öğr. Üy.Doç. Dr. Mustafa Özer, Çevre Müh. Öğr. Üy. Prof. Dr. Osman Atilla Arıkan, Jeoloji Müh. Öğr. Üy.Prof. Dr. İrfan Yolcubal, Jeoloji Müh. Öğr. Üy. Doç.Dr. Yılmaz Mahmutoğlu yer alıyor.
"BELLİ ORANDA BİRİKİYOR DAHA SONRA ÇEVRESEL DÜZENLEMESİ YAPILIYOR"
"Yaşanan, bölgedeki liç sahasının (yığın sahası) yani maden üretildikten sonra arta kalan pasanın (işletilmesi mümkün olmayan cevher) biriktiği noktadaki bir akma olayıdır" ifadelerini kullanan Kumral, "Akmadan bahsederken likit bir olaydan bahsetmiyoruz, toprak hareketinden bahsediyoruz. Bu şöyle bir şey; o bölgede üretilen maden içinden, altını alındıktan sonra geri kalan pasanın biriktirdiği alan. Normalde bu basamak şeklinde, şev stabilitesinin (en kritik kayma yüzeyi için hesaplanan güvenlik sayısı) sağlanmasıyla yapılır. Ama tabi bunlar yıllarca belli bir oranda birikiyor, daha sonra da bunların çevresel düzenlenmesi yapılıyor" dedi.
"O VADİ BİLİNÇSİZ SEÇİLMİŞ BİR YER"
Kumral, "Fakat burada öngörülmeyen bir olay meydana geldi, toprak oradan hareket ederek büyük bir hızla aktı. Yaklaşık 10-15 saniyede o vadiyi olduğu gibi doldurmuş vaziyette. Sanırım burada yapılacak işler konusunda bilgi almak istiyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyeyim, bir şeyleri konuşmak için daha erken olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bölgede inceleme ve durum tespiti yapmadan söylenen şeyler çok da bilimsel olmayabilir. Fakat bir gerçek var: O vadiye akmış vaziyette. Vadinin şöyle bir özelliği var, daha önce de arkadaşlarımız orada çalıştılar. Bu tür olaylar her ne kadar istenmese de, bunlar mutlaka öngörülmesi gereken olaylardır. O vadi bunun için bilinçsiz seçilmiş bir yer. Çünkü eğer bir hareket meydana gelirse, burası, çevresel anlamda olsun, kayıplar olsun, önlenebilir tedbirler olsun, en uygun yer olarak görülen bölgedir. 10 milyon metreküp civarında bir akmanın meydana geldiğinden bahsediliyor" şeklinde konuştu.
"SİYANÜR VAR MI YOK MU BUNU SÖYLEMEK İÇİN ÇOK ERKEN"
"İçinde siyanür var mı yok mu bunu söylemek için çok erken" ifadelerini kullanan Kumral, "Onun analizlerinin yapılması lazım. Çünkü siyanür dediğimiz şey, o malzeme içinde kalmıyor. İçindeki altını aldıktan sonra tekrar drenaj sistemleriyle siyanür havuzlarına geri aktarılıyor. Yani o toprakların içinde kalan malzeme çok çok az minimum miktarda kalan bir malzeme oluyor. Bu da malzemenin eskiliğine göre ortamdan uzaklaşıyor ama orada bir karışım söz konusu olduğu için gerekli incelemeleri yapacağız ve bölgede kısa, orta ve uzun vadede ne gibi tedbirler alınması gerektiği konusunda, yani olumsuz etkinin sıfıra indirilmesi için gerek diğer üniversiteler, gerek üniversitedeki hocalarımız, gerek Bakanlığımızla bölgede araştırma çalışması yapmak için oraya hareket edeceğiz" diye konuştu.
"YAKLAŞIK 10 KİŞİLİK EKİPLE YOLA ÇIKACAĞIZ"
Kumral, "Grubumuzda konusunda jeoloji mühendisleri olacak. İçlerinde hidro-jeolog ve özellikle asit maden drenaj konusunda uzman hocalarımız var. Maden mühendisleri hocalarımız, şev stabilitesi konusunda uzman hocalarımız olacak. Jeomorfolog hocamız olacak ki kendisi heyelan konusunda uzman bir hocadır. Maden mühendisleri var, cevher hazırlama mühendisleri var ve çevre mühendisleri hocalarımız var ki onlar da Kahramanmaraş depreminde atıklarla ilgili çalışmış olan ve bu bölgeyi zaten daha önce de inceleyen kişiler… Yaklaşık 10 kişilik bir ekiple bugün yola çıkacağız" ifadelerini kullandı.
"ACİL BİR DRENAJ SİSTEMİYLE TEDBİR ALINIP, KAPATILMALI"
Bölgede uygulanması gereken tedbirlere yönelik bilgi veren Kumral, "Kısa vadede yapılması gereken şey çevrede acil bir drenaj sistemiyle tedbir alınması, yani kapatılması. Çünkü orada akışkan bir mekanizma varsa ki şu anda yok, kuru bir havza, olası bir yağmura karşı suların ortama ulaşmasını engellemek gerekiyor. İlk etapta yapılıyor. Zaten bakanlığımız da gerekli açıklamayı yaptı. Fırat nehrine olan hattın tedbir amaçlı kapatıldığından bahsettiler. Bunu biraz daha geliştirmek gerekebilir ama içeride şimdi canlarımız var o canlar kurtarılmadan o bölgeye bir müdahale edilebileceğini öngörmüyorum. İnşallah en kısa zaman içerisinde bu tedbirler alınacaktır diye düşünüyorum" dedi.
"SİYANÜR KULLANILMAK ZORUNDA"
Madencilikte siyanür kullanımı hakkında konuşan Kumral, "Bu tür madenlerde siyanür kullanılmak zorunda. Çünkü maden araştırmaları; maddenin yani ekonomik olan altının tenörüyle (değerli malzeme miktarı) alakalıdır. Bu tür geniş dağılımlı alanlarda bu altını alabilmek için tek yöntem siyanür kullanmaktır. Ama bu siyanür şöyle bir şey değil. Yani sürekli olarak ortama katılan bir şey değil. Bir kere kullanılıyor sonra süzülerek tekrar tekrar kullanılıyor. Yani sürekli aynı maddenin kullanılmasıyla maden araştırması yapılıyor. O yüzden bu tür liçlerin içinden de siyanür drenaj yöntemiyle ve yıkama yöntemiyle, alttaki drenaj borularıyla liç havuzlarına alınıyor, o havuzlarda membran filtreler ve jeotekstil dediğimiz yöntemlerle yer altı sularına karışmaları önleniyor. Zaman içinde de o siyanür belirli oranda ayrışarak ortamdan uzaklaşıyor" ifadelerini kullandı.