Hak Savunucuları Platformu ile birlikte 11 Ocak 2019’dan bu yana sayın Kılıçdaroğlu’nun şahsında CHP’nin yerel yönetim faaliyetlerine Kürtçe’yi de katma çabası içindeyiz. Geçen pazartesi akşamı, bu çabayı daha somut bir hale getirdiğimiz inancındayım.
Kürt dili ve edebiyatı mezunlarıyla sayın Kılıçdaroğlu’nu buluşturarak, İSMEK bünyesinde yapılması düşünülen Kürtçe kurs çalışmalarını makul, mümkün ve sürdürülebilir bir çerçeveye taşıdık.
Kısaca işte kadrolar, işte bilgi, işte tecrübe ve işte hazır müfredat dedik. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı çabalarının da bu düzeye erişen çalışmada belirleyici bir nitelik taşıdığını belirtmeliyim. Defalarca toplandık, saatlerce konuştuk nihayet finale doğru kararlı adımlar ile yürüyoruz.
Bütün bu süreçler boyunca hem Hak Savunucuları Platformu’nun hem de sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konuda çok samimi olduklarını gözlemledim. Siyaset deyip geçebilirsiniz; ancak küçük de olsa bu itiraza biraz ittihat payı bırakarak, meselenin salt siyasetten ibaret olmadığını da ifade edeyim.
Hem kabul etmelisiniz ki, ben ve Hak Savunucuları Platformu, öyle çok cazip, ölçülebilir bir siyasi güce sahip değiliz. Yani eğer bakış açısı buysa CHP’nin bu ilgisinden doğacak siyasi maliyet kazançlarından daha büyük olacaktır. Sadece bu tespit bile iki tarafın, evvel emir de bir siyasi hesap dairesi içerisinde davranmadıkları gerçeğini ifade eder.
Ben esas itibariyle Kürt meselesinin aslında Kürtçe meselesi olduğuna inanlardanım. Eğer mesele özü itibariyle Kürtçe meselesiyse, küçük ya da büyüklüğüne, az ya da çokluğuna, yeter ya da yetmezliğine bakmadan, bu türden adımları desteklemeye hem mahküm hem de gönüllüyüm.
Hiç kimse hiç kimseyi kandırmasın; bugün itibariyle Kürtçe’nin ihtiyaç duyduğu hiçbir talebi karşılanmamıştır. Dolayısıyla bu mihvalde atılacak her adım çok değerli ve gereklidir. Kürtçe beş bin yıldır, sadece kendi imkanları üstünde direnişini sürdürüyor.
Hepimiz Kürtçenin her şeyine borçluyuz. Benim Kürt kimliğimin altında sadece Kürtçenin imzası vardır. Ne ben ne de Kürtçe günümüze, bir partinin, bir liderin olağanüstü gayreti sonucu gelmedik. Kürtçe, düşüncesiyle, iletişiminin gücüyle, edebiyatıyla, müziği ve diğer sanatlarıyla o büyük tarihsel yolculuğuna, her şeye rağmen devam ediyor. Ben ve Hak Savunucuları Platformu CHP şahsında bu büyük yürüyüşe küçük bir katkı yapma amacındayız. Mesele aslında bundan ibarettir.
Ne CHP’ye ne de Diğer partilere kendi partilerini nasıl yönetecekleri hususunda onlara verecek, aklımız yoktur. Bu ayrıca da bizim işimiz değildir. Bizim biricik görevimiz Kürtçe’nin kamusal alanda biraz daha görünür olmasını sağlamaktır. Bizim bir derdimiz var ve biz bu dertle ilgilenmek isteyen bütün parti ve bireylerin ilgisine cevap veririz. Bu konuda ilgisiz kalmamız düşünülemez.
CHP’nin kurs düzeyinde olsa bile Kürtçe ile barışma çabası takdire şayandır. Biz bu ilgiyi diğer sağ partilerden de bekliyoruz. Onların ilgisi her şeyden önce ve her şeye rağmen beni büyük oranda çok memnun edecektir.
Dil düzeyinde ihtilaflarını çözümleyemeyen toplumlar, diğer ihtilafları çözme imkanı bulamazlar. Dil önseldir, önceliklidir. Barışı ve toplumsal huzuru tesis edecek olan dilsel kabuldür. Dil hiç kimsenin tapulu malı değildir.
Dil kendisine uzatılan hiçbir ele ihanet etmez. Çünkü dil onun kullananın emrinden öte bir pozisyon, durum ya da vaziyet doğurmaz. Dilin amaçları yoktur. Dilin amacı o dili kullananların amacıdır. Dil saftır. Pürüzsüzdür.Geçmişte olan bitenler elbette önemlidir. Ama geçmişte olan bitenleri öğrenmenin en temel özelliği günümüzü anlamakta bize klavuzluk etmesidir. Geçmişi unutmadan yeni şeyler için yeni sayfalar açma öz güveni ile geleceğe bakmak, çözümler için en sağ duyulu yoldur.
Okunma Süresi: 4 dk
2024 PTT personel alımı başvurusu ne zaman, başvuru şartları neler? PTT memur alımı KPSS puanı kaç?
#Ekonomi / 24 Kasım 2024
Öğrencileri sevindirecek müjde! Okullar tatil edildi
#Eğitim / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *