CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak için bugün Aksaray'a geldi. Kılıçdaroğlu, ilk olarak Yeşiltepe Belediye Başkanı Tahsin Çelik'i makamında ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, ziyaretinin ardından meydanda toplanan beldedeki çiftçilere seslendi. Her alanda üretim yapan çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bizi besleyecek olanlar kim? Çiftçiler. Her alanda üreten çiftçilere destek olmak zorundayız. Bizim ülkemizde insanımız çalışmak istiyor, üretmek istiyor, alın teri dökmek istiyor ve ektiğinin kazancını da almak istiyor. Zarar etmek istemiyor. Geliri olsun istiyor. 'Çoluk çocuğumla huzur içinde geçineyim, kazanayım, elim ekmek tutsun, evime akşam huzur içinde gideyim' diyor. Ben sizden şunu istiyorum; gerçekten üretmek istiyorsanız, gerçekten alın teri dökmek istiyorsanız, gerçekten döktüğünüz alın terinin ve ürettiğiniz malın karşılığını almak istiyorsanız önce Allah'a güveneceksiniz sonra kendinize güveneceksiniz en sonunda da bize güveneceksiniz. Size bunların tamamını sağlayacağım" dedi.
ERDOĞAN’A SESLENDİ: “İŞSİZLERE ÇARE OLSANA”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aksaray ziyaretinde, kent merkezindeki esnafı dolaşıp, tek tek sohbet etti. Gazetecilerin de sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası'ndaki döviz rezerviyle ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Sorduk; mademki dengelemek için kullanmış, çiftçide yok, esnafta yok, emeklide yok, hiç kimsede yok. Nerede bu para? Nereye gittiğini çıksınlar, millete bir açıklasınlar. Sonra inatla devlet yönetilmez. İnatla azim arasında fark, akıldır. Devlet akılla yönetilir. Devlet, mantıkla birikimle yönetilir. 'İnatla ben devleti böyle yöneteceğim'. Hangi inat Allah aşkına? Senin inadın dolayısıyla 128 milyar dolar yok oldu. Sen oturuyorsun, partilerin kongrelerini yapıyorsun. Sosyal mesafe sıfır, lebaleb dolu. Esnafa gelince 'Aman Covid gelir'. Kimin yüzünden? Bir inat yüzünden. İnatla azim arasındaki fark neydi? Akıldı. Devlet neyle yönetilirdi? Akılla yönetilirdi. Akılla mı yönetiliyor? Hayır, inatla yönetiliyor. 'Ben inat ettim, bunu yapacağım'. Ya sen inat edip, 'Kanal İstanbul'u yapacağına inat edip, şu memlekette işsizlere çare olsana, esnafa çare olsana. Dediğim gibi devleti yönetemiyorlar. Bu konuda herhangi bir şey yapmıyorlar. Sadece ve sadece Erdoğan, 'ben koltuğumu nasıl korurum', bu arayış içinde. Tek bildiği bu, yaptığı da bu, uygulamaları da bu'' diye konuştu.
"BÖYLE BİR YÖNETİM TARZI OLAMAZ"
Aralarında HDP milletvekillerinin de bulunduğu 33 fezlekenin TBMM'ye geleceği, İYİ Parti'nin terör konusundaki tavrı ve bu konuda CHP'nin nasıl tavır sergileyeceği ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Efendim, dosyalar gelecekmiş, dokunulmazlık dosyaları falan filan. Ne söyledim ben? Yıllardır, aylardır söylüyorum. Bir partinin genel başkanı, mahkemeye hakim tayin edemez. Ben dahil. Bütün siyasi partiler için söylüyorum. Siyasi partilerin genel başkanı, mahkemeye hakim tayin edemez. Mahkemeye hakim tayin ediyorsa o hakime güven olmaz. Günümüze bakın; yargı bağımsızlığı var mı? Yargı bağımsızlığı yok. Erdoğan'ın talimatını savcılar derhal yerine getiriyor mu? Getiriyor. İstediği adamı hapse attırıyor mu? İstediği adamı hapse attırıyor. Şu konuşma üslubuna bakın; 'Meclis'e gelecek, eller kalkacak, inecek'. 'Eller kalkacak, inecek' dediğin adamlar, bu milletin seçtiği milletvekili. Bu milletvekillerinin iradesi yok mu? Bu milletvekilleri, şu dosyaya bakalım, demeyecek mi? Erdoğan diyor ki 'Demeyeceksiniz, el kaldırıp, indireceksiniz'. Ne demek bu? 19 Mayıs hareketlerini yapacaksınız Meclis'te. Bu millete yazıktır, bu ülkeye yazıktır. Öyle bir yönetim tarzı olur mu? Bu yönetim tarzı akıldan uzak yönetim tarzıdır. İnada dayanan bir yönetim tarzıdır. İlla ben tuttum, böyle yapacağım. Yanlış, bunu yapman. Yanlışı da dinlemek istemiyor. Tutturmuş bir inat gidiyor. Allah'ım akıl, fikir ver; başka bir şey demiyorum.''
“HER YERE BAHAR GELECEK”
''Hiçbir ayrım yapmayacağız. Bu topraklarda yaşayan bu havayı teneffüs eden bütün insanlarımızı kucaklayacağız. Herkesin derdiyle dert sahibi olacağız; ama çözümünü de üreteceğiz. Güzel Türkiye'yi ayağa kaldıracağız. Hiç kimse umutsuzluğu kapılmasın. Ülkemiz güzel, insanlarımız güzel. Önümüze seçim sandığı gelecek. Bu ülkeye huzuru, refahı getireceğiz. Hep istiyorum. Her evde bereket olsun, huzur olsun. Komşularla iyi ilişkiler olsun, mahallede, kentte, Türkiye'de huzur olsun. Kavga olmasın, bereket olsun. Çok güzel topraklarımız var. Çalışkan insanlarımız var. Ama yanlış siyasetçiler var. O yanlış siyasetçileri siyaset arenasından alıp bir köşeye bırakacağız inşallah. Bunu yaptığımız zaman göreceksiniz; Hakkari'de de bahar olacak, Rize'de de bahar olacak. Muğla'da da bahar olacak, Aksaray'da da bahar olacak. Her yere bahar olacak, her yere bahar gelecek. Her yerde bereket olacak. Güzel bir Türkiye'de hep beraber huzur içinde yaşayacağız. ''
Kılıçdaroğlu daha sonra Ankara'ya hareket etti.