Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Kars kaşarını da geçtiler vallahi!

Kars kaşarını da geçtiler vallahi!

SSCB'nin dağılmadan önceki diktatörü Stalin'in Karadenize olan kıyılarını temizleme adına çoluk çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden onca insanı yani Ahıska Türk'lerini kızıl orduya emir vererek sürgüne, zulüm ve ölümlere gönderdiği dönemde Ardahan ve Ahıska kentlerinde Gravyer peyniri başta olmak üzere değirmen ve tarım aletlerinde usta malakan'lara benzer bir ırkı yok etmişti.

Okunma Süresi: 4 dk

SSCB'nin dağılmadan önceki diktatörü Stalin'in Karadenize olan kıyılarını temizleme adına çoluk çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden onca insanı yani Ahıska Türk'lerini kızıl orduya emir vererek sürgüne, zulüm ve ölümlere gönderdiği dönemde Ardahan ve Ahıska kentlerinde Gravyer peyniri başta olmak üzere değirmen ve tarım aletlerinde usta malakan'lara benzer bir ırkı yok etmişti.
1944 ün şubat ayında yani Ardahan 'ın vatan topraklarına ilhakının yıl dönümünde yaşanan bu zulmün örneklerinin halen devam ettiği şu dünyada geriye bırakılan eserler, fikirler tüm yok edilme çabalarına rağmen başarılı olamamışlardır.
Bunların en bariz örneği mahalle ağzıyla zaman zaman dalga geçilen ve tecrübeyi aşağılama adına kullanılan KAŞAR kelimesidir. Birileri aynı, yerlerinden yurtlarından edilerek yaşam şartları bozulan Ahıska'lılarla birlikte sürgün edilen Malakan'ların başlıca eseri ve lezzeti olan Gravyer peynirini özellikle bozup kaşara dönüştürmede ihtisas yapmışlar adeta...
İnsana, "kim bunlar? veya" Kars kaşarını geçtiler vallahi"dedirtiyorlar.
Bizlerin ortaya koyduğu fikirleri, eserleri çalmada usta olanların bu işte de Kaşarlaştığını görürken ve de özel hayatlarında çalıp çırptıklarıyla kaşardan öte kaşarlaştıklarını da bizzat yaşadıklarımızla görmekteyiz.
Ne diyelim Ahıska'lıların yurdu,yuvası gibi Malakan'ların Gravyerini kaşarlaştıranlardan da ustaymış bunlar demekten öte....

Yeni bir çıkış gerekli...
Doların alıp başını gittiği, Başkanın bu gidişatında bir darbe teşebbüsü olduğunu konuşmaya başladığı şu günlerde gezip, dolaştığım ülkenin en büyük metropolü İstanbul'da satılık fabrika, kiralık iş yeri satışında olağanüstü bir artış yaşanmakta....
Parası olanın Ardahan'ın dondurucu soğuklarından dolayı değil, şaşkınlığından ve de ne yapacağından dolayı donup kaldığı şu günlerde işsizlik de başını almış gidiyor...
Yani 2019 yılının ilk yarısının sermayesinin şu beş altı ayda yenildiğine dikkat çekilen ülkede durum ve vaziyetin hiç de iyi olmadığını ben değil, tek başına ülkeyi idare etmesine karşın suçlu başkasıymış gibi sağa, sola kızan Başkan Erdoğan'ın kendisi bizzat söylemekte...
Ve yeni bir çıkışın gerektiğini de söyleyen yine aynı Başkan Erdoğan...
Peki bu çıkışı ben mi yapacağım yoksa KHK'lar ile saat başı karar çıkartıp, önüne geleni içeri attıran, halkın seçilmişlerinin yerine kayyum atayan, 'dolarları bozun' diyerek esnafa fırça atan Erdoğan'mı?

Tabi ki Başkan bu çıkışı yapmalı
O çıkışın de ne olacağını dünkü yazımda bir kez daha belirtmiş, barış sürecinin yanı sıra Avrupa ile, Suriye ile, Irak ile bir an önce barış sağlanmalı derim.
Hatta daha ileriye giderek ısrarla üzerinde durduğum ve bu ülkenin 30-40 yıl önünü açacağına inandığım bir genel aftır bu çıkış.. Çünkü morallerin bozulup, yıkıldığı an yen çıkış yapılmalı.

Yeni barış süreci doları düşürür
Hayatında doları olmamışla ile ayakkabı kutucuklarına dolarları dolduranların her geçen gün daha da yükselen doları aşağı çekmek için ortaya attıkları saçma sapan fikirleri görüp, okudukça memleketin geldiği son noktayı da görmekteyim..
Dünyayı güldüren bu saçmalıkları ortaya atanların doların neden bu kadar fırladığına bakmadan ve suçlunun kim ya da kimler olduğunu sorgulamaması da ayrı bir dert..
Ve düşünmezler ki; Bu ülkede 2 yıl süren bir barış sürecinde Merkez Bankasının rezervlerinin dolarlarla dolduğunu, hatta İMF’ye ödenen aidatı bile ‘borcumuzu ödedik’ diye hava attığımızı hatırlamazlar.
Ve son bir kaç yıldır yine dağ taşa atılan onca bombanın dolarla alındığını da sanki bilmez ve anlamak istemezler..
Evet, sorunu çözmek için saçma sapan çözümler üretme yoluna gidenler buradan bir de ben sesleniyorum;
Bırakın artık dünyayı bize güldürmeyi de lütfen artık kendinize gelin...
Ve çözümün iç barış kadar, dış barışta da geçerli olduğunu anlayın artık...
Çünkü doların ateşinin 7 Haziran’ı beğenmeyip, barış sürecini buzdolabına kaldırıp, ülkeyi 1 Kasım’da yeniden seçime götürenlerce yakıldığını ve bu ateşin eş başkanlarınında aralarında bulunduğu HDP’lilerin içeri atılmasıyla devam ettiğini niye anlayıpta saklamak istersiniz?
Yoksa bilerek mi yapıyorsunuz da millet, ‘Baba ekonomi elden gitmesin’ deyip, başkanlığınızı mı onaylayacak sanırsınız?
Ha unutmadan bende fikrimi söyleyeyim...
Yeni bir barış süreci doları olduğu gibi bu ülkenin üzerinde hesabı olanların oyununu bozar diye düşünüyorum.. Ve sadece doları ve makamları, kırmızı koltukları olanlar düşünsün derim...
Not:
Biz dolarsız yaşamayı, direnmeyi         biliriz...
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *