Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
12°
Ara
Damga Gazetesi Gündem Karamollaoğlu: Zihniyet değişmeden kanunları değiştirmenin anlamı yok

Karamollaoğlu: Zihniyet değişmeden kanunları değiştirmenin anlamı yok

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Karamollaoğlu, "İktidar partisi adalet reformu diye birtakım teklifler getirecek. Çoğunluğu olduğu için geçecek. Ne değişecek? Zihniyet değişmeden kanunları değiştirmek bir mana ifade etmiyor" açıklamasında bulundu.

Okunma Süresi: 5 dk

Karamollaoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Mağduriyetler ortadan kaldırılmadan 28 Şubat ile hesaplaşmış olmamız mümkün değildir. 28 Şubat süreci vesile olmaktan çıkarılmalı. O dönemin varisleri yapılan hatalı görüp kabullenmeli. 

Geçmişe takılıp kalacak değiliz, bugün içinde yaşadığımız problemler de ciddiyet arz ediyor.

1 yılı aşkın bir süredir insanlık olarak karşı karşıya kaldığımız koronavirüs süreciyle ilgili normalleşme kararlarına temas etmekte de fayda görüyorum. İnşallah kademeli normalleşme kararları hayırlara vesile olur. Özellikle pandemi tedbirleri kapsamında çok ciddi zarar gören sektörlerimiz, servis şoförlerimiz, kırtasiyecilerimiz, lokanta ve kafe işletmeci kardeşlerimiz bu süreçte nefes alabilmeliler. İnşallah desteksiz kalan ve ne yapacağını bilmez duruma sürüklenen adeta entübe olan esnafımız da kendini toparlama imkanı bulurlar. 

Eğitim kararlarına tatminkar görünüyor dememiz şu an mümkün değildir. Bir şaşkınlık yaşanıyor. Uzaktan eğitim kararı alındığı zaman bir alt yapı olup olmadığına bakılmadı.

Dünyada genelde eğitim müesseseleri açık tutulmaya çalışıldı. Biz daha bu noktaya yeni gelmeye çalışıyoruz. Tüm dünyada bu kararlar alınırken ülkemiz okulları en uzun süre kapalı tutan ülke konumuna düştü. Elbette okulların açılmasını istiyoruz bu sebeple alınması gereken birtakım tedbirleri de birlikte mütalaa etmemiz gerekiyor.

Birinci konu okulların güvenle açılabilmesi için gerekli koşullar en kısa sürede sağlanmalıdır. Önceliğimiz çocuklar ve öğretmenler dahil herkesin sadece sağlığını korumak için günlük yaşantılarını kısıtlamak değil, sağlık ve günlük yaşantı arasında en uygun dengeyi kurmak olmalıdır. Okulları güveli bir şekilde açtıktan sonra okulların kapalı olduğu dönemin öğrenme kayıplarını tespit etmek, ek eğitim yaklaşımları ile eşitsizlikleri gidermek için kaybı telafi etme çabasına odaklanmak öncelikli amaç olmalıdır. 

Okulları yeniden açmak normale dönmek olarak düşünülmelidir. Ortada tam bir yılını kaybetmiş milyonlarca çocuğumuz var. Bu nedenle önümüzdeki süreçte eğitim-öğretim alanında öncekinden farklı değil, eğitimi bütünüyle ele alacak acil eylem planı hayata geçirilmelidir.

İktidar partisi adalet reformu diye birtakım teklifler getirecek. Çoğunluğu olduğu için geçecek. Ne değişecek? Zihniyet değişmeden kanunları değiştirmek bir mana ifade etmiyor. 

Adalet haksızlıklar karşısında mazlumun yanında olmalıdır, iktidarın değil. 

Ekonomi herkesin aynı anda etkilendiği bir saha. Milli geliri artırmak önemlidir ama milli gelirin adil paylaşımı daha önemlidir. Toplumumuzun çeşitli kesimleri ekonomik gidişattan etkileniyor. Biz bu teşhisimizi tekrar tekrar gündeme getirmekten vazgeçmiyoruz. Doğru olanı söylemek güzeldir isterse 180 kere olsun.

Vatandaşlarımız kendilerini siyasiler nezdinde problemlerini dile getirdiklerinde azarlanıyorlar. Ama Trabzon'da iflas eden bir kardeşimizin ifadesi önem arz ediyor. "Namuslu bir şekilde battık. Lebalep battık" diyor. Ben de aynı ifadeleri kullanarak diyorum ki milletimiz lebalep borç batağına sürüklendi. Milletimiz lebalep geçim sıkıntısıyla boğuşuyor.

Bir hafta bakıyorsunuz uzaya çıkıyoruz, başka hafta bakıyorsunuz dünya GAFAM'dan büyüktür diyorsunuz. Bunlar birçok devletten daha büyük güce sahipler. Ama biz diyoruz ki bunların muadillerini kurup bunlarla mücadele edeceğiz.

1 sene önce bugünlerde ücretsiz maske dağıtacağız dedikten sonra iktidar bunu ne yazık ki organize edememiş, pazarlarda akşamları atılan fazlalıkları toplama mecburiyetinde bırakmıştır. Maalesef insanlar geçim sıkıntısı sebebiyle sık sık kendi canlarına kıyıyorlar. Bunun sürekli olarak gündeme getirilmesini doğru bulmuyoruz ama bu da bir gerçek.

İşsizliğin zirve yaptığı, gençlerin gelecekten ümidini kestiği Türkiye'mizde gerçekler can yaktıkça millete hayal satmaya kalkmak ne kadar çözümdür bilemiyorum. Mutlaka geleceği yönelik projelerimiz olacak ama gerçeklerden koparak hayal satmaya kalkarsanız 'durun bir dakika' deme hakkına sahibiz. 

TÜİK önemli bir kurum. Hükümeti de vatandaşı da bilgilendiren bir kurum. Ama son 5 yıl içinde 5 kere TÜİK başkanı değişti. 1 ay önce o da değişti. Neden? Merak ediyorum. Demek ki bunlar iktidarın beklediği performansı sağlayamıyorlar. Batarken yüzüyormuşuz intibahını veremiyorlar demek ki vatandaşa. 

Türkiye 2020 yılında TÜİK'in ifadelerine göre yüzde 1,8 büyümüş, son çeyrekte ise yüzde 5,9 büyümüş. 2019'da ise Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir 9 bin 127 dolar iken bu rakam 2020'de 8 bin 589'a gerilemiş. Gel de çık işin içinden.

Türkiye'de kişi başına milli gelir 2004'teki dolar değerine hızla yaklaşmakta bu da bir başka başarı.

Tasarrufa gidileceğinden bahsediliyor ama gelin görün ki bazı rakamlar bizi endişelendiriyor. THY geçen sene 5,5 milyar lira zarar etti. Bazı kurumlara göre ise bu rakam 17 milyar lira. Personel evde çalışma sürecine girdi. Maaş giderleri yarı yarıya düştü. Ama bu şartlar altında THY geçenlerde 347 yeni araç ihalesi yaptı. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

34 Avrupa ülkesi içinde gelir dağılımı eşitsizliği sıralamasında Türkiye 2. sırada yer alıyor." Servetler bütün insanlar arasında eşit olarak paylaşılıncaya kadar benim mücadelem son bulmayacak" sözü bize de ışık tutuyor.

(HDP milletvekilleri fezlekelerine ilişkin) Bu tip konular üzerinde müzakerenin doğru olduğu kanaatinde değilim. Siyasi partiler demokrasinin unsurlarıdır. Siz birini kapatırsınız bir başkası çıkar.

(İnsan hakları eylem planına ilişkin) Şahsen bu ifadeyi önemsiyorum. Bu ifade ne manaya geliyor? Siz kanunları yapabilirsiniz, uymadıktan sonra neye yarar? Siz istediğiniz düzenlemeleri yapın tavrınız yaklaşımınız değişmedikçe kanunlar insanların önüne engel olarak çıkmıyor. İktidar sorumlu davranmalı. Önce mevcut kanunlara uyacağım diyeceksiniz, sonra geliştirmeye ihtiyaç var diyeceksiniz, amenna.

(Erdoğan'ın tasarruf açıklamalarına ilişkin) Çok güzel değerlendiriyorum hay Allah razı olsun. Erdoğan, "İtibarda tasarruf olmaz" demişti. Asıl tasarruf yapılacak yer itibar."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *