Son bir ay içindeki gelişmelerin bunu gösterdiğini vurgulayan Tatlıoğlu, "Özellikle son beş yıldır Türkiye siyasal, sosyal ve ekonomik olarak görünür bir iniş içerisinde" diye konuştu.
"MERKEZ BANKASI'NIN REZERVLERİ ERİMİŞ DURUMDA"
Bugün ortada çok ciddi bir ekonomik fatura bulunduğunu ifade eden Tatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"130 milyar dolar erimiş Merkez Bankası rezervleri var. Dış borcun yükselmesi var, işsizlik fonunun erimesi var. Bir başka büyük sıkıntı, iç borçlanmada dövizle borçlanma politikasına dönülmüş olması. Bunun sadece ilave maliyeti 130 milyar lira civarında. Tarım kesimine verilen desteğin 22 milyar olduğu düşünülürse, bunun 5,5 katı."
"DEVLET BUNLARI PAYLAŞMAKTAN ÇEKİNMEMELİ"
Kovid-19 sürecinde gelinen noktada Sağlık Bakanlığı'nın verilerinin de "normal kamu verilerine benzediğini ve TÜİK gibi veri anarşizmine yol açtığını" belirten Tatlıoğlu, açıklanan vakalarla gerçek vakalar arasında ciddi farklar olduğunu dile getirdi.
Tatlıoğlu "Devlet bunları paylaşmaktan çekinmemeli. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek, alacağımız tedbirlerde, mücadelede güç oluşturacaktır" diye konuştu.
"Türkiye siyasal olarak bir yönetim boşluğundadır. Tek adamlıktan yok adamlığa giden bir süreç söz konusu" ifadesini kullanan Tatlıoğlu, sorunlarla ilgili başı sonu belli bir politik sürecin bulunmadığını, ekonominin bütününe yönelik planlama yapılmadığını belirtti.
"SADECE AĞIZLARDA DOLAŞIYOR"
Sosyal ve siyasal süreçlerle ilgili öngörülebilirliğin tamamen yitirildiğini ifade eden Tatlıoğlu, "Sadece ağızlarda 'reform' ve 'acı reçete' sözü dolaşmaktadır. Anlaşılmaktadır ki geçtiğimiz dönemlerde kamu üzerinden pastayı paylaşanlara acı reçeteden hiçbir pay yoktur. Yapılacak şey, biraz pastayı yiyenlerin, saray çevresi ve müteahhitlerin bunda önemli bir yükü taşımasıdır" dedi.
"Reform, yapılacak hiçbir şey kalmayınca başvurulacak yol ve yöntem değildir." diyen Tatlıoğlu, "Türkiye'nin gerçekten yapısal ve radikal reformlara ihtiyacı var ancak mevcut yönetimin ne bunu yapacak gücü ne de bununla ilgili bir alanı var. Atılacak ilk adım partili cumhurbaşkanlığı sisteminden iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmektir" görüşünü dile getirdi.
"YANLIŞ ZAMANDA KONUŞMANIN ANLAMI YOK"
Tatlıoğlu, bir gazetecinin Bülent Arınç'ın açıklamalarıyla ilgili sorusu üzerine ise şunları kaydetti:
"Biz bu arkadaşların konuşmaları gerektiği zamanlarda konuşmadıklarına uzun zaman şahit olduk. Konuşma, Sayın Albayrak'ın bakan atanması sürecinde olmalıydı. Konuşma, Türkiye'nin ayaklarına pranga olan partili cumhurbaşkanlığı sürecinde olmalıydı. Ortalığa yığılan yolsuzluklarla dolu ihalelerin olduğu dönemlerde olmalıydı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun, İYİ Parti'yi seçime sokmama ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini erteleme ataklarında olmalıydı. Yanlış ve geçmiş zamanda konuşmanın anlamı yok. Bu siyaset ve devlet duruşu değil. Bu, içerideki kadrolar arasında mücadelede bir ayar vermedir. Bunun Türkiye'yi ve bizi bağlayacak bir yanı yoktur."
BÜLENT ARINÇ'IN HANGİ SÖZLERİ TEPKİ ÇEKTİ?
AK Parti'nin kurucularından ve şu an Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'nda görev yapan Bülent Arınç, son birkaç haftadır hem Berat Albayrak'a yönelik çıkışı hem de Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili sarf ettiği sözler nedeniyle siyasetin gündeminde.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifasından önce ekonominin kötüye gittiğini belirten Arınç, bu durumu Albayrak'a ifade ettiğini söylemişti.
Arınç "Ekonomide sıkıntı yok, bu psikolojik" diyen Albayrak'a "Ekonomide sıkıntılar mutlaka var. Hatta bakanımız ekonomide sıkıntı yok, bu psikolojik dediği zaman kendisine itiraz ettim" dediğini açıklamıştı.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı Osman Kavala'nın tutukluluk süreleri ile ilgili de Arınç'tan dikkat çeken çıkış gelmişti.
Arınç "Kavala'nın tutuklu kalmasına hayret ediyorum, Demirtaş'ın da tahliyesi olabilir" ifadelerini kullanmıştı.