Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Gündem İnanın barış zor değil...

İnanın barış zor değil...

MHP'nin Af Teklifini bu hafta değerlendirmesi beklenen Başkan Erdoğan'ın yapacağı tek ve en önemli tarihi davranışı bu ülkede yılladır beklenen ve iç barışa başta olmak üzere ülkenin tüm yansımalarına renk, can katacak, ekonomiyi güçlendirecek, barışı getirecek olan geniş çaplı hatta tam bir af ilanıdır..

Okunma Süresi: 5 dk

MHP'nin Af Teklifini bu hafta değerlendirmesi beklenen Başkan Erdoğan'ın yapacağı tek ve en önemli tarihi davranışı bu ülkede yılladır beklenen ve iç barışa başta olmak üzere ülkenin tüm yansımalarına renk, can katacak, ekonomiyi güçlendirecek, barışı getirecek olan geniş çaplı hatta tam bir af ilanıdır..
Çünkü bu ülkenin iç barışı halinde dış güçlerin oyunlarının öteleneceğine, silaha ve güvenliğe harcanan paraların yatırıma dönüşü ile ekonominin kendisine geleceğine ve barışın sağlanacağına hep inandım, inanıyor ve bir vatandaş olarak bende bu yönde gerek Başkan Erdoğan'a gerekse başında bulunduğu hükümete teklif ediyorum.
İşte bunun  en son örneği daha önce ele aldığım bir yazımın altına bir kez daha imza atarak buradan bir kez daha Genel Af''ı istediğimi haykırarak ilan ediyorum.
İşte o yazı;
Kolombiya hükumetinin solcu Farc örgütü ile 52 yıldır devam eden iç savaşı resmen sona erdirmesi başta havuz medya da olmak üzere savaşta, çatışmada, kan ve göz yaşından beslenen taraflarca görülmezlikten geldi.
Halbuki Kolimbiya gibi yıllardır bir kör çatışma içinde olan ülkenin kendisinden çok uzaklarda olan Kolimbiya’da olanları önemsemeliydi..
Çünkü kan ve göz yaşının gün geçtikçe toplumlar arasında ki uçurumu açtıkça ülkenin içte ve dışta sıkıntılara girdiğini son günlerde yaşanan ekonomik kriz tartışmaları ve yeni bir darbe kalkışması iddiaları ile devam ettiğini bu ülkede yaşayan herkes anlamalı ve bu yönde yani barıştan yana haykırmalıdır..
Öcalan’ın bile adına kör bir savaş, kazananı olmayacak bir inat dediği ülkemde ki iç çatışmaların Kolimbiya’da ki gibi el ele verip, barışla sonuçlanabileceğini konuşmak, yazmak ve söylemek bu ülkeye ihanet değil, tam aksine bu ülkenin güçlenmesine, kardeşlik hukukunun yenide yeşermesine neden olacağı kesindir..
Evet Kolimbiya’da olduğu gibi Türkiye'de barışın zor bir iş olmadığını daha bir kaç yıl önce başlatılan ancak 7 Haziran ve 1 Kasım Genel seçimleri ardından masasının ayakları kırılan Barış Sürecinde de gördük, yaşadık, mutlu olduk..
Gelin bir kez daha hep birlikte düşünelim ve birlikte bu ülkeye barışı getirelim..
Gelin bir birimize düşman gibi değil, hak ve hukuku verilen fertler, toplumlar olarak kavga etmeden, tartışmadan, çatışmadan konuşarak, görüşerek hatta sevişerek bir kez daha barışı zorlayalım..
Çünkü inanın barış zor değil...
Bu işler şiir yazmakla olmaz...
Şaairlikle, şiirciliği karıştıranların bu ülkede idareci değilde ancak vekil olduklarını görmek için Ardahan’a bakmak yeterli..
Çünkü iş yapmaktansa yazdıkları kıytırıktan şiirlerle kendilerini şair sananların çokluğunu göreceğiniz bir Ardahan göreceksiniz..
Evet, akşama kadar bilgisayar başında fal açarak mesai dolduranların yanı sıra şiir yazarak kendilerini şair sananların idare edenlerin çokluğunu göreceğiniz Ardahan’ın diğer bir özelliği de idarecilerin çoğunun vekilin vekilinin vekili         olmasıdır..
Ülkenin Kafkaslara açılan iki gümrük kapısı olmasına karşı ithalatın, ihracatın yapılmadığı, hayvancılığın gün geçtikçe bittiği bir Ardahan’da bir proje üretmeden günlerini doldurup, bir de üstüne rütbe alarak çekip gidenlerin çokluğunu da görmek mümkün..
Vekilinin ‘Her şeyi ben bilirim’, idarecisinin ‘Bana dokunmayın’ diyerek gün doldurduğu bir Ardahan’ın 2016/2017 Eğitim/Öğretim sezonun nasıl bitireceği de şimdiden belli gibi..
Buna nereden anlıyorsun diyecek olursanız eğer 1 Ekim’de açılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milli Eğitim Komisyonu üyesi olan vekilinin 2016/2017 Eğitim/Öğretim sezonuna memleketinin İl Milli Eğitim Müdür olmaksızın başladığından bir haber..
Kendi haberimizi yapmak...
Her gün başkalarına ait yerel ve ulusal haber ve yorumlar yazan biri olarak kendi haberimi de bana yaptıran son trafik kazamın ardından şoktan çıkar çıkmaz fotoğraf makinamı elime alıp, kaza yerini benimle birlikte benim kadar yorulan aracımın o halini çekmek gerçekten zor bir işti..
Evet son bir hafta içinde beklenmedik kazaları manen ucuz atlatsam da benim de haber olduğumu ve bunu da yazmam gerektiğini bana yaşatan trafik kazasında yara bere almadan kurtulmanın sevincindeyim..
Kazayı yapar yapmaz öne benden bir şey var mı diye bakıp, ardından gazeteci refleksiyle elime aldığı makinamın flaşlarını patlatırken bu ülkede asıl diğer bir terörün de trafik olduğunu bir kez daha anlıyordum.
Çünkü hükumetin o çok güvendiği bölünmüş yol, tünel, köprülerin bilinçsiz bir sürücü toplumu olan ülkemde ki karayolları adı veren yolları kan yoluna çevirdiğini de hatırlıyordum..
Eğitim de birçok ülkenin ardından gelen ülkemin ölümlü ve de benin GAZETECİ isimli aracım da olduğu gibi maddi hasarlı trafik kazalarında birinci olması asıl tartışılması gereken diğer bir önemli sorun olarak hala çözüm bekler..
Bana kendi haberimi yaptıran bu kazanın tüm insanlık adına son kaza olmasını dilediğim bir sırada benim trafik kazasını geçirdiği alana gelen trafik ekibinin telsizisine gelen anosla son yine aynı yol üzerinde yeni bir trafik kazasının meydana geldiği ve üç kişinin hayata göz yumduğunu öğreniyor, kendi üzüntümü unutum, benden sonra gelen ölümlü kazaya kahroldum...
Sonuçta bana kendi haberimi yaptıran kazayı ucuz atlattık..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *