1992 yılında Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan Karabağ Savaşı sırasında yaşanan Hocalı Katliamı, 29. yılında anılıyor. Katliamın 29. yıl dönümü anısına yazılı bir açıklamada bulunan Azerbaycan'ın İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva, 29 yıl geçmesine rağmen hala acıyı hissettiklerini belirrti.
Mustafayeva, açıklamasında şunları söyledi:
"Görgü tanıkları, “Allah'a yalvardım, bana yardım etme, beni öldür diye yalvardım” diye feryat ettiğini söylüyor. Bu cümleyi duyunca, insan kendisine ‘bu kadarı nasıl olabilir?’ diye soruyor. Bu düşünceyle Hocalı’da Azerbaycanlılara karşı olan zulmün boyutunu tasavvur edebiliyoruz.
“Dünya tarihi günümüze kadar birçok savaşlara tanıklık etmiştir. Hocalı Katliamı, savaşlar esnasında uluslararası hukukun ilkeleri ile bağdaşmayan, insani değerleri hiçe sayan tavır ve icraatın 20’nc yüzyılda nadir örneklerinden biridir. Ermenistan Silahlı Birlikleri tarafından bir gecede hunharca katledilen çocuk, kadın, yaşlı sivil rakamlarına baktığımızda bunu açık şekilde tespit etmiş olursunuz.
“Dağlık Karabağ'da 2 bin 500 ailenin toplamda 7 bin kişinin yaşadığı bir yer Hocalı. Küçük, kendi halinde insanların yaşadığı bir şehir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan mütevazi insanların yuvası, evi. 1992'nin, 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan, tarihin değişeceği, karanlık sayfalarına yeni bir soykırımın ekleneceği o soğuk şubat gecesi.
“Şehre giriş-çıkışlar kapatılıyor ve şehir dört bir yandan tankların ateşine maruz kalıyor. Savunmasız kalan şehre dahil olan Ermenistan’a bağlı askeri birlikler sivilleri ayırmaksızın kurşuna diziyor. Evlerin sığınaklarında güvende olacaklarını düşünen kadın ve çocuklar da maalesef, aynı kaderi yaşıyor o gece.
“O soğuk karlı kış gecesinde aileleri ile ormanlardan geçip, buzlu nehirlere girmek zorunda kalan Hocalı sakinlerinin çoğu komşu Ağdam iline varmak üzereyken, Ermeni askerleri tarafından kuşatılarak topluca öldürülmüş ve bir kısmı rehin alınmıştır. Rehin alınanların büyük kısmının kaderi bugüne kadar bilinmemektedir.
“Ermeni askerler rehin aldıkları sivillerin kulaklarını ve burunlarını kesmiş, gözlerini çıkarmış, çocukları annelerinin gözünün önünde öldürmüş, kadınları ve yaşlıları zırhlı araçların arkasına bağlayıp sürüklemiş, hamile kadınları süngülemiştir. Bu insanlık utancı haftalarca sürüyor. Rehin alınan bin 275 kişi günlerce işkence görüyor. Kimisi dayanamayıp hayatını kaybediyor ya da canına kıyıyor.
“Bu soykırımda, 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetti. Bunlardan 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere, 8 aile tamamen yok edilmiş, 25 çocuk her iki ebeveynini 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetmiştir. Aynı zamanda bine kadar kişi ağır yaralanmıştır. Bugün 150 kişi hala kayıp ve kendilerinden haber alınamamakta. Hocalı'da öyle bir katliam yaşandı ki, İnsan Hakları İzleme Örgütü yaşananları Dağlık Karabağ savaşında yapılan en büyük katliam olarak tarif etti.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında Hocalı'da yaşananlar, savaş suçları veya
insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak kabul edildi. Azerbaycan Parlamentosu, Hocalı'da yaşananları 1994 yılında ‘soykırım’ olarak ilan etti. Önce Umummilli lider Haydar Aliyev ve sonrasında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in üstün çabalarıyla Hocalı soykırımının perdelenerek görmezden gelinmesine izin verilmedi. Hocalı Soykırımı'nın bir soykırım olduğu gerçeği tanıklarıyla tüm dünyanın gözleri önüne serildi. Bir zamanlar acı gerçek karşısında susanlar, zamanla kabullenmek zorunda kaldılar. O gece Hocalı'da yaşananların
tarihin tanıklığında aydınlanması sağlandı.
"Dünyanın 17 ülkesi ve ABD’nin 20’den fazla eyaleti Hocalı soykırımını kınayan karar kabul etmiştir. Bu vesileyle, kardeş Türkiye’ye her zaman ve her konu da olduğu gibi bu acıyı bizimle paylaştıkları için teşekkür etmek isterim. O gece Hocalı'da katledilenler aramızda yoklar, hayatta kala bilenler için ise hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Hocalı'nın yarası ve şehitlerimizin hatırası hepimizin kalbinde daimi yaşayacaktır."
DHA