İstanbul Rumeli Üniversitesi Küresel Politikalar Araştırma ve Uygulama Merkezi (RUPAM) ile Balkan Göçleri ve Mübadele konusunda araştırmalar gerçekleştiren Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi'nce (RUBASAM); yapılan çalıştayda 'Tarihsel Sürecinde Balkanlarda Göç ve Mübadelenin Günümüze Etkileri', 'Balkan Göçleri ve Mübadele, Göç Yönetimi Deneyimi konuşuldu.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Haliç Yerleşkesi'ndeki tarihi mekânda gerçekleştirilen çalıştayın açılış konuşmasını yapan üniversitenin rektörü Prof. Dr. Tamer Dodurka, göç olgusunun acı deneyimler olduğunu, tüm insanlığın bu acıların tekrar yaşanmaması için iyi göç yönetim modelleri geliştirmesinin gerektiğini belirterek, “Bu çalıştay, göç yönetimi konusunda çalışmalar yapan araştırma merkezimiz RUPAM ile alanında önemli çalışmalar yapan RUBASAM’ın Mübadele üzerinden göç yönetimi deneyimlerimizi aktarmasını sağlayacaktır” dedi.
'Dramın etkilerinin halen sürüyor'
Çalıştayın “Rumeli Göçleri, Mübadele ve Göç Deneyimleri” başlıklı birinci panel toplantısının moderatörlüğünü Yapan RUPAM Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Özmen, Mübadelenin, Türklerin tarihinde sıkça yaşanan sürgünlerin bir halkası olduğunu ve Balkanlar’da yaşanan dramın etkilerinin halen sürdüğünü dikkat çekti. Özmen, “Türklere yapılan soykırım gibi ithamlara mübadelenin cevap olduğunu, milyonlarla ifade edilen Balkan Türk varlığının nasıl eritildiğini, soykırımlarla Türk nüfusun nasıl ortadan kaldırıldığını ve kalanlara dahi bulundukları coğrafyalarda günümüzde tahammül edilemediğinin görüldüğünü” ifade etti.
'Anadolu onları benimsedi'
Kültürel benzerliklerin olmaması halinde göç durumunda sıkıntılar yaşanabileceğine dikkat çeken çalıştayın katılımcılarından Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da “Balkanlarla böyle bir problemimiz olmadı. Balkanlar, Türkler içinde 500 yıllık bir yaşayış sonrasında tamamen Türk kültürünü benimsedi. Bu insanların Anadolu’ ya geldiklerinde yabancılık çekmediklerini görüyoruz. Balkanlardan gelenlerin yemek kültürü ile Anadolu'dakilerin yemek kültürleri birbirinden farklıydı. Onlar da bile Anadolu onları benimsedi ve sıkıntı çekilmedi. Dil, tarih, diğer kültürel değerler aynı, ailevi yapı aynı olunca dolayısıyla büyük sıkıntılar çekilmiyor” diye konuştu.
'Anadolu Türkçe konuşuyordu'
Kimlik, dil ve alfabenin önemine dikkat çeken Halaçoğlu, “Biz alfabeyi değiştirmekle dilimizi kaybetmedik, Arap alfabesiyle yazdığımızda Anadolu Türkçe konuşuyordu. Bizim Gürcü alfabesi ile Ermeni alfabesiyle de Türkçe metinlerimiz var. Şimdi Latin alfabesiyle yazıyoruz ama Latince konuşmuyoruz, Türkçe konuşuyoruz” diye konuştu.
'Mübadele önemli inceleme alanı olarak değerlendirilmelidir'
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel ise yaptığı konuşmada; Göç kavramı türleri ve göç yönetimi konusunda bilgiler aktararak mübadelenin zorunlu göçün etkilerini görme konusunda önemli olduğunu belirtti. Adıgüzel ayrıca, “Günümüzde yaşanan Suriye göçünde, sığınmacıların kalıcı olup olmadıkları, uyum sağlayıp sağlamadıkları, ileri zamanlarda neler yaşanabileceği gibi birçok konuda Mübadele önemli inceleme alanı olarak değerlendirilmelidir” dedi.
Panelin son konuşmacısı, RUPAM Koordinatörü Murat Lehimler ise, mübadele ile ilgili olarak, “Mübadele kararının Lozan’da ana gündem maddesi olmaması ve aniden gündeme alınması ilginçtir. Bugün pek bilinmiyor, bu kararın Lozan’da gündeme alınmasından sonra, Kuzey Kutup kâşifi Fridtjof Nansen özel yetkili komiser olarak Milletler Cemiyeti tarafından atanıyor ve halen daha tartışılan mübadelenin bu noktaya gelmesinde verdiği raporlar etkili oluyor. Bu yüzden göç yönetiminde sağlıklı veriler elde edilmesi oldukça önemlidir” dedi.
Çalıştayın “Göçle Gelen Kültürel Değişim” başlıklı ikinci panel toplantısının moderatörlüğünü yapan Dr. Öğr Üyesi Fatih Turan Yaman da, göçün kültürel anlamda değişimin ana kaynaklarından biri olduğunu, gerek yerel yönetim ve gerekse merkezi yönetimin bu değişimi dikkatle ele alması gerektiğini açıkladı.