Özcan'ın açıklamaları şöyle:
"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son zamanlarda sıklıkla asgari nezaket ve sorumluluk anlayışından uzak bir tutum içerisinde siyasi ve toplumsal barışı tehdit etmektedir.
Bahçeli, iktidar denklemi içerisinde üstlendiğini farzettiği hayali fonksiyonuna dayanarak, her gün büyük bir sorumsuzluk, pervasızlık ve nezaketsizlikle siyasi iklimi ve toplumsal barışı zedelemektedir.
"HEDEF GÖSTERİLEN KİŞİLER KISA SÜREDE SALDIRIYA UĞRUYOR"
Siyasetçi, akademisyen, kanaat önderi ve gazetecileri isim vererek hedef göstermekte, hedef gösterilen kişiler kısa süre içerisinde saldırıya uğramaktadır.
Son saldırıların hedefi Gelecek Partisi olsa da bu saldırıların asıl hedefi, ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz ve ekonomimizdir. Mecliste ve milletin önünde meşru siyaset yapmaktan aciz hale gelenler, ülkemizi kaosa sürükleyecek tehlikeli provokasyonların peşine düşmektedirler.
"BU YAKLAŞIMIN ASIL HEDEFİ DE SORUMLUSU DA ERDOĞAN'DIR"
Mafya-siyaset ilişkilerinin ülkemize maliyetleri hafızalarda canlılığını korumaktadır. Siyasi partileri hedefe koyan, gazetecileri tehdit eden, sokaklara şiddet salan, siyaseti kriminalize eden yaklaşımın asıl hedefi de sorumlusu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’dir.
Bahçeli Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gücünü kullanmakta, iktidar içindeki konumunu kullanarak mafyatik bir tutumla kişisel hesabını görmekte, ülkeyi ateşe atmaktadır.
"BAHÇELİ'NİN GELİŞTİRDİĞİ ŞİDDET DİLİ TAM ANLAMIYLA ACİZLİKTİR"
Bahçeli’nin namuslu, haysiyetli, cesur, hakikatleri yazmaktan, dürüstçe gerçekleri kamuoyu ile paylaşmaktan başka hiçbir derdi olmayan gazete ve gazetecilere karşı geliştirdiği şiddet dili ve hedef gösterme ise tam anlamıyla acizliktir.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti acilen nasıl bir Türkiye görmek istediğine karar vermelidir. Tehditlerin, kaosun ve şiddetin kol gezdiği bir Türkiye mi, milletin arzuladığı huzurlu bir Türkiye mi?
"AK PARTİ 90'LARA DÖNEN BİR TÜRKİYE Mİ GÖRMEK İSTEMEKTE?"
AK Parti meşru siyasetin, gazetecilerin ve yazarların mafyatik bir dille tehdit edildiği bir Türkiye mi arzulamaktadır? Binlerce insanımızın faili meçhullere kurban gittiği 1990’lara dönen bir Türkiye mi görmek istemektedir?
Bu süreçten 80’ler ve öncesinde mağduriyet yaşayan MHP’li kardeşlerimizin de rahatsız olduklarına kuşkumuz yok. Türkiye’nin geçen yüzyıldaki tabularından ve çatışmalarından tekrar beslenmek isteyenlerin ülkemizin bugününe de yarınlarına da söyleyecek sözleri bulunmamaktadır.
"ŞİDDETİ YÜCELTENLERE MİLLETİMİZ HAK ETTİĞİ CEVABI VERECEKTİR"
Türkiye kendini ev sahibi milleti kiracı zanneden güruhun kuru gürültüsünden çok geçti. Bu ülkede milletten başka ev sahibi yoktur. Siyasetin demokratik diline karşı tehdit dilini, vatandaşın huzur arzusuna karşı şiddeti yüceltenlere milletimiz hak ettiği cevabı verecektir.
Kendisini devletin sahibi zannedenlerin, hatta milletin sahibi zannedenlerin kuru gürültüsü kimseyi korkutmasın. Bu mafyatik dilin ve yaklaşımın tek özelliği korkmasıdır. Korktukları için bağırırlar, sağa sola hakaretler savururlar. Korktukları için sağı solu tehdit ederler.
"ANLAMLI CÜMLE KURAMADIKLARI İÇİN ŞİDDETTEN MEDET UMARLAR"
Bunlar ancak bir gün siyasi partileri bir gün gazetecileri tehdit ederek, sokakta insanlara saldırarak, milleti terörize ederek var olabilirler. Bunlar ülkemizin bugün ve yarınına dair anlamlı cümle kuramadıkları, inşacı yaklaşım sergileyemedikleri için şiddetten medet umarlar.
Şimdi de sokakta estirdikleri terörü araştıran savcıyı tehdit ediyorlar. Açıkça suç işliyorlar. Ortada Cumhurbaşkanı yok HSK yok hukuk devleti yok. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanına sesleniyoruz: Açıkça savcıların tehdit edildiği bir ülkede bakan olmaktan hicap etmiyor musunuz?
"BU ÜLKEYİ KİM YÖNETMEKTEDİR?
Çok daha büyük bir sorunumuz ise siyasilerin, gazetecilerin ve yargının tehdit edildiği, saldırıya uğradığı bir ülkede iktidarın kim olduğu meselesidir. Evet, bu ülkeyi kim yönetmektedir? Ülkede bir kayyım düzeni mi hakimdir? Sn. Bahçeli kendisini AK Parti’ye kayyım mı atamıştır?
Yıllardır sokaktan gençleri çektim edasıyla siyaset yapan, sokak şiddetinin tehlikesinden bahseden Bahçeli sokakları karıştırmaktan ne ummaktadır? Mafyadan, çetelerden, sokak teröründen ne murat etmektedir? Yok eğer bu sokak terörünü Bahçeli teşvik etmiyorsa kim tezgahlamaktadır?
"TÜRKİYE SOKAK TERÖRÜNDEN YETERİNCE ÇEKMEDİ Mİ?"
Türkiye yeterince sokak teröründen çekmedi mi? Ne istiyorsunuz? Tekrar ediyoruz: Bu ülkede hiç kimse ev sahibi pozlarıyla siyasete ve millete ayar vermeye kalkmasın. Bu ülke de bu vatan da bizim. Millete kiracı muamelesi yapmaya kalkan akıl Türkiye düşmanıdır.
Bu ülkenin sahibi millettir. Kürtlere sabah akşam hakaret edenler, “Serok Ahmet” diyerek milyonlarca Kürdün diliyle hakaret ettiğini zannedenler millete küfretmektedir. Sivas’tan öteye gitmeye ne cesareti ne aklı ne de ahlakı olanların tek bir projesi vardır: Türkiye’yi küçültmek.
"BUNLAR KÜRTÇEYE HAKARET EDERLER ÇÜNKÜ VATANSEVER DEĞİLLERDİR"
Bunlar Kürtçeye hakaret ederler çünkü vatansever değillerdir. Bunlar sokakta terör estirir çünkü vatansever değillerdir. Bunlar tehdit dilinden başka dil kullanamaz çünkü vatansever değillerdir.
Bunlar ne zaman iktidarın ve devletin biraz yakınına gelirlerse ekonomimiz batar, ekmeğimiz küçülür, huzurumuz bozulur. Çünkü bunların tek bir ideolojisi vardır: Türkiye’yi küçültmek ve zayıflatmaktır.
"ERDOĞAN BU ZİHNİYETLE NE YAPACAĞINA KARAR VERMELİDİR"
AK Parti bir an önce bu tehdit diliyle, bu mafya tarzıyla, bu düşman kafasıyla hareket edenlerle ne yapacağına karar vermelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkenin yüzde 90’ınından fazlasının hayır dediği bu köhne zihniyetle ne yapacağına karar vermelidir.
Sn. Erdoğan bir yol ayrımındadır. Ya kendisini ülkenin, devletin ve AK Parti’nin ev sahibi ve efendisi gören bu bölücü ve kindar akla iktidarın anahtarını teslim edecektir ya da Türkiye’nin tekrar bir hukuk devleti ve demokrasi olması için adım atacaktır.
Milletimiz müsterih olsun Türkiye’nin gelecek yürüyüşü, aş, iş, adalet ve demokrasi mücadelesi olanca görkemiyle devam edecektir. Gelecek Partisi olarak, büyük bir kararlılık, azim ve sağduyuyla bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz."